Bugün dünyadaki adaletsizliklerin, kanın, gözyaşının, cinayetlerin ve akla hayale gelebilecek birçok kötülüğün baş sorumlularından biri, neoliberalizmin kaptanı olan ABD yönetimlerinden bir haksızlığı düzeltmesini, ülkemin insanının incinen adalet duygularını onarmasını beklemek nasıl bir duygu, nasıl bir çaresizliktir! Zarrab’ın ABD’de tutuklanma haberi AKP muhalifi çevrelerde büyük bir sevinç yarattı, Zarrab’ı tutuklayan savcıya övgüler yağdırıldı. Sevinç nedeni, 17-25 […]
Bugün dünyadaki adaletsizliklerin, kanın, gözyaşının, cinayetlerin ve akla hayale gelebilecek birçok kötülüğün baş sorumlularından biri, neoliberalizmin kaptanı olan ABD yönetimlerinden bir haksızlığı düzeltmesini, ülkemin insanının incinen adalet duygularını onarmasını beklemek nasıl bir duygu, nasıl bir çaresizliktir!
Zarrab’ın ABD’de tutuklanma haberi AKP muhalifi çevrelerde büyük bir sevinç yarattı, Zarrab’ı tutuklayan savcıya övgüler yağdırıldı. Sevinç nedeni, 17-25 Aralık operasyonlarında ortalığa saçılan rüşvet ve yolsuzluk savlarının ülkemiz yönetimince üstünün örtülmesi sonucu insanların adalet duygularındaki incinme olmalı. ABD’de sorgulanacak olan Zarrab her şeyi açık edecek, üstü örtülen yolsuzluklar açığa çıkacak, zamanın iktidarı suçlanacak, belki de cezalandırılacak, diye umuyor muhalif kesimin bir bölümü. Sevinç sosyal medyada dalga dalga yayılırken yandaş diye adlandırılan basında bir paniktir başladı; paniklemeleri, bu yolsuzluklara bir biçimde karıştıkları, destek oldukları, tezgahlarının bozulmasından korktukları için olmalı. Her iki taraf kendi meşrebine göre bolca komplo teorisi üretiyor.
Aslında sağduyu ile düşünülürse ne muhaliflerin sevinmesini, ne de karşıtlarının üzülmesini gerektirecek bir durum yok. Zarrab’ın ABD’deki davasından onların bekledikleri gibi bir sonuç çıkmaz. Çıkmaz derken, bizdeki gibi üstü örtülür ya da uyduruk bir yargılama ile geçiştirilir demek istemiyorum. Benim kanıma göre yargılama sonucu, büyük bir olasılıkla dönemin AKP iktidarına gizli bir fatura çıkarılacaktır ve bu fatura dönemin başbakanının önüne konacaktır; şimdi cumhurbaşkanı olan Erdoğan da bu fahiş faturanın altına kendi için yeni kalemler ekleyerek halka ciro edecektir. Yeni üsler mi verilecektir, yeni askeri veya diğer yükümlülüklerin altına mı girilecektir; artık orasını bir bizim cumhurbaşkanı bir de onların yetkilileri bilecektir.
Bugün dünyadaki adaletsizliklerin, kanın, gözyaşının, cinayetlerin ve akla hayale gelebilecek birçok kötülüğün baş sorumlularından biri, neoliberalizmin kaptanı olan ABD yönetimlerinden bir haksızlığı düzeltmesini, ülkemin insanının incinen adalet duygularını onarmasını beklemek nasıl bir duygu, nasıl bir çaresizliktir! İnsanlarımızın başka bir ülke adaletinden medet ummaları hüzün veriyor bana ve inanın bunu düşündükçe gözlerim nemleniyor, içim acıyla doluyor.
ABD’den ülkem adına adalet bekleyenlere sormak gerek:
Yaşamakta olduğumuz Suriye dramı ve bunun bir türevi olan IŞİD musibeti kendiliğinden mi ortaya çıktı? Teknolojinin vardığı bugünkü boyutu, dev istihbarat örgütüyle ABD yönetiminin, IŞİD’in ta Afganistan’dan başlayarak tüm Ortadoğu’yu kötü huylu bir kanser gibi sarmasını görmemesi, bilmemesi olasılığı var mı? Suriye dramı ve getirdiği belalar olmasa, tüm dünya emekçileri ve sömürülen halklar neoliberalizmle amansız bir mücadele içinde olacaklardı şimdi. Neoliberalizmin bekçileri Arap Baharı’nda bunu gördü ve bununla uğraşsınlar, diye IŞİD’i dünya halklarının başına bela etti. Kimilerinin dediği gibi, başlangıçta kullandı; ama şimdi denetleyemiyor tezini kabul etmiyorum. Terör bahane edilerek zaten kısıtlı olan emekçi kesimlerin hakları bir bir budanırken sanıyorum sistemin bekçileri ellerini ovuşturuyorlardır. Suriye’yi geçiyorum, daha önce Irak’ta yapılanlar, katledilen yüz binler, sürülen milyonlar? Afganistan ve Pakistan’ı bu hale kimler, hangi sistem soktu ya da katkıda bulundu? Halkına kan kusturan Suudi Krallığı’nın, benzer Körfez ülkelerinin ve benzer diktatörlerin hamisi kim? Libya’da yangını kimler çıkardı? Arap Baharı’nın çiçeklerini kimler kimlere çiğnetti? Ülkemizde 12 Eylül’ü Evren Paşa mı tezgahladı sanıyorsunuz? O sadece bir tetikçi… Darbenin öncesinde ve sonrasında akıtılan kanlardaki parmağını biliyorsan neden ondan adalet bekliyorsun? Hiç mi Latin Amerika halklarına ait bir şey okumadın? Salvador Allende’nin başına gelenleri de mi duymadın? Şili’de, Arjantin’de, Guatemala’da, Küba’da vb. yaptırdıkları katliamlardan da mı haberiniz yok? Daha ne diyeyim; Kuzey Vietnam Katliamı’nı mı anlatayım, dünyada seçilmiş demokrat liderlere yapılan suikastları mı, darbeleri mi, hangi birini?
Bunlardan bir tanesini bilmek bile ABD yönetiminden ülkem adına adalet beklememek için yeterli bir nedendir. Tutuklu gazeteciler için mırıldandığına bakmayın şimdi; dünyada katledilen sistem muhalifi binlerce gazetecinin, aydının, emekçinin kanı vardır kapitalist sistemin yöneticilerinin elinde. Onların demokratlığı başını çektiği neoliberalizmin çıkarlarının sınırına kadardır. O sınırı aşmaya kalkanın vay haline.
Gülen Cemaati’nin bildiklerini, Zarrab’ın işlerini ABD yönetimin bilmemesi olasılığı yoktur. Şu ana kadar ses etmemesi onu en iyi değerlendireceği zamanı beklemesindendir. Şimdi ülkemden, ülkeyi yönetenlerden yeni yeni şeyler isteyecek, bunun için de Zarrab’ı kullanacak, diye düşünüyorum.
Dünyadaki adalet sürecinin ülkem adaletini etkilemesi kaçınılmazdır; ama belirleyici olan halkın bizzat kendi mücadelesidir.
Umarım ürettiğim komplo teorisi başımıza gelmez.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.