Bugün, 2016 yılındaki Suriye Arap Ordusu (SAO) piyadesi, savaşın başladığı 2011 yılındaki piyadeden tamamen farklıdır. Yukarıda aktarılan taktikler yakın çatışmaya yabancı olmayan, çetelere karşı hareketli, gerilla taktikleriyle karşı koyma yeteneğine sahip bir savaş gücünü tanımlamaktadır Suriye Arap Ordusu (SAO) ve orduyla birlikte hareket eden muhabirlerin çekimlerine ait görüntüler genellikle kent savaşına dairdir. Bunun nedeni ordunun […]
Bugün, 2016 yılındaki Suriye Arap Ordusu (SAO) piyadesi, savaşın başladığı 2011 yılındaki piyadeden tamamen farklıdır. Yukarıda aktarılan taktikler yakın çatışmaya yabancı olmayan, çetelere karşı hareketli, gerilla taktikleriyle karşı koyma yeteneğine sahip bir savaş gücünü tanımlamaktadır
Suriye Arap Ordusu (SAO) ve orduyla birlikte hareket eden muhabirlerin çekimlerine ait görüntüler genellikle kent savaşına dairdir. Bunun nedeni ordunun önceliğinin Şam ve Humus gibi kalabalık kent merkezlerinin savunulması olmasıdır. Yine de Suriye çölünün engin düzlüklerinde, yalıtılmış yerleşim bölgelerinde kurulan cihatçı askeri mevziler önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Bu mevzilere karşı yürüttüğü askeri operasyonlarda SAO’nun iki temel dezavantajı vardır. İlki güç dağılımı nedeniyle ortaya çıkan zayıflama, ikincisi ise bu operasyonları yürüten birliklerin hava ve topçu koruması altına alınamamasıdır.
Güç sorunu
5 yıllık savaş SAO’yu takatten düşürmüştür. Henüz 2013’te Suriyeli hükümet güçleri askeri ekipmanının dörtte birini kaybetmiş durumdaydı. Yaklaşık 1800 tank, zırhlı araç, kamyonlar ve topçu bataryaları ya düşman tarafından imha edilmiş ya da düşmanın eline geçmiştir. Batı koalisyonun cihatçılara silah tedariki ve yıpratma savaşı sonrasında yoğun kullanım nedeniyle SAO şu ana kadar askeri teçhizatının yarıdan fazlasını kaybetmiş durumdadır. Tank ve zırhlı araç sayısnın yetersizliği SAO komutanları için gittikçe artan oranda sorun teşkil etmeye başlamıştır. SAO piyadelerinin sadece birkaç zırhlı araçla isyancıların elindeki yerleşim bölgelerine karşı düzenledikleri operasyonlar artık sık rastlanan bir durumdur.
SAO’nun savaş düzeni çok parçalı ve coğrafyaya yayılmış haldedir. Savaş birlikleri (furaq) nispeten geniş yönetim birimleri (manatiq) içinde- valilikler- belirli bölgelere atanmış durumdadır. Birlik komuta merkezleri (quiada al-firqa) sadece operasyon merkezleri olarak görev yapmazlar; eğitim, mühendislik, depolama ve barınma ihtiyaçlarını da karşılar.
Birliklerin dağınık durumda olmasının nedeninin olası bir askeri darbe için önlem olduğuna dair batı medyasının iddiası gerçeklikten uzaktır. Ordunun iletişim teknolojisi kendi hükümetlerine karşı bir komplo düzenlemek isteseler birlikler arasındaki mesafeleri ortadan kaldıracak gelişmişliktedir. Ordunun dağınık savaş düzeninin temel nedeni sınır ötesi tedarik rotalarının çok fazla sayıda olması ve aynı anda sayısız cephede savaşmak zorunda olmasıdır. Sayısız cephede, 24 farklı çeteyle mücadele etmek, emir-komuta zinciri altında şavaşı yürütmek zorunda olan her merkezi yapıda dikkat eksikliği bozukluğu ortaya çıkaracaktır. Bu nedenle bir saldırının başarı şansını değerlendirme yeteneğine sahip ve bölgeyi iyi bilen subaylar birlik komutanları olarak atanmıştır.
