12 Haziran Pazar günü Ankara’da gerçekleştirecekleri Genel Kurul öncesi Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy ile söyleştik
Halkevleri 12 Haziran Pazar günü Ankara’da 24. Genel Kurulu’nu gerçekleştirecek. Genel kurulları öncesi Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy ile söyleştik. Ersoy, Erdoğan’ın diktatörlüğünü kurumsallaştırma adımlarını hızlandırdığı bir dönemde gerçekleştirecekleri genel kurulda faşizm, savaş, dinsel gericilik ve kadın düşmanlığı üzerinden yükselen ve sermayenin programını dizginsiz biçimde uygulayan diktatörlüğe karşı mücadele çizgisinin belirleneceğini söylüyor ve ekliyor: Halkevleri’nin 24. Genel Kurulu diktatörlüğü yıkma kararlılığının genel kurulu olacaktır
Sendika.Org: Halkevleri 12 Haziran’da 24. Genel Kurulu’nu gerçekleştirecek. Örgütlerin genel kurulları o tarihsel dönem içindeki program, hedef ve mücadele strateji/taktiklerini belirledikleri toplantılardır. Halkevleri mücadelesi açısından genel kurulun temel tartışma ekseni ne olacak?
Oya Ersoy: Erdoğan’ın diktatörlüğünü kurumsallaştırma adımlarını hızlandırdığı, mezhepçilik ve milliyetçilik temellerine oturtulan gerici-faşist bir rejimin güvencesi altında kadın düşmanlığının, vahşi kapitalizme özgü emek sömürüsünün, yolsuzlukların, kentlerin ve doğanın yağmasının, başta Kürtler olmak üzere Suriye halkına ve Alevilere yönelik savaş politikalarının, sola, bilim insanlarına, gazetecilere yönelik saldırıların tırmandırılarak sürdürüldüğü bir dönemden geçiyoruz.
Diktatörlüğü kurumsallaştırmak için gaza basan AKP-Saray iktidarının karşısında elbette temel çizgimiz diktatörlüğe karşı mücadele olacak. Bu nedenle “Diktatörlüğün karşısında biz varız!” şiarıyla gerçekleştireceğimiz 24. Genel Kurulu’muzda; faşizm, gericilik ve savaş üzerinden yükselen, sermayenin sömürü programını dizginsizce uygulayan çürümüş diktatörlüğe karşı eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış ve laiklik mücadelesinin ihtiyaçlarını ve programını tartışacağız.
“Diktatörlüğe karşı biz varız” genel kurul sloganınız, peki buradaki biz kim? Halkevleri diktatörlüğe karşı mücadeleyi kiminle birlikte nasıl örgütleyecek?
“Biz” kimiz? Öncelikle, biz, bu ülkenin çalmayan çırpmayan, emeğiyle geçinen, onuruyla yaşayan emekçileriyiz. Yaşamlarımızın gericilikle kuşatılmasına karşı özgürlüklerimiz için isyanı örgütleyen kadınlarız. Doğanın, yaşam alanlarımızın yağmalanmasına karşı direnenleriz. Üniversitelerimizde AKP destekli cihatçı örgütlenmeleri barındırmayan üniversiteli gençleriz. Bu ülkenin laikleri, Alevileri, solcuları, demokratları, Kürtleri, sosyalistleri, kadınlarıyız.
Artık saflar net! Bir tarafta rantçılar, fırsatçılar, kadın düşmanları, işçi düşmanları, katliamlardan ve savaştan beslenenler, tecavüzcülerin, çocuk istismarcılarının bile arkasında dizilmekten imtina etmeyenler, her türlü pisliklerini, çürümüşlüklerini dini ideolojileriyle meşrulaştırmaya çalışanlar… Diğer tarafta eşit, özgür, laik, demokratik bir ülkede yaşamak isteyen milyonlar… Gericilik üzerinden yükselen diktatörlüğü durduracak tek güç de burada. İlk elden hedefimiz diktatörlüğe karşı konum alan kesimleri harekete geçirecek çizginin oluşturulması, mücadele hattının, yol ve yöntemlerinin belirlenmesi.
“Diktatörlüğe karşı mücadele” Halkevleri Genel Kurulu’nda nasıl somutlaşacak?
Dinci gericiliğin yarattığı toplumsal tahribatlar, laiklik karşıtı icraatlar, kadın düşmanı politikalar, mezhepçilik, demokrasi karşıtı uygulamalar, emek karşıtı politikalar, toplumsal barış umudunu imha eden savaş çizgisi, AKP karşıtı blok içerisinde yeni dönemin sinir uçları; karşı bloğun kriz alanlarını, bizim için ise mücadele dinamiklerini oluşturuyor.
Bize, bu ülkenin devrimcilerine düşen bu koşullar altında diktatörlüğe karşı soyut bir direniş çağrısı yapmak değil, bu direnişin olgunlaşacağı yataklarda, maddi gerçekliğin/siyasal çatışmaların içinde örgütlenmek ve mücadele etmek.
Tam da bu nedenle genel kurulumuzda dinsel gericiliğe/faşizme karşı mücadele; artık sınırlarımızın içinde yaşanan bir savaş haline gelen Suriye savaşı ve Kürt halkına karşı yürütülen savaş; kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi ana tartışma gündemlerimiz olacak.
Politik çatışma düzeyinde öne çıkan bu eksenlere ilişkin planlarla birlikte bizim bir sınıf mücadelesi çizgisi olarak ele aldığımız ve bir birikim yarattığımız hak mücadelelerinin bugün diktatörlüğe karşı mücadele ufkuyla nasıl donatılacağı ve ilerletileceği de temel tartışmalarımızdan biri olacak.
Bugün bir saflaştırma siyasetinden ve oluştan saflardan bahsediyoruz. Ancak biliyoruz ki gericilik, mezhepçilik, kadın düşmanlığı ile kitle tabanını tahkim etse de AKP bir sınıfın, sermaye sınıfının programının uygulayıcısı. Biz bu sınıf iktidarına karşı işçi sınıfının, emekçilerin tamamının haklarını savunmaya devam edeceğiz. Üstelik bugünün sınıf çatışmaları da yağma programı da yukarıda saydığımız eksenlerden bağımsız şekillenmiyor. Sermayenin yağma, talan ve sömürü programını gericiliği kurumsallaştırarak, faşist baskı ve zor aygıtlarını işlevlendirerek sürdüren diktatörlüğe karşı işyerlerinde, kentlerimizde, mahallelerimizde yürüteceğimiz hak mücadeleleri, emekçilerin bir bölümünün diktatörlüğün kitle desteği haline getirilmeye çalışıldığı düşünüldüğünde özel anlam kazanıyor. Zonguldak’ta maaşları ödenmediği için kendilerini yerin altına kapatan madenci aileleri gibi… HES’lere karşı direnen köylüler gibi.. Barınma hakkına sahip çıkan kent yoksulları gibi…Bugün her hak mücadelesini diktatörlüğe karşı direniş çizgisinin parçası haline getirmek gibi bir görevimiz var.
Neoliberal kapitalizmin bu ülkenin başına musallat ettiği tarihin en gerici ve çürümüş saldırganlığına karşı mücadeleyi bir toplumsal eşitlik hareketi olarak örgütlemek görevimizdir.
Diktatörlüğe karşı topyekun direniş programı
Sonuç olarak Halkevleri, Tayyip Erdoğan eliyle Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en köklü dönüşümünün yapılmaya çalışıldığı bu dönemde gerçekleştireceği genel kuruldan, diktatörlüğe karşı topyekun bir direnişin yaşamın her alanında ve anında örgütleneceği bir mücadele programı ile çıkacak.
Diktatörlükle mücadelenin, onun çizdiği sınırlar içerisinde muhalefet ederek olmayacağı açık. Mücadele programını belirlemek kadar önemli olan, bu ülkenin sosyalistleri olarak bizlerin bu diktatörlüğü yıkma iddiasını kuşanmasıdır. Ve tüm mücadelesini bu hedef üzerinden belirlemesi, karşısına çıkan her tür engeli aşma kararlılığı göstermesidir. Halkevleri Genel Kurulu bu kararlılığın genel kurulu olacaktır.
Gericilik, faşizm ve erkek egemenliği üzerinden yükselen diktatörlüğe karşı mücadelemiz, yeni bir ülkeyi kurma iddiamızdır. Eşitliğin, özgürlüğün, laikliğin ülkesini biz kuracağız!
*Halkevleri Genel Kurulu 12 Haziran Pazar günü saat 10.00’da Ankara’da Kavaklıdere Mh. Büklüm Sk’ta bulunan Latanya Hotel’de gerçekleşecek.
Sendika.Org
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.