Eminyet IŞİD ve Nusra’nın faaliyetlerine ilişkin bir fezleke hazırladı. Bu fezleke ile cihatçıların Türkiye üzerinden yürüttüğü faaliyetler ve Hatay’ın dibindeki IŞİD ve Nusra kamplarının varlığı kabul ediliyor
Diyarbakır’da geçtiğimiz yıl 26 Ekim düzenlenen IŞİD operasyonu ile ilgili polis fezlekesinde, El Kaide’nin Suriye kolu Nusra Cephesi ve IŞİD’in Türkiye’deki yapılanmaları ve Suriye sınır hattındaki faaliyetleri hakkında bilgiler yer aldı. Saray-AKP iktidarının mezhepçi savaş politikalarını es geçerek, bunların sonuçlarına değinilen fezlekede, cihatçıların Türkiye üzerinden yürüttüğü faaliyetler ve Hatay’ın dibindeki IŞİD ve Nusra kamplarının varlığı kabul ediliyor
Diyarbakır’da geçtiğimiz yıl 26 Ekim’de, iki polisin hayatını kaybettiği, 7 militanın öldürüldüğü IŞİD operasyonu ile ilgili polisin hazırladığı ve savcılığa gönderdiği fezlekede, aralarında El Kaide’nin Suriye kolu Nusra Cephesi ve IŞİD’in Türkiye’de yapılanmaları ve Suriye sınır hattındaki faaliyetleri hakkında bilgiler yer aldı.
DHA’dan Felat Bozarslan’ın haberine göre, 78 sayfalık fezlekede Nusra ve IŞİD’e katılmak isteyen militanların Türkiye toprakları üzerinden Suriye’ye geçtiği ve bu grupların yine Türkiye üzerinden lojistik sağladığı ifade edildi.
Ayrıca son dönemde Türkiye vatandaşlarının bölgedeki çatışma ve intihar eylemlerinde daha aktif yer aldıkları belirtilen fezlekede, çatışmada ölenlerin yanı sıra Türkiyeli intihar saldırganlarının sayısında artış gözlendiği kaydedildi.
Suriye’deki faaliyetler doğrudan Türkiye’yi etkiliyormuş!
Emniyetin hazırladığı fezlekede, Suriye’de savaşan cihatçı grupların Türkiye’deki bağlantılarına ilişkin ifadeler oldukça dikkat çekici.
Saray-AKP iktidarının Suriye’de, gerek MİT gerekse İHH ve Türk Kızılayı gibi kurum ve dernekler üzerinden cihatçı gruplara destek verdiği biliniyor.
Polis fezlekesinde bu durum elbette es geçiliyor ve doğrudan bu faaliyetlerin sonucuna odaklanılıyor. Bu bağlamda, “Türkiye’de çatışma bölgeleri ile irtibatlı grupların legal ve illegal anlamda faaliyet yürüttüğü” ve Suriye’deki grupların faaliyetlerinin doğrudan ülkemizi etkilediği belirtiliyor. Devamında da “El Kaide ve irtibatlı grupların Türkiye’de eyleme yönelme ihtimalinin hiçbir zaman gözardı edilmemesi” gerektiği vurgulanıyor.
Fezlekede kullanılan ifadeler şöyle:
Suriye’ye geçiş noktası olarak kullanılan ülkeler arasında maalesef ülkemiz de bulunmaktadır. Bu durum ülkemizi terör örgütüne destek veren ülke gibi gösterilmeye çalışılarak, uluslararası arenada imajına zarar verdiği gibi zor duruma sokmaktadır. Örgüt mensupları ülkemizi yönetim tarzı ve hukuku İslami olmayan bölge anlamı taşıyan, Dar-ül Harp olarak görmektedir.
İyi Nusra, kötü IŞİD!
Fezlekede, Nusra Cephesi ve IŞİD’le alakalı bölümler de oldukça dikkat çekiyor.
