Zor zamanların insanı olmak” kolay değildir. Kendiniz ve çevrenizdekiler için, büyük riskler almak zorunda kalırsınız. Yaşamınız giderek daha da zorlaşır. Ancak, bir şey vardır ki, hiçbir duygu ile kıyaslanamaz, ONUR! Geri adım atmadığınız için çok sorun yaşarsınız ama yaşadığınız, ‘onur’ duygusu öyle yoğundur ki, size her şeyi unutturur. İşte, Şebnem Korur Fincancı da böyle insanlardan […]
Zor zamanların insanı olmak” kolay değildir.
Kendiniz ve çevrenizdekiler için, büyük riskler almak zorunda kalırsınız.
Yaşamınız giderek daha da zorlaşır. Ancak, bir şey vardır ki, hiçbir duygu ile kıyaslanamaz, ONUR!
Geri adım atmadığınız için çok sorun yaşarsınız ama yaşadığınız, ‘onur’ duygusu öyle yoğundur ki, size her şeyi unutturur.
İşte, Şebnem Korur Fincancı da böyle insanlardan biridir.
Birçok sıkıntı çekmek de olsa sonunda, doğruların peşinden gitmekten hiç vazgeçmemiştir.
Şebnem, kendisi bir Adli Tıp’çıdır ve coğrafyamızda işkencenin belgelenmesi konusunda çok önemli çalışmalar yapmış, uluslararası belgelere imza atmıştır.
Örneğin, Türkiye’de işkencenin belgelenmesinde, en önemli sorun, ‘resmibilirkişilik’ sorunudur.
Mahkemeler ve savcılıklar, işkencenin belgelenmesi konusunda, sadece Adli Tıp raporlarını, ‘kesin ve kabuledilebilir’ delil olarak kabul etmektedir.
Oysa Adli Tıp, bir devlet kurumudur. Burada çalışan hekimler, devlet memuru statüsündedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları da, işkencenin belgelenmesinde, ‘bağımsız bilirkişi’ raporlarının önemine değinir.
İşte Şebnem, coğrafyamızda bu alanda çalışan en değerli hocalardan biridir.
Resmibilirkişiliğin sorunlarını defalarca dile getirmiştir.
Özellikle, kadın veLGBTİ bireylere yönelik şiddet olaylarında, arkadaşları hekim ve psikologlarla ile hazırladıkları, ‘bağımsız bilirkişi’ raporları, bir çok işkencenin belgelenmesinde önemli roller oynamıştır.
Şebnem, ‘zor zamanların kadını’ olarak, en son Özgür Gündem’in nöbetçi genel yayın yönetmeni olmuş ve bunun bedelini de hapishaneye girerek ödemiş ve ödemektedir.
Sayılı gün çabuk geçer. Elbet sıkıntılar yaşanır, ancak bu coğrafyada, az insana nasip olan, ‘ONUR’ve ‘GURUR’ Şebnem’in hep yanı başında kalır, O’nu sarar, sarmalar.
Özgür Gündem ile yan yana durmak zordur.
Zordur ama onurludur.
Özgür Gündem ile yan yana durmak, Musa amcanın, Ferhat Tepe’nin, Gurbetli Ersöz’ün, Hafız Akdemir’in ve diğer kayıplarımızın, ‘ellerinden tutmak’ demektir.
O insanlara olan insanlık borcunun ödenmesinde, katkı sunmak ise büyük bir ONUR’dur.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.