SAO birlikleri, ekipman eksikliğinin ortaya çıkardığı sorunları yaratıcı doğaçlamalarla aşmaya çalışmaktadırlar. Zırhlı araçların dönüştürülmesi ya da sivil araçlara silah monte edilmesi hemen hemen her birliğin günlük işleri arasındadır. SAO birlikleri gerilla taktikleri içeren operasyonlar yürütme konusunda da gittikçe daha yetkinleşmektedir. Zırhlı araç ve topçu bataryası yetersizliğini ise sivil ya da çatışma için yapılmamış araçlara makinalı tüfek ya da uçaksavar; özellikle de çift namlulu 23mm ZU-23-2 monte ederek aşmaya çalışmaktadır. Birlikleri takviye etmek gerektiğinde de çetelerin saldırısı altında evlerini terketmek zorunda kalan yerel milislerle işbirliği yapmaktadır.
Destek sorunu
İlerlemek gerektiğinde -topçu ya da hava- destek sorunu çatışma içindeki birlikler için yaşamsaldır. Çatışma içinde dost-düşman cephe düzeni belirsizleştiğinde düşman cephesinden gelen ateşi bloke etmenin yanında, kayıpların asgari düzeyde tutulması için de topçu ya da hava koruması şarttır. Suriye çölleri oraya buraya saçılmış birkaç tepe ve kaya parçası dışında çatışma içinde güvenle ilerleyebilmek için coğrafi bir koruma ya da destek sağlamaz. Çöl bölgesinde birbirinden ayrı yerleşim bölgeleri savunma için sonsuz bir görüş alanı oluşturur ama ilerlemeye çalışan güçlere hiç bir koruma sağlamaz. Aşağıdaki satırlarda, sırasıyla Şam kırsalında ve Deyrizor’da yapılan iki askeri operasyon bağlamında SAO’nun ‘koruma ateşi’ taktiklerinin çözümlemesi yapılacaktır.
Şam kırsalında SAO’nun ilerleyişi:
Deyrizor kırsalında SAO’nun ilerleyişi:
https://youtu.be/1q4sw5wkf90
Üstteki video Şam kırsalında bir SAO saldırısının LIFE TV dronu tarafından çekilmiş hava görüntülerini içermektedir. T-72’nin yaklaşık 2000 metre ilerisinde IŞİD savaşçılarıyla dolu bir yerleşim yeri vardır. Hazırlanmış mevzilerle ordu kendisine doğal savunma nişleri oluşturmuştur. Ancak bu mevziler zırhlı bir buldozeri kullanan cesur bir operatör sayesinde hazırlanabilmiştir. Bu son çatışma pozisyonu değildir. İki ya da daha çok saldırı ünitesinin eşgüdüm içinde yürütecekleri bir dizi karşılıklı, birbirini izleyecek manevraların ilk konumudur.
(Videonun üstündeki etiketler sırasıyla: Yerleşim birimi-Mahmuz (dağın zirvesinden daha alçakta yer alan diğer çıkıntılardır. Bunlar zirveyle hemen hemen aynı sırtta olurlar)-Piyade- Atölye İmalatı Savaş Aracı-T-72 tank)
Topçu ya da hava desteği yoksa hızlı olunmalıdır. Bu örnekte T-72 ve uçaksavar monte edilmiş araç ölümcül bir açıklıktan geçerek hızla doğal siperin, küçük bir tepenin arkasına geçerler. Biraz ilerde yerleşim yeri ve nihai amaç vardır. Tepenin oluşturduğu doğal mvzinin hemen yanında küçük bir yol bariyerinin arkasında saldırıyı gerçekleştiren güçlerle koordinasyon içinde küçük bir birlik bulunmaktadır. Her iki araçta, tepe üstünde elde edilecek mevzinin güvenliğini sağlayacak piyadelerle doludur.
Yol bariyeri ve buradaki birlikler görüntünün üst tarafındadır. İki askeri araçtan tepe yamacındaki mahmuzu tutmaları için askerler indirilmektedir.
