“Çaresizlik var bak Birhan: Türkiye’nin güneyinden üzücü haberler geliyor Türkiye’nin kuzeyinden üzücü haberler geliyor Türkiye’nin doğusundan üzücü haberler geliyor Türkiye’nin batısından üzücü haberler geliyor Türkiye giderek üzücü bir haber dönüyor” Birhan Keskin http://anitsayac.com şiirinde bu dizelerde ne güzel özetlemiş bugün yaşadıklarımızı. Üzücü haberlerin koynunda umutsuzca çaresizliğe sürüklenişimizi. İnsan düşünüyor üstüne uzun uzun. […]
“Çaresizlik var bak Birhan:
Türkiye’nin güneyinden üzücü haberler geliyor
Türkiye’nin kuzeyinden üzücü haberler geliyor
Türkiye’nin doğusundan üzücü haberler geliyor
Türkiye’nin batısından üzücü haberler geliyor
Türkiye giderek üzücü bir haber dönüyor”
Birhan Keskin http://anitsayac.com şiirinde bu dizelerde ne güzel özetlemiş bugün yaşadıklarımızı. Üzücü haberlerin koynunda umutsuzca çaresizliğe sürüklenişimizi. İnsan düşünüyor üstüne uzun uzun. Gelen tüm kötü haberlere rağmen hiç umut yok mu diye? Oysaki hepimiz biliyoruz ki dayanışma hayat kurtarır, kadın mücadelesi dayanışmayı daha da büyütür.
Her gün gelen ölüm haberlerine, şiddetin normalleştirilerek hayatımızın bir parçası oluşuna alıştığımızı sandığımız bu ortamda acımız umudumuzla pekişiyor. Ne tesadüfen hayatta kaldığımız ne de yaşanan tüm olumsuzluklar içimizde umutlanan filizi yok edemiyor. Hele de bir kadın olarak her gün herkese ve her şeye adanmışlık sarmalında sıkışıp kalmış kadınlığın dayatıldığı bu atmosferde, “dört duvar arasındaki hayatının ne önemi var” cümleleriyle değersizleştirilen kadınlığımız hatta varlığımız belki de her an isyan duygusuyla tüm bu öğretilmişliklere karşı mücadele ederek umut etmeyi öğreniