Tolga Tanış’a göre Davutoğlu randevu istediğinde ABD yönetimi “Davutoğlu’nun sonu olur” diyerek uyarıldı. ABD randevuyu, Davutoğlu’nun yetkilerini elinden alınınca iptal etti
Tolga Tanış, Davutoğlu’nun AB ile anlaşma yaptıktan sonra Erdoğan’ın uhdesindeki “ABD ile ilişkiler” konusuna girmeye çalışınca çizgiyi aştığını ve tasfiye edildiğini yazdı. Tanış’a göre Davutoğlu randevu istediğinde ABD yönetimi “Davutoğlu’nun sonu olur” diyerek uyarıldı. ABD yönetimi 5 Mayıs için gündeme aldığı randevuyu, 29 Nisan’da Davutoğlu’nun yetkilerini elinden alan MKYK toplantısından sonra randevunun iptal edildiğini yazdı
Hürriyet yazarı Tolga Tanış, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin ilişkisini koparan gerçek olgunun ABD ile ilişkiler olduğunu yazdı. Tanış, AB ile anlaşmayı kopardıktan sonra Davutoğlu’nun bugüne kadar Erdoğan uhdesinde olan “ABD ile ilişkiler” gündemine de el attığını, Obama’dan 5 Mayıs için randevu istediğinde ABD yönetimine “Bu randevuyu verirseniz Davutoğlu’nun sonu olur” diyenler olduğunu iddia etti.
ABD’nin bu uyarıya rağmen 5 Mayıs’ı takvimine işlediğini belirten Tanış, 29 Nisan’da, parti içinde yetkilerinin törpülendiği gün ABD’nin de randevuyu iptal etmek zorunda kaldığını belirtti.
Hürriyet’in ABD- Türkiye ilişkilerini takip eden yazarı Tolga Tanış bugün (8 Mayıs) köşesinde “Yeni Başbakan İngilizce konuşmayacak” başlıklı bir yazı yazdı. Tanış yazıda Davutoğlu-Erdoğan arasındaki “görüş ayrılığı”nın kökenine işaret ederken şu ifadeleri kullandı:
Ankara’da kimileri, Davutoğlu’nun bu alanlardaki pozisyonunu dış dünyayla kurduğu ilişkiler ekseninde belirlediğine inandı.
Başbakan’ın Batı’nın görüşlerine yakın politikalar izleme gayreti içinde olduğunu düşündü.
Ve böyle düşünenler için de iki önemli kırılma noktası yaşandı:
1) Avrupa Birliği ile 18 Mart’ta üzerinde uzlaşmaya varılan mülteci anlaşması 2) Davutoğlu’nun 5 Mayıs’ta ABD
Başkanı Barack Obama ve Başkan Yardımcısı Joe Biden’la yapması planlanan resmi toplantı.
Erdoğan’ın uhdesinde
Tanış, yazısında Washington’dan bakınca, eski Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun başbakanlığının dış ilişkiler açısından sınırları çizilmiş bir görev olarak algılandığını, Türk dış politikasının taşıyıcı unsuru Türk Amerikan ilişkilerinde hiçbir zaman Davutoğlu’nun yerinin olmadığını yazdı. “O konu başından beri Erdoğan’ın uhdesindeydi. Davutoğlu’na ise Avrupa verilmişti. Erdoğan’ın çok önemsemediği, stratejik açısından zararsız, olursa olur olmazsa olmaz gördüğü romantik bir proje” ifadesini kullandı.
Tanış, Davutoğlu ve Erdoğan’ı ayrılığa götüren sürecin Davutoğlu’nun kendisine çizilen bu sınırları aşmasıyla başladığını iddia etti. Tanış, Davutoğlu’nun AB atağından sonra ABD ile ilişki kurmak üzere yönelim göstermesi ipini çekti. ABD ile ilişkilerin asıl yürütücüsü Erdoğan, Davutoğlu’nun 5 Mayıs’ta ABD’ye gitmesini engelledi.
Tanış’ın yazısının ilgili bölümü şöyle;
İşte Erdoğan’a göre çok daha hesaplı iş yürüten Davutoğlu, buradan ilerledi.
Önce AB’yle anlaşmayı kotardı.
Batı’nın Erdoğan’dan duyduğu rahatsızlığı kullanmaya başladı.
2014’ün sonunda Hürriyet’e verdiği bir mülakatta, “TÜSİAD’ın muhatabı cumhurbaşkanı değildir, başbakandır” diyen eski TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer’e köpürmüşken, 18 Mart mutabakatı sonrası aynı minvalde demeçler veren Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’a sessiz kaldı.
Hatta belki bunun tadını çıkardı. Ve o hızla, Washington’a yönelip kendisine baştan çizilen çizgiyi aşmaya çalışınca da bardağı taşırdı.
Obama’dan randevu istediği haberini 19 Nisan’da ilk Hürriyet duyurduğunda, o hafta Washinton’da yapılan görüşmelerde Yönetim’e söyleyenler olmuştu halbuki.
“Bu randevuyu verirseniz Davutoğlu’nun sonu olur” diyenler vardı.
Ancak Yönetim de Türkiye’deki anayasa tartışmalarından uzak kalmaya çalıştığından, Türkiye’de yürütmenin başı olan Başbakan’ın böyle bir görüşme talebi olduğunda bunu geri çevirmenin doğru olmadığını hesaplayarak, 5 Mayıs’ı Beyaz Saray takvimine işledi.
Böylece Davutoğlu, kendisine harika bir hafta planlamış oldu.
4 Mayıs’ta Avrupa Birliği Komisyonu Türk vatandaşlarına vize serbestisi verilmesi tavsiyesinde bulunacaktı. Ki oldu.
5 Mayıs’ta da Beyaz Saray’da Biden ve Obama’yla fotoğraf çektirecekti.
Ama işte sonra beklenen oldu.
29 Nisan’da, parti içinde yetkilerinin törpülendiği gün Beyaz Saray randevusunu da iptal etmek zorunda kaldı.
Mecazen söylüyorum tabii…
Özgeçmişinde İngilizce biliyor gözükebilir ama…
Özetlemeye çalıştığım nedenlerden artık şu kesinleşti:
Yeni Başbakan İngilizce konuşmayacak.
Almanca da konuşmayacak.
Davutoğlu’nun şanssızlığı, liseyi okuduğu İstanbul Erkek’te ikisini de öğrenmişti.