Askerler mahmuzu tutarlar ve yerleşim birmine hakim bir mevzi elde ederler. Mevzi güvenliği alındıktan sonra, yerleşim birimine yönelik bir baraj ateşi oluşturmak için otomatik kundaklı howitzer taşıyan bir 2S1 Gvozdika, T-72 tankına katılır. Yerleşim biriminde cihatçılardan başka kimse yoktur. IŞİD, 280 köylünün hepsini öldürerek Suriye çölünde kendisinden başka hiç kimsenin yaşamadığı bir başka hayalet köy daha yaratmıştır.
T-72 ve 2S1 yerleşim birimi dışındaki IŞİD pozisyonlarını maharetle vurur. Çeteler daha güvenli olan yerleşim birimi içindeki binalara doğru çekilirler. Bu çekilmeyle birlikte saldırının ikinci aşaması başlar. Baraj ateşinden sonra piyadeler harekete geçerler.
Ne yazık ki bir önceki örnekteki yerleşim birimine karşı yapılan saldırının sonraki aşamalarına ait görüntü yok. Ancak SAO’nun Deyrizor’da gerçekleştirdiği benzer bir saldırıya ait görüntüler var. Alttaki örnekte SAO bir başka ‘hayalet kasaba’daki IŞİD pozisyonlarına gerçekleştirdiği nihai saldırının görüntüleri var. Üstteki fotoğrafta komutanın omzunun silueti üzerinden uzun namlulu tüfekler ve el bombalarıyla silahlanmış cihatçıların bulunduğu binalar, Hedef 2 gözükmektedir. Hedef 1 daha sağda ve ileridedir. Belli ki binalarıın her iki tarafında da cihatçıların kazdığı siperler vardır.
Topçu desteği olmadığı için SAO doğaçlama yapmak zorundadır. IŞİD çetelerini topçu ateşiyle bastırmak yerine tutundukları mevziyi bir ZSU-23-4 Shika ile vurmaya başlar. Dört namlulu uçaksavar IŞİD çetelerinin saklandığı Hedef B binalarını patlayıcı mermilerle delik deşik eder.
Piyade birlikleri artık görüş alanları içinde olan tepe üstündeki Hedef A’ya saldırmak için mevzilenirler. Görüntünün sağında125 mm’lik topun çıkardığı duman bulutu vardır.
Arka planda Hedef A, ön planda ise Hedef B’yi vuran T-72’nin görüntüsü. T-72 salvosunu bitirdikten sonra piyadeler yaralı ve aklı karışmış düşmana karşı kara harekatını başlatırlar.
T-72’nin 125mm’lik, Shika’nın 23 mm’lik atışları sonrasında yıkılmış Hedef B. SAO askerleri binanın duvarları dibinde IŞİD siperlerine el bombaları atıyor. Düşman ateşinde bir kesilme olduğunda sırayla IŞİD siperlerini ateş altına alıyorlar.
Hedef A’daki Suriye askerleri IŞİD pozisyonlarını ateş altına alarak Hedef B’ye saldıran arkadaşlarını destekliyorlar. Kısa bir süre sonra tepenin üstünde zafer kazanmış Suriye askerleri Suriye bayrağını dalgalandırırken görülüyor.
Niteliksel kazanım
Suriye ordusu ülkesini savunurken büyük kayıplar yaşamış olmasına rağmen rütbeli karargah subayları ellerindeki ordunun niteliksel kazanımlarla güçlendiğini anlatıyorlar. Teçhizat tamir edilebilir ve yerine yenisi konulabilir ama cephede savaşan askerin ülkesine bağlılığının yerine başka bir şey konamaz. T-72B, T-90 tankları ve hava gücü anlamında Rusya’nın desteği SAO’nun çabalarının karşılığını almasına yardımcı oldu. Ancak SAO hala savaş koşullarında tecrübe kazanmış ve sadık, sınırlı sayıda insan kaynağına sahiptir. Bugün, 2016 yılındaki SAO piyadesi, savaşın başladığı 2011 yılındaki piyadeden tamamen farklıdır. Yukarıda aktarılan taktikler yakın çatışmaya yabancı olmayan, çetelere karşı hareketli, gerilla taktikleriyle karşı koyma yeteneğine sahip bir savaş gücünü tanımlamaktadır.
Kaynakça
[Southfront.org’taki İngilizce orijinalinden Murat Karadeniz tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir.]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.