Suriye’de faaliyet yürüten, Ebubekir El Bağdadi liderliğinde IŞİD ile Ebu Muhammed El Cevlani liderliğinde Nusret Cephesi isimli iki ana grup bulunduğu belirtilen fezlekede, iki cihatçı grup arasındaki ihtilaf “Nusra, Türkiye’de eylem yapılmasına karşı çıktı” şeklinde sunuldu:
Nusret Cephesi, El Kaide terör örgütü liderlerinden kılavuzluk istemiş ve örgüt üyelerini saflarına kabul etmiştir. Nusret Cephesi militanlarının patlayıcı ara maddelerini ve silahları nakletmek için Türkiye’de legal ve illegal sınır geçiş imkanlarından yararlandığı görülmüştür. IŞİD, ülkemize yönelik eylem yapılmasına karşı çıkan Nusret Cephesi’ni tekfir etmiştir.
“IŞİD Türkiye’nin Suriye ile savaşması için intihar eylemi düşünüyor”
Türkiye’nin Suriye yönetimi ile çatışmaya girmesi için IŞİD’in ülkemizde intihar saldırısı düzenleyebileceği öne sürülen fezlekede, bu kapsamda Urfa’da bulunan askeri, emniyet birimlerinin hedef alınabileceği, yabancı misyonların bulunması nedeniyle intihar eylemi için İstanbul’un da tercih edilebileceği bilgilerinin alındığı ifade edildi.
Fezlekede hem Türkiye üzerinden cihatçı grupların geçiş sağladığı hem de Türkiye’nin sınır kapılarını kapattığı şeklinde iki tezat veri sunuluyor.
Üstelik Türkiye’nin sınır kapılarını kapatmasını gerekçe gösteren IŞİD’in, Ankara veya İstanbul’da eylem yapabileceği yönünde istihbari bilgiye ulaşıldığı, bu amaçla hazırlanan bomba yüklü 10 aracın sınır hattında bulunan tel örgülerin kesilmesi suretiyle Türkiye’ye sokulacağının haber alındığı öne sürülüyor.
DHA’nın haberinde, cihatçıların Türkiye üzerinden geçiş sağladığına ilişkin, polis fezlekesinden hareketle şunlar söylendi:
Facebook aracılığı ile tanıştıkları kişilerin yönlendirmesi sonucu Türkiye’den çok sayıda kişinin çatışma bölgesine gittiği ifade edilen fezlekede, yurt dışından ülkemize gelen kişilerin 20-30 TL gibi cüzi bir miktar karşılığında Suriye’ye geçirildiği kaydedildi. Suriye’den dönenlerin sınır illerindeki örgüte müzahir kişileri arayarak, çatışma bölgesindeki komutanın ismini verdiği belirtilen fezlekede, “Çatışma bölgesinde yaralanan yabancı ve Türk uyruklu şahısların genellikle sınır il ve ilçelerindeki hastanelere getirilerek, Suriye isim ve soyismi ile kayıt yaptırıp ilk tedavilerini yaptırdıkları anlaşılmıştır” ifadeleri kullanıldı.
Türkiye sınırında 14 bin 780 kişilik 4 cihatçı kampı
Polisin hazırladığı fezlekede cihatçıların Türkiye sınır hattındaki kamplarına ilişkin bilgiler yer alması da dikkat çekti. Hatay’ın dibindeki El Kaide ve IŞİD varlığına ilişkin bilgilerin verildiği polis fezlekesinde, cihatçılara ait 4 ayrı kampın olduğu ve buralarda 14 bin 700 kişinin bulunduğu ifade edildi.
IŞİD, Nusra ve Ketibet-ül Taliban gibi grupların sınır hattındaki Atme, Aeqrobate, Anadan ve Harim-Tafar’da eğitim ve toplanma kampları oluşturduğu belirtildi.
