Vittorio de De Filippis, Liberation gazetesi, 31 Mart 2016. Latin Amerika ülkelerinin uzmanı Pierre Salama 2014’den bu yana Brezilya’nın tanık olduğu derin bunalımın nedenleri üzerine eğiliyor. Salama’ya göre Brezilya yükselmekte olan ekonomiler sınıfına artık girmiyor. Latin Amerika uzmanı, deneyimli üniversite hocası Pierre Salama kalkınma ekonomisine bağlı sorunların uzmanıdır. En son yayınladığı kitabı: “Yükselen Latin […]
Vittorio de De Filippis, Liberation gazetesi, 31 Mart 2016.
Latin Amerika ülkelerinin uzmanı Pierre Salama 2014’den bu yana Brezilya’nın tanık olduğu derin bunalımın nedenleri üzerine eğiliyor. Salama’ya göre Brezilya yükselmekte olan ekonomiler sınıfına artık girmiyor.
Latin Amerika uzmanı, deneyimli üniversite hocası Pierre Salama kalkınma ekonomisine bağlı sorunların uzmanıdır. En son yayınladığı kitabı: “Yükselen Latin Amerika ekonomileri: Karınca ile ağustos böceği arasında”(Armand Colin yay.)’dır.
Brezilya’daki siyasi-ekonomik bunalımın kaynağı nedir?
Çoğu kez ekonomik bunalımın bugünkü siyasi bunalımın doğrudan kaynağı olduğu söylenir. Oysa, ekonomik bunalımın kaynağı daha uzaklardadır. Hammadde fiyatlarının düşmesinden de kaynaklanmaz. Bu düşüş sadece bunalımı keskinleştirmiştir. Bunalımın kaynağı 2000’lerde FHC ülkenin başındayken aranması gerekir. Fernando Henrique Cardoso ülkenin başındadır ve bunalımın kaynağındadır. Hammaddelerin yüksek fiyatlarıyla ve uluslararası güçlü talebin etkisiyle ülke hammadde üretimi alanında uzmanlaştı. Bu “birincil sektörün yeniden önem kazanması” dediğimiz hareketin başlangıcıdır yani GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) içinde sanayi aleyhine hammadde payının giderek artması demektir. Birkaç yıl sonra, ihracat içinde hammaddelerin payı yüzde 60’ın üzerine çıkacaktır. Kuşkusuz bu ilk aşamada birincil sektörün önem kazanması dış ticaret fazlası yaratmış ve yabancı sermayeyi ülkeye çekmiştir.
Bu da Brezilya’nın para birimi Real’in değerini yükseltmiştir…..
Evet, ama bu değerlenme kimi sorunları da beraberinde getirmiştir. Gerçekten, Real’in değer kazanması keyfi pek de yerinde olmayan sanayiyle iç içe geçmiştir. Böyle olunca, paranın değerlenmesi şirketlerin kâr marjları üzerinde etkili olmuş ve giderek sanayide gerileme (sanayisizleşme) başlamıştır. Lula’nın başkanlığı sırasında(2003-2011) bu olay iyice belirginleşmiş ve Lula sanayide bu gerilemeyi önlemek için uygun hiçbir önlem almamıştır.
Lula hammaddelerin sağladığı bu finansal kolaylığın ve sermaye girişinin sonsuza kadar süreceğini düşünmüştür. Bu bağlamda fakirliği azaltmaya katkıda bulunacak asgari ücretin artışını sağlamıştır.
Aynı Lula bir sanayi politikası hazırlayamamıştır…
İşgücü üretkenliğini artıracak bir sanayi politikasının olmayışı ve parasal değerlenmenin önünü almak için tepkinin olmaması Made in Brazil ürünlerinin rekabetinin düşmesine neden olmuştur. 2008’den itibaren sanayi ürünlerinin dış ticaret dengesi kaygı verici hale geldi.
Bunalım Brezilya’yı yeniden fakirleşmenin içine atar mı?
Ekonomik bunalım ve Dilma Rousseff’in izlediği politika geçmişte elde edilenleri kısmen ortadan kaldırdı. Bu da mantıklıdır zira enflasyon iki katına çıkarken sigortalı istihdamda azalma başladı. Kırılgan olanlar yani fakirlik düzeyinin biraz üstünde olanlar bu kez altına düştüler. Lula’nın politikasının ücretlerde eşitsizliği iyileştirmeyi sağlamıştır ki bu da asgari ücretin önemli bir artışıyla sağlanmıştır. Ama ülkenin uluslararası iş bölümüne iyi girmemesi sorun yaratmıştır. Sanayi ürünlerinin ihracatını yapan Brezilya pekde sofistike(katma değeri düşük) olmayan ürünler ihraç etmiştir. Oysa, gençlerin eğitiminde gösterilen çabayla, ülke büyük ölçüde nitelikli eleman yetiştirmeyi başarmıştır.
Ki bu da nitelikli işgücü alanında arz ve talep arasında bir dengesizlik yaratmıştır….
Evet. Bu da sanayide gerilemenin (sanayisizleşmenin) sonucudur. Ülke üniversitelerinin sunduğu nitelikli işgücüne karşın şirketler daha az nitelikli elemana ihtiyaç duymuştur. Bu da, aldığı eğitime uygun bir iş bekleyen orta sınıfın memnuniyetsizliğine neden olmuştur. Ama, Rousseff’in yeniden seçildiği 2014 yılı kampanya sırasında Brezilya’nın durumu zaten iyi değildir. Bu bunalım Rousseff tarafından inkar edilmiştir ve geçmiş başarılar üzerinde durmayı yeğlemiştir. Hatta seçildiği takdirde sistemi güçlendireceğine söz vermiştir. İkinci kez seçilince, rakibinin neoliberal politikalarını reddeden Rousseff aynı politikaları uygulamıştır. 2015’den itibaren kişi başına GSMH yüzde 4,6 düşmüş, işsizlik oranı ikiye katlanmıştır. Enflasyon içinde aynı şey söz konusu. Bu arada bankaların karları da hiç bu kadar yüksek olmamıştır.
Brezilyalılar bu sayılarla yanılgıya mı düşüyorlar, aldanıyorlar mı?
Evet. Bütçe açığı açıklandığında Brezilyalılar kamu borcunun ödeyeceği faizleri dikkate almadan sunuyorlar. Kuşkusuz borç yükü dışında birincil bütçe açığı GSMH’nın yüzde 1,5’nu geçmemektedir. Ama gerçek açık yani borcun faizinide dikkate alan açık GSMH’nın yüzde 10’a ulaşmaktadır. Bu devlet bütçesinin üçte biridir. 2015 yılı GSMH’nın yüzde 3,8 azalmasıyla sonuçlanmıştır. Böyle bir gerilemeyi görmek için 1930’lu yıllara gitmek gerekir.
Önümüzdeki yıllarda neler olabilir?
Dışarıdan bakarsak, Brezilya yüzde 35 civarında değer kaybeden Real’in etkisiyle ihracatını son dört aydır arttırmaktadır. O halde ticaret fazlası geri gelebilir ve 2017 yılı büyüme yılı olabilir. Ama iç duruma bakarsak durum başka. Asgari ücret konusunda büyük tartışma var. Emekli ücretleri asgari ücret düzeyine bağlı. Dolayısıyla asgari ücretin artması demek emekli maaşlarına bağlı harcamalarında artması demek. Tartışmayı şöyle özetleyebiliriz: Kamu borcunun yükünü azaltmak için hükümet emeklilik yaşını uzatabilir ya da asgari ücreti fiyatlara bağlamaktan ya da emekli maaşına bağlamaktan vazgeçebilir ki bu da emekli maaşlarının önemli ölçüde azalması demektir. Toplumsal alanda ise fakirliğin artması, talebin azalması demektir. Bu da yeniden gerileme yönünde(resesyon) bir etki yaratabilir.
Brezilya hala yükselen bir ekonomi olarak görülebilir mi?
Hayır. Kuşkusuz, uzun dönemde Brezilya’da kişi başına düşen gelirin gelişimi Amerikalılarla olan farkı azaltmıştır. Zaten bir ülkenin ekonomik alanda yükselip yükselmediğini gösteren ölçütte budur. Ama 2014’den bu yana süren bunalıma baktığımızda Brezilyalılarla Amerikalılar arasında gelir farkı artmaktadır. Bu açıdan ve tıpkı ABD’nin büyük komşusu Meksika gibi Brezilya artık yükselen bir ekonomi değildir.
31 Mart 2016 tarihli Libération gazetesindeki orjinalinden İsmail Kılınç tarafından Sendika.org için çevrilmiştir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.