Sarıyer Barış ve Demokrasi Güçleri eylem yaparak çocuk istismarını lanetledi; kadın düşmanlığını, tacizi, tecavüzü aklayanlara “Ensar’ı aklama hesap ver” dedi
Sarıyer Barış ve Demokrasi Güçleri eylem yaparak çocuk istismarını lanetledi; kadın düşmanlığını, tacizi, tecavüzü aklayanlara “Ensar’ı aklama hesap ver” dedi
Sarıyer Barış ve Demokrasi Güçleri tarafından bugün (18 Nisan Cumartesi) akşam saatlerinde Sarıyer Merkez’de gerçekleştirilen “Bu Suça Ortak Olmayacağız” eyleminde Sarıyerliler çocuk istismarını lanetledi; kadın düşmanlığını, tacizi, tecavüzü aklayanlara “Ensar’ı aklama hesap ver” dedi.
Sarıyer Barış ve Demokrasi Güçleri tarafından bir haftalık yaygın bir çalışmayla örgütlenen eylem, Sarıyer Ortaokulu önündeki buluşmayla başladı. Sarıyer İskele’ye kadar yoğun çevik kuvvet eşliğinde alkış ve düdüklerle yürüyen eylemcilere, Sarıyerliler alkışlarla destek verdi.
Sarıyer İskele Meydanı’nda yapılan basın açıklamasında, “Tüm yurttaşlarımızı 20 Nisan’da ilk duruşması yapılacak olan Karaman çocuk istismarı davasının takipçisi olmaya; çocuklarımızı toplumsal çürümeye, çocuk istismarına karşı aktif biçimde savunacak yerel dayanışma ağlarını hep birlikte örgütlemeye çağırıyoruz” denildi.
Eylemde okunan basın açıklaması şöyle;
Her gün yeni bir cinsel istismar, taciz, tecavüz haberiyle uyanıyoruz. Her gün yeni bir kadın cinayeti, her gün yeni bir taciz, tecavüz vakası ile sarsılıyoruz! Ama toplumsal çürüme sınır tanımıyor: Hayatımızı kuşatan taciz, tecavüz, istismar salgını, artık en kutsal varlıklarımızı, çocuklarımızı hedef alıyor.
Son bir aydır her gün bir eğitim kurumunda, yeni bir çocuk istismarı rezaleti ortaya çıkıyor. AKP iktidarı kadın bakanıyla, milli eğitim bakanıyla, yandaş basınıyla, başbakanı ve cumhurbaşkanıyla başta Ensar Vakfı olmak üzere, bu rezaletin faillerini, aslında kendisini aklamaya çalışıyor. Görevi çocukları korumak olanlar istismar vakalarını tekil bir olay gibi göstermek için can havliyle çırpınıyor. Çocuk istismarıyla ilgili meclis araştırma komisyonu kurulmasını engellemeye çalışıyor, bunu başaramayınca üç haftadır komisyona üye vermeyerek araştırmayı fiilen engelliyor. Karaman yargılaması, davaya müdahil olarak katılan Ensar Vakfı’nın, KAİMDER’in her gün ortaya çıkan yeni bir yalanıyla, çocuk istismarı suçlularını aklama oyununa dönüştürülmek isteniyor.
Görevi bu ülkenin çocuklarını, kadınlarını şiddetten ve cinsel istismardan korumak olan bakana göre “Bir kereden bir şey olmazmış”. Ensar Vakfı çocuk istismarından sorumlu tutulamazmış! En az 45 çocuğun, üç yıl boyunca, kentin en üst düzey yöneticileriyle yakın ilişkileri olan bir öğretmen tarafından sistemli biçimde istismar edilmesine göz yuman bir kurum sorumlu değilse, sorumlu kimdir? Daha önce çocuk istismarından ceza alan kişileri konuşmacı diye kürsüye çıkartan; “bir baba 9 yaşındaki öz kızına şehvet duyulabilir” fetvasını destekleyen; birçok şube başkanı, yöneticisi çocuk istismarından yargılanıp ceza alan Ensar Vakfı ve benzeri kurumlar sorumlu değilse sorumlu kimdir? İstismara uğrayan çocuklar iddianamede “Ensar evlerinde kaldıklarını” söylerken, Karaman’da herkes bu yasadışı evlerin Ensar evi olduğunu bilirken, bütün bu rezalete yıllardır göz yumanlar sorumlu değilse sorumlu kimdir?
