Bilim “İmam eriği yapan TÜBİTAK projesi” midir? Daha fazla yerli silah üretip, savaşa destek olmak mıdır? Nobel ödülünüzü adadığınız İÜ’de Botanik Bahçesi’ni yıkılmaya mı terk etseydik?
Bu topraklarda ilerlemesi gerektiğini düşündüğünüz bilim “İmam eriği yapan TÜBİTAK projesi” midir? Daha fazla yerli silah üretip, savaşa destek olmak mıdır? Nobel ödülünüzü adadığınız İstanbul Üniversitesi’nde “siyaset yaparak” yok edilmesini önlediğimiz Botanik Bahçesi’ni yıkılmaya mı terk etseydik?
Nobel ödülü aldığınız gün İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde birlikte bilim dergisi çıkarttığımız arkadaşlarla tartışırken bu çalışmanın heyecanını paylaştık.
Bu heyecan arkasından gelen “Gençlere bilim insanından öğüt; siyasete bulaşmayın bilimle uğraşın” açıklamasıyla yerini kırgın bir takip sürecine bıraktı.
Takibin ardı arkası kesilmezken ne yazık ki üniversitemize ödülünüzü bağışladığınız etkinlikte olamadık. Ama sonradan anladık ki olmalıydık. Ve sormalıydık; “Hangi ülkeden bahsediyorsunuz? Hangi dünyada yaşıyorsunuz?” Benimkisi naçizane bir sitemden ziyade bir bilim insanı adayı olarak hem politik, hem insani bir eleştiri.
Üniversitenin her bölümünde okuyan üniversitelilerin bilimden yalıtılmış ve sınırlandırılmış bir müfredata maruz kalmasına; üniversitelerin sermayeye kâr sağlayan alanlarının yalıtılıp piyasaya açılmasına; üniversitelerin toplum bilimleri dallarına uygulanan sansüre sessiz kalmak içime dokunuyor. İçimize dokunmalı.
Toplumdan yalıtılmış bir bilim sevdası bizlere “imkan” sunanların hayallerimizi sömürmelerine yol açmaz mı? Sorgulamak ve değiştirmek olan karakterinden uzak bir bilim, bilimin kendisinden uzak olmaz mı?
Farklı disiplinlerle ilişkilerimizin kesildiği üniversitelerde siyaset yapmadan (sorgulamadan, yanlışı tespit etmeden ve o yanlışı düzeltmek için çaba göstermeden) bilimle nasıl ilgilenebiliriz?
Ve şimdi asıl soruları sorma zamanı; bu topraklarda ilerlemesi gerektiğini düşündüğünüz bilim “İmam eriği yapan TÜBİTAK projesi” midir? Daha fazla yerli silah üretip, savaşa destek olmak mıdır? Nobel ödülünüzü adadığınız İstanbul Üniversitesi’nde “siyaset yaparak” yok edilmesini önlediğimiz Botanik Bahçesi’ni yıkılmaya mı terk etseydik?
Sahte fosil serilerini siyaset yaparak teşhir etmeyip, hurafelerin bizlerin yerine geçmesine mi izin verseydik? Beyazıt’ta üzerine beton dökülen tarihi eserlerin siyaset yapmadan küle dönüşmesine mi izin verseydik? Yapamazdık. Eğer sesimizi çıkartmasaydık bugün İstanbul Üniversitesi’nden mezun olmamızın, isimlerinin başında biyolog, fizikçi, genetikçi, astronom olmasının hiçbir anlamı olmazdı.
Bu yüzden üniversiteleri bilimden arındırmaya çalışanlara hem aklımızla, hem de yüreğimizle cevap vermeye devam edeceğiz.
* İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Mühendisliği Bölümü öğrencisi
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.