Fezlekede, Atme Kampı’nda Azerbaycan, Çeçenistan, Kazakistan, Doğu Türkistan, Kırgızistan, Türkiye, Tunus, Cezayir, Lübnan, Mısır, Fas vatandaşlarının kaldığı; Reyhanlı’nın Kuşaklı Köyü sınırına 800 metre mesafede bulunan Aeqrobate Kampı’nın liderliğini Ebu Hattab kod adlı İsmet Altın’ın yürüttüğü, çatışmaların yoğun olduğu bölgelere buradan gidildiği kaydedildi. Genelde Ağrı, Adıyaman, Ankara, Adana, Aksaray, Bursa, Bingöl, Diyarbakır, Gümüşhane, İstanbul, Maraş, Kırıkkale ve Konya gibi illerden gelenlerin kaldığı kampta eğitimden Diyarbakırlı Ebu Selem, dini işlerden ise Yalovalı Ebu Meryem’in sorumlu olduğunu vurgulayan polis, 8-10 bin kişinin kaldığı en kalabalık toplanma yerinin ise Anadan kampı olduğunu belirtti.
Polis fezlekesinde, cihatçı kamplarına dair veriler oldukça önemli. Çünkü Saray-AKP iktidarı başta kontrolündeki medya organları olmak üzere Türkiye sınır hattındaki cihatçı varlığını sürekli gizlemeye çalıştı. Özellikle Suriye ordusu ve müttefiklerinin Türkiye sınırı yakınlarında cihatçı çetelere karşı yürüttüğü operasyonlar, AKP medyası tarafından “sivillerin bulunduğu kamplar bombalanıyor” şeklinde sunuldu.
Saray-AKP iktidarının, Suriye’de güdümündeki cihatçı gruplara yönelik desteği herkesin malumu. Her ne kadar bu fezlekede adı geçen cihatçı grupların, sınır hattındaki faaliyetlerine ilişkin AKP-MİT katkısı gözardı edilse de özellikle Hatay’ın dibindeki IŞİD ve Nusra kamplarının varlığını kabul etmesi, bu gruplara göz yumulduğunun bir göstergesi.
Halk Meclisleri raporunda cihatçı kampları
Halk Meclisleri/ Savaşa Karşı Yaşam Hakkı Meclisi geçtiğimiz ay, Suriye savaşının ve Türkiye’nin Suriye politikasının Hatay üzerindeki etkilerine ilişkin hazırladığı raporda, Hatay’ın dibindeki cihatçı kamplarına ilişkin bilgiler vermişti.
HALK MECLİSLERİ: HATAY’DA CİHATÇILARDAN BAŞKASININ GÜVENLİĞİ YOK!
Raporda, El Kaide bağlantılı Ahrar’uş Şam ve Nusra Cephesi kontrolündeki Atme Kampı’nın, Hatay’ın Reyhanlı ilçesine bağlı Bükülmez Köyü ve sınır karakoluna “taş atımı mesafede” bulunduğu belirtilmişti. Ayrıca devletin İslamcı STK’lar ile birlikte kendi olanaklarını da bu kamp ve Suriye İdlip’te sınıra yakın diğer kamplar için seferber ettiğini belirten Halk Meclisleri, buralara yönelik yardım faaliyetlerinde İHH ve Türk Kızılayı’nın başı çektiğini ifade etmişti.
SURİYE SAVAŞININ VE TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKASININ HATAY ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ RAPORU-II
Raporda şu ifadeler yer almıştı:
Türkiye, artık savaştan kaçan Suriyelileri fiili durumlar yaratarak Türkiye’ye kabul etmeyip Suriye içinde, cihatçıların kontrolündeki bölgelerde tutmakta, böylece hem “sığınmacı yükü”nün daha fazla ağırlaşmasını engellemekte hem de Suriyeli sivilleri Rusya ve Suriye ordularının tehdidi altındaki cihatçılara kalkan yapmaktadır.
Sendika.Org