Sorumlunun kim olduğunu biz söyleyelim. Sorumlu, dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz diyerek, eğitim alanını dinci vakıfların, gericiliğin, kadın düşmanlığının at koşturduğu bir alana dönüştürenler; yağmacı, istismarcı Ensar gibi vakıflara kamu yararına vakıf statüsü verenlerdir. Sorumlu, her türlü teşvik ve destekle alabildiğine semirttikleri gerici-dinci vakıfların, yasadışı yurt işletmesine göz yuman, bu yurtları denetlemeyen ve “Ensar’la işbirliğine devam edeceğiz” diyen milli eğitim bakanlığıdır. Sorumlu, birçok üyesi çocuk istismarından yargılanırken, eğitimde kız-erkek çocuk ayrımını yerleştirmeye çalışan dinci, yandaş sendikalardır. Sorumlu çocuk istismarını meşrulaştıran fetvalar verenlerdir. Sorumlu, kadına yönelik şiddet vakalarında, devlet kadın-erkek arasına girmesin diyenlerdir. Kısacası sorumlu, karma eğitimi bitirmeye çalışan; anaokulundaki kız çocuklarını bile türban takmaya zorlayan, sıbyan mekteplerinde çocuklara din eğitimi dayatmaya çalışan; kadın düşmanlığını körükleyenlerdir. Sorumlu, hayatımızı toplumsal çürümeyle kuşatan bu büyük suç örgütünün tüm bileşenleridir.
Kadın cinayetlerinin son on beş yılda yüzde 1400 kez; çocuk istismarının yüzde 700 kez artması tesadüf değildir. İnsanlık değerlerimiz paraya tahvil edildikçe; bu durumun ilk kurbanı kadınlar ve çocuklar olmaktadır. Kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı, yağmacıları meşrulaştırmaya çalışan dinci-gerici kurumlar eliyle aklanmakta; toplumsal çürüme yaygınlaşmaktadır. Bugün en kutsal varlıklarımız olan çocukların bedenine dokunan istismarcılar; toprağımızı suyumuzu yağmalayanlar; doğamızı kirletenler; ülkemizi bir savaş cehennemine dönüştürenler; aşımızı, işimizi çalanlar; basını susturanlar; barış isteyen hocalarımızı hapse atanlardır. Bu yüzden en affedilmez suçlarından biri olan çocuk istismarı rezaletleri ortaya döküldükçe, “Hepimiz Ensar’ız” diyerek çocuk istismarcılarını aklamak için seferber olmaktadırlar. Evet hepiniz Ensar’sınız, hepiniz çocuk istismarının ve toplumsal çürümenin bir salgına dönüşmesinden sorumlusunuz!
Çocuk istismarı vakaları, kişisel değil, sistemli, örgütlü ve politik bir suçtur; çocuk istismarı vakaları bu bataklık kurutulmadan; çocuk istismarını salgın haline getiren koşullar ortadan kalkmadan engellenemez. Türkiye, taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde, “çocukları her türlü cinsel sömürü ve cinsel suiistimale karşı koruma” güvencesi vermiş; Aile bakanlığı kuruluş kararnamesinde bakanlığın çocuklara verilen sosyal hizmet ve yardım faaliyetlerini yürüten kurum ve kişileri denetlemekle yükümlü olduğu vurgulanmıştır. Aynı görevler, milli eğitim bakanlığının ve hükümetin de görevidir.
Çocuklara bakım hizmeti veren bütün resmi ve özel kurumlar acilen bağımsız incelemeye alınmalıdır. Ensar gibi vakıfların Milli Eğitim bakanlığıyla yapılan yasadışı protokollerle açtığı evler kapatılmalıdır. Çocuk istismarı vakalarında, “suçun kişiselliği” ilkesinin arkasına saklanmaya çalışan bütün vakıf yöneticileri, aile bakanlığı ve milli eğitim bakanlığı yetkilileri ve yerel yöneticiler hesap vermelidir. Çocukların istismar vakalarında başvurabilecekleri samimi hak arama mekanizmaları oluşturulmalı, çocukları cinsel şiddet ve istismara karşı güçlendirecek programlar acilen yürürlüğe konulmalıdır. Çocuk istismarını aklamaya çalışan aile bakanından milli eğitim bakanına tüm yetkililere sesleniyoruz:
Tacizi, tecavüzü, çocuk istismarını örtbas etme, hesap ver!
Tüm yurttaşlarımızı 20 Nisan’da ilk duruşması yapılacak olan Karaman çocuk istismarı davasının takipçisi olmaya; çocuklarımızı toplumsal çürümeye, çocuk istismarına karşı aktif biçimde savunacak yerel dayanışma ağlarını hep birlikte örgütlemeye çağırıyoruz.
Sarıyer Barış ve Demokrasi Güçleri
Sendika.Org