Suriye’de uygulamaya girmesi olası “B Planı”nın neyi amaçladığını anlamak için sırasıyla Afganistan, Irak, Libya ve şimdi Yemen’de ortaya çıkan korkunç manzaraya bakmak gerekiyor Suriye’de bazı bölgelerde çatışmalar ve bazı bölgelerde ateşkes devam ederken, birisi geçtiğimiz pazartesi günü olmak üzere son bir ayda Suriye Hava Kuvvetleri’ne ait iki savaş uçağı düşürüldü. Bu ne anlama geliyor? Ortalıkta […]
Suriye’de uygulamaya girmesi olası “B Planı”nın neyi amaçladığını anlamak için sırasıyla Afganistan, Irak, Libya ve şimdi Yemen’de ortaya çıkan korkunç manzaraya bakmak gerekiyor
Suriye’de bazı bölgelerde çatışmalar ve bazı bölgelerde ateşkes devam ederken, birisi geçtiğimiz pazartesi günü olmak üzere son bir ayda Suriye Hava Kuvvetleri’ne ait iki savaş uçağı düşürüldü. Bu ne anlama geliyor? Ortalıkta bir barış havarisi pozlarında gezinen, ancak Obama’nın anlattıklarına göre, gerçekte kapalı kapılar ardında tam bir “şahin”e dönüşen ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin söz ettiği “B Planı” mı gündemde Suriye’de?
Washington Post’un haberine göre, Suriye’nin kuzeybatısında, çeşitli “isyancı” gruplar El Nusra ile birlikte Suriye yönetim güçlerine yönelik sert saldırılar düzenliyorlar. Saldırılar özellikle Lazkiye ve Halep kırsalında yoğunlaşmış durumda. (Suspected Islamist militants down Syrian aircraft near Aleppo battle front, April 5.)
Suriye Hava Kuvvetleri’ne ait uçak da Halep kırsalında düşürüldü. Uçağın düşürüldüğü Suriye devleti tarafından da kabul edildi. Uçağı kullanan pilotun El Nusra üyeleri tarafından ele geçirildiği; uçağın da Ahrar’uş Şam üyeleri tarafından düşürüldüğü Ahrar’uş Şam tarafından yapılan bir açıklamayla duyuruldu. (Syrian rebel group claims responsibility for downing of regime jet, Middle East Monitor, 7 April)
Suriye’de “B Planı” mı devreye girdi sorusunu soruyoruz, çünkü uçakları düşürme yeteneğine sahip karadan havaya fırlatılan bu füzelerin Ahrar’uş Şam üyelerinin eline geçmiş olması, son birkaç aydır Suriye ordusunun elde ettiği ciddi askeri başarılardan büyük hoşnutsuzluk duyan güçlerin Suriye savaşı tiyatrosunda yeni bir sahne açtıklarını düşündürüyor.
ABD’li sözcüler duydukları hoşnutsuzluğu Suriye ordusunun elde ettiği hemen her önemli başarının ardından açıkça ifade ettiler. “Barış, istikrar ve demokrasi”nin bölgeye ancak ABD eliyle gelebileceğine iman etmişler dışında herkes bu durumu açık bir biçimde görme olanağı buldu. Suriye uçağını düşüren Ahrar’uş Şam, El Kaide bağlantılı bir örgüt, ancak aynı zamanda ABD’nin Suriye’de “çözüm masasına” oturtmaya çalıştığı güçlerden birisi.
Daha önce ortaya serilen bilgiler ışığında, ABD’nin “ılımlı muhalefet”i örtü olarak kullanarak cihatçı örgütleri nasıl silahlandırdığını görme olanağı bulmuştuk. Halep kırsalında savaşan güçler bileşimi de daha önce defalarca açığa çıkmış olan bu kalıba çok uygun düşüyor. El Nusra ve Ahrar’uş Şam burada ÖSO şemsiyesi altında bulunan kimi örgütlerle yan yana savaşıyor. Bu gruplara yapılan silah sevkıyatında son durağın El Nusra olduğunu ABD yetkilileri daha önce defalarca ifade ettiler.
