AKP ile AB arasında mülteci anlaşmasının seyri değişirken egemenler kendi derdine düştü. Denizlerde boğulan, sınırlarda yaşam mücadelesi veren mülteciler kimsenin umrunda değil
AKP’nin Avrupa Birliği ile girdiği mülteci pazarlığında kriterlerin sağlanması için son gün olan 4 Mayıs’tan beri yaşanan gelişmeler bir yandan Erdoğan’ın diktatörlüğünü cümle aleme gösterirken bir yandan da AB, mülteci meselesinde sıkışıyor. Türkiye’yi mülteci hapishanesine çevirmek isteyen Avrupalı egemenler demokrasinin değil, ellerindeki kanı gizlemenin peşinde
Vize serbestisine Erdoğan ‘ayarı’: Biz yolumuza sen yoluna
Erdoğan’a göre herkes savaş suçlusu ama sorsan kendi sütten çıkmış ak kaşık
AB ile mülteci pazarlığında 72 kriterin sağlanması için son gün 4 Mayıs’tı. Geçen beş günlük zaman aralığında da ilk sözü Erdoğan alarak AB’ye “rest” çekti. Çok geçmeden Almanya’dan Erdoğan’a yanıt gelirken Avrupa ülkeleri mülteci sorununda sıkışıyor. Sınırlarda kurulan mülteci kamplarındaki gerilimi engelleyemeyen Avrupa ülkeleri bir an önce mültecilerden kurtulmanın derdine düşerken Erdoğan, çok övündüğü “misafirperverliği” bir yana bırakıp alacağı paranın hesabına düştü.
Erdoğan’ın “Siz yolunuza, biz yolumuza” sözlerinin ardından ilk yanıt Almanya’dan geldi. Almanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier “Biz anlaşmaları devletlerle yaparız şahıslarla değil” diyerek verdiği yanıtta şu ifadeleri kullandı:
Davutoğlu’nun ayrılmasının, göçmenler konusunda bir politika değişikliğine yol açacağını sanmıyoruz. Mutabık kalınan hususlar, her iki taraf tarafından da kişilerden bağımsız olarak uygulanmak durumunda.
Almanya Hükümet Sözcü Yardımcısı Georg Streiter de, “Aynısını Türkiye’den de bekliyoruz. Başbakanımız bugüne kadar Davutoğlu ve diğer Türk yetkililerle çok iyi çalıştı ve bu iyi ve yapıcı işbirliğinin yeni Türk başbakanı ile de devam etmesini arzuluyor” dedi.
İtalya’nın eski başbakanlarından Romano Prodi de II Messaggero gazetesinde yazdığı yazıda Erdoğan’ın otoriterliğine vurgu yaparak “Böyle devam ederse Türkiye sonsuza dek Avrupa’nın dışında kalacak” ifadelerini kullandı. Erdoğan’ı demokratikleşme sürecini ileri taşıyacak biri olarak karşıladıklarını ifade eden Prodi, “Erdoğan her tür muhalefeti sert şekilde bastıran, gittikçe artan bir otoriterliğe kaydı” dedi.
Mültecilere atom bombası benzetmesi
BBC Türkçe’den Övgü Pınar’ın haberine göre, “Mülteci sorununun Avrupa’yı, Türkiye’yle müzakere sürecini yeniden canlandıracak bir anlaşma yapmaya ittiğini” belirten Prodi, bunun gerekçesini de, “Her an Avrupa’ya yönlendirebileceği yaklaşık 2 milyon mülteciyle, Türkiye gerçek bir atom silahına sahip” diye açıkladı.
Mülteci anlaşmasının, Türkiye ile AB üyeliği müzakerelerini hızlandırması beklentisinin doğduğunu yazan Prodi, ancak bu kez de Avrupa tarafında “Türklerin AB’ye vizesiz gireceği”, Türk tarafında da “terörle mücadele yasasının değiştirilmesi” şartından dolayı yeni itirazların yükseldiğine dikkat çekti.
AKP iktidarı ile AB arasında uyuşmazlığa sebep olan kriterlerin başında terörle mücadelenin kapsamı geliyor. AKP iktidarı terörle mücadele adı altında Kürt illerini bombalarken Kilis’e düşen roketlere dair tek bir adım atmıyor. IŞİD’e karşı mücadelede yalnız kaldığını iddia eden Erdoğan’ın samimiyetsizliğini pek gündem etmeyen Avrupalı egemenler Davutoğlu’nun istifaya zorlandığını söylüyor. Prodi, Can Dündar ve Erdem Gül’e verilen hapis cezasına değinirken Davutoğlu ile ilgili gelişmeleri, Davutoğlu’nu mülteci pazarlığında baş aktör olarak gördüğünden önemsiyor.
Terörle mücadele konusunda Erdoğan’dan “gazı alan” AKP’liler de boş durmadı. Hürriyet’in haberine göre Başmüzakereci ve AB Bakanı Volkan Bozkır, 3 Mayıs gecesi AB Komisyon Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ile telefonla görüştü. Terörün tanımı konusunda uzlaşamadıklarını söyleyen Bozkır şu açıklamada bulundu:
Onlar, terör tanımının AB’nin 2002’de yayınlanmış çerçeve kararına uydurulmasını istiyorlar. Bugünün koşullarında, bizim atabileceğimiz adımlar sınırlı olabilir. Şu andaki ortamda bizim terör tanımını değiştirme lüksümüz olmadığını düşündüğümü belirttim. Bugünkü ortamda biz bu kadar şehit verirken, terörle mücadele bu kadar yoğun sürerken sanki Türkiye’de hiçbir şey yokmuş gibi güzel günlerin tabirleriyle hareket edemeyiz. Terör ve terörist tanımının daha daraltılması görüşündeler. Onların endişeleri, Türkiye terörle mücadele tanımını bu kadar geniş tutarsa vize muafiyeti ve geri kabul anlaşması devreye girdikten sonra, Avrupa’daki mültecilerin bu geniş tarifi gerekçe göstererek siyasi iltica talebinde bulunma ihtimalinden kaynaklanıyor.
Erdoğan’a güvenen tek AKP’li Bozkır değil. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Erdoğan’ın “rest”inin ardından AB’ye sitem ederek “Kusura bakmayın da bir vizeyi kaldırıyorsunuz” dedi.
Çavuşoğlu’ndan AB’ye sitem: Kusura bakmayın da bir vizeyi kaldırıyorsunuz
Sendika.Org