Hatay Halk Meclisleri Çalıştayı Sonuç Metni*
Hatay’da Halk Meclisleri tarafından, Suriye savaşının ve Türkiye’nin Suriye politikasının kent üzerindeki etkilerini masaya yatırmak için milletvekilleri, yerel yöneticiler, kitle örgütü temsilcileri, kentin kanaat önderleri ve gazetecilerin katılımıyla, 19 Haziran tarihinde düzenlenen buluşmanın sonuç metnini sizlerle paylaşıyoruz HALK MECLİSLERİ’NDEN SAVAŞA KARŞI FORUM: ‘HATAY İÇİN ÇOK GEÇ OLMADAN’ Suriye’de 5 yılı aşkın süredir devam eden savaş […]

Hatay’da Halk Meclisleri tarafından, Suriye savaşının ve Türkiye’nin Suriye politikasının kent üzerindeki etkilerini masaya yatırmak için milletvekilleri, yerel yöneticiler, kitle örgütü temsilcileri, kentin kanaat önderleri ve gazetecilerin katılımıyla, 19 Haziran tarihinde düzenlenen buluşmanın sonuç metnini sizlerle paylaşıyoruz

HALK MECLİSLERİ’NDEN SAVAŞA KARŞI FORUM: ‘HATAY İÇİN ÇOK GEÇ OLMADAN’
- Suriye’de 5 yılı aşkın süredir devam eden savaş ve Türkiye hükümetinin bu savaşta aktif bir taraf olma şeklindeki politikası Hatay’ı çok yönlü olarak etkilemektedir ve kent can güvenliğiyle, kültürel varlığıyla, kardeşçe yaşam geleneğiyle, ekonomisiyle birçok açıdan uçurumun eşiğine gelmiştir.
- Daha savaş ortada yokken sınırda iş makinelerini çalıştırarak savaş hazırlığı yapan iktidar tarafından “Türkiye’nin iç meselesi” olarak tanımlanan “cihatçı savaşı” gelip içeride bizi vurmuştur.
- Rus savaş uçağının Türkiye tarafından düşürüldüğü Kasım 2015 ve Antep-Halep yolunun kesildiği Şubat 2016’dan bu yana kent geri çekilen cihatçıların yığılması ve Hatay-Kilis arasında bir cihatçı koridorunun açılması ile kentte olağanüstü bir trafik başlamış, savaşın gerilimini sınır içine çeken yeni kanallar oluşmuştur.
- Kent içinde Nusra ve IŞİD dahil olmak üzere cihatçı görünürlüğü artmakta, bu grupların lojistik faaliyetler sığınmacılar ve yerli halk arasında örgütlenme çabaları engelsiz bir şekilde sürmektedir.
- Aynı dönemde sığınmacılara yönelik devlet politikası ise, sınır boylarında şiddet, doğrudan ya da dolaylı zorla geri gönderme, toplumdan izole edecek şekilde sınırlama şeklinde biçimlenmiştir.
- Sayısı 400 bini bulan Suriyeli sığınmacılar ise mülteci olarak kabul edilmemekte, hareketleri sınırlanmakta, ucuz işgücü olarak çalışmaktan, çocuk köleliğe, çocuk yaşta evliliğe ya da fuhuşa zorlanmaya dek uzanan olumsuz koşullar altında yaşamaktadır.
- Sağlıklı barınma koşullarından yoksun olan sığınmacılar açısından olumsuzlukların en belirgin olduğu alan eğitim alanıdır. Suriyeli çocuklar laik olmayan ve cihatçı gruplara yakın dernekler tarafından kurulan eğitim merkezlerinde eğitim görmektedir.
- Sığınmacıların yaşadığı olumsuzluklar cihatçılara yakın STK’ların istismarına ve cihatçıların örgütlenme çabalarına elverişli ortam sağlamaktadır. Bu, İslamcı örgütlenmelerin yerli halk içindeki faaliyetleri içinde etkileşim içinde ilerlemektedir.
- Yakın vadede bir Türkiye cihadizminin açığa çıkması olasılığı ciddi bir tehlike olarak belirmiştir.
- Kentin kültürel varlığı ve kardeşçe yaşam koşulları aşınmaktadır. Yahudi varlığı tükenmiş, Çerkesler kentte bir gelecekleri olmadığı kanaatiyle iltica başvurusunda bulunmuş, Alevi ve Hıristiyan kesimlerdeki tehdit algısı güçlenmiş, Sünni kesimler kışkırtıcı propagandanın nesnesi haline getirilmiş, sığınmacılar giderek artan bir yabancı düşmanlığı altında cihatçıların kucağına itilmektedir.
- Kentin savaşla birlikte bozulan ekonomisi, bir dönem savaş ekonomisi ile dengelenirken, kaçak petrol akışının ve yağma siyasetinin tıkanması ile bu ekonomik tampon da ortadan kalkmakta, bu olumsuz ekonomik motivasyon toplumsal kesimler arasında gerilimleri tetiklemektedir.
- Hatay için çok geç olmadan adım atılmalıdır. Cihatçı trafiğinin ve kent içindeki cihatçı faaliyetinin engellenmesi, sınırın savaşa yönelik lojistik destek faaliyetlerine kapatılması, savaş suçlarının ulusal ve uluslararası düzeyde deşifre edilmesi, hesabının sorulması öncelikli ve gereklidir ancak yeterli değildir.
- Kent içinde yüzbinlerle ifade edilen sığınmacı nüfusu artık bu kentin bir gerçekliğidir. Uluslararası anlaşmalar gereği sahip oldukları hakları sağlanmayan bu büyük topluluğun istismar nesnesi olmaktan çıkması ve çatışmanın değil kardeşçe bir geleceğin unsuru olabilmesi için eğitim, çalışma ve sağlık alanında sosyal haklara eşit bir şekilde ulaşabilmelidir.
- Sığınmacıların dışlanması, yalıtılması ve eşitsiz bir statüde yaşamaya zorlanması politikalarına karşın eşit ve entegre bir sosyal hizmet / sosyal hak anlayışı öne çıkarılmalıdır.
- Sağlık hizmet birimleri artırılmalı, hem sığınmacıların hem de yerel halk açısından açığa çıkan sorunlar gözetilerek koruyucu sağlık hizmetlerine yönelik özel tedbirler alınmalıdır.
- Sığınmacılar için de laik eğitim ilkesi işletilmelidir. Emek piyasasında her türlü eşitsiz statüde çalıştırma politikasına karşı eşit çalışma hakkı savunulmalıdır.
- Sınırımıza dayanan yeni çatışmalara, sınırımızın bu yanında süren savaşlara, cihatçı faaliyetine ve Türkiyeli cihadizm tehlikesine karşı açık, cesur ve etkin bir mücadele örgütlenmelidir.
- Savaşa karşı raporlama, teşhir, propaganda çalışmalarının yanı sıra, barış ve kardeşlik talebini kitlelerle buluşturarak alanlara taşıyacak kitlesel-pratik mücadeleler de örgütlenmelidir.
- Suriye savaşı, iktidar tarafından Türkiye’yi yeniden biçimlendirmeye yönelik bir araç olarak da kullanılmaktadır. Savaş, gerici bir diktatörlük yolundaki bu iktidarın bu iktidar da savaşın varlık koşuludur. Hatay’ın barış mücadelesi; laik, demokratik, eşitlik ve kardeşliğin hakim olduğu barış içinde ülke bir mücadelesinin parçası olarak örgütlenmelidir.
- 1 Eylül Barış Günü, bu açıdan bir fırsat olarak değerlendirilmeli, bu toplantıda ortaya konan diyalog zemini ve birlikte mücadele olanakları, barış ve kardeşlik talebinin etkin bir şekilde dile getirilmesi için seferber edilmelidir.
* Taslak metindir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.