ABD yönetimi bu hafta yaptığı açıklamada, daha önce başarısızlığa uğradığı için son verdiğini söylediği “eğit donat” projesine yeniden başlayacağını ve Suriye’ye ek özel kuvvetler göndereceğini açıkladı. Bunların, “B Planı”nın enstrümanları olması kuvvetle muhtemel ve bu nedenle ateşkes sürecinde azalan çatışmaların yeniden daha şiddetli başlaması yüksek bir olasılık.
Suriye ordusunun, Rusya ve diğer müttefiklerinin sunduğu ciddi destekle elde ettiği askeri başarılar, Suriye yönetiminin konumunu güçlendirdi ve masadaki ağırlığını ciddi bir biçimde arttırdı. “B Planı”, Suriye yönetimini çökertip, ülkeyi etnik ve dinsel temellere sahip küçük parçalara ayırma hedefinin kod adı. ABD’nin Suriye’deki faaliyetlerinin gerçek boyutlarını kavrayabilmek için başka bir ülkedeki ifşa edilmiş faaliyetlerine bakmak gerekiyor.
Yıkıntılar altında bir ülke Yemen
Suudi Arabistan ABD ilişkilerini ve Suudiler’in Yemen savaşında ABD’nin rolünü oldukça detaylı ele alan geniş bir haber 13 Mart tarihli New York Times’ta yayınlandı. (Quiet Support for Saudi s Entangles U.S. in Yemen, By MARK MAZZETTI and ERIC SCHMITT MARCH 13, 2016)
Suudi Arabistan elçisi Adil El Cubeyr -şimdi Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı’dır-, geçtiğimiz yılın mart ayında Suudi Arabistan’ın başlatmak istediği Yemen Savaşı’na Beyaz Saray’dan destek sağlamak için Vaşington’a gitmiş. Obama’nın danışmanlarına ve Pentagon yetkililerine, Yemen’de yaşanan gelişmelerle birlikte İran’ın Suudi Arabistan’ın arka bahçesine eriştiğini ve İran füzelerinin artık Suudi Arabistan için doğrudan tehdit haline geldiğini anlatmış.
Değerlendirme yapan Obama’nın danışmanları bunun uzun sürecek, kanlı ve sonu belirsiz bir savaş olacağını belirtmişler. Buna rağmen, Obama yakında başlayacak olan askeri kampanyanın Pentagon tarafından desteklenmesi için gerekli onayı vermiş. Haberde vurgulanan iddiaya göre, Obama’nın bu kararı vermesinde etkili olan bir faktör, o dönem İran’la yürütülmekte olan nükleer anlaşma müzakereleri nedeniyle zaten gergin olan Suudiler’i teskin etmekmiş.
Habere göre, Yemen’de bir yılın sonunda ortaya çıkan sonuç insani bir felaket, binlerce sivil Yemenli Suudi öncülüğündeki koalisyonun uçaklarından atılan bombalarla öldürülmüş. ABD’li yetkililere göre, Suudi uçaklarından atılan bombalarla ölen sivil sayısının yüksek olmasının nedeni Suudi uçaklarının bombalamayı çok yüksek noktalardan gerçekleştirmesi. Haberde aktarılan Amerikan İstihbarat Servisleri’nin değerlendirmelerine göre, bir yıllık savaşın bir başka önemli sonucu yaşanan kaosta El Kaide bağlantılı örgütlerin Yemen’de önemli güç kazanmış olması.
ABD, Yemen savaşında Suudi Arabistan önderliğindeki koalisyona gelişkin istihbarat bilgisi, gelişkin cephane, mühimmat ve uçakların havada yakıt ikmali yapabilmesini sağlayan tanker uçaklarla destek olmuş ve Körfez krallıkları bunlar için yüklü miktarlarda ödemeler yapmışlar. Senato Dış İlişkiler Komitesi üyesi Demokrat Parti Senatörü Christopher S. Murphy senatoda yaptığı konuşmada, “Yemen’deki çatışmayı öğrendiğimde, bunun ABD ulusal güvenlik çıkarlarıyla ne ilgisi olduğunu anlayamadım” demişti.
Yemen’deki çatışmaların, ABD’nin esas tehlike olarak gördüğü “aşırılıkçı gruplar”ın güçlenmesine ve insani felakete neden olduğunu belirten Murphy, çatışmalarda birçok sivilin öldürüldüğünü vurgulamıştı. Murphy’nin eleştirilerine yanıt veren ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, ABD’nin sıkı müttefiki Suudi Arabistan’a destek vermek zorunda olduğunu, çünkü sınır komşusu Yemen’de Husilerin ele geçirdikleri yerlerle birlikte Suudi Arabistan’ın doğrudan bir tehditle karşı karşıya kaldığını belirtmişti.
Cubeyr’in ABD desteği için yaptığı ziyaretin ardından ABD yönetim aygıtında yürütülen tartışma iki gün sürmüş ve Obama ABD’nin askeri operasyonlara desteği için onay vermiş, bu süreçte yapılan tartışmalarda yönetim aygıtında ABD’nin koalisyona destek olmasının gerekliliği en ateşli John Kerry tarafından savunulmuş. Koalisyonun savaş uçaklarını kullanan pilotlar Yemen’deki hedefler konusundaki deneyimsizlikleri ve yerden fırlatılan füzelerden duydukları korku nedeniyle bombaları çok yüksekten uçarak atmışlar, ABD’li askeri danışmanlar bu konuda pilotlara çeşitli önerilerde bulunmuş, ancak buna rağmen hava operasyonlarında evler, fabrikalar, hastaneler, okullar, limanlar vurulmuş. Yani aylardır pek çok mecrada dile getirilen, ancak sürekli asılsız İran propagandası olarak nitelenen iddialar ABD’li yetkililerin de ifade ettiği gibi kendilerinin de doğrudan sorumlu olduğu gerçek katliamlar.
Koalisyona destek veren ABD askeri biriminin komutanı General Carl E. Mundy, “Biz onlara koçluk yapıyoruz, bu eninde sonunda onların kendi savaşı” diyor, ancak tüm bu alçakça katliamlar onların “koçluğu” ve silahlarıyla gerçekleştiriliyor.
ABD’li askerlerin “koçluk yaptığı” saldırılar sonucunda, binlerce Yemenli öldü, on binlercesi yaralandı, 20 milyon Yemenli gıda, su ve sağlık hizmetlerine erişim sorunları yaşıyor, 3 milyona yakın Yemenli yaşam alanını terk etmek zorunda kaldı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nin yeni raporunda, 15 Mart tarihinde Mastaba’da bir pazar yerine düzenlenen ve 25’i çocuk 97 sivilin ölümüne sebep olan hava saldırısında, Suudi öncülüğündeki koalisyonun uçaklarının kullandığı 2 bombanın parçalarından ABD yapımı olduklarının tespit edildiği bildirildi. (Report Ties U.S. Bombs to Saudi-Led Strike That Killed Yemeni Civilians, New York Times, April 7)
Suriye’de uygulamaya girmesi olası “B Planı”nın neyi amaçladığını anlamak için sırasıyla Afganistan, Irak, Libya ve şimdi Yemen’de ortaya çıkan korkunç manzaraya bakmak gerekiyor. ABD’li yetkililer, bugün Yemen’de ortaya çıkan tabloyu bir yıl önce neredeyse tüm ayrıntıları ile tasvir ettiklerini söylüyorlar, Yemen’deki mevcut tabloya bu ifşaatlar ışığında baktığımızda, ABD’nin uyguladığı politikaların gerçek niteliği daha berrak bir görünüm kazanmıyor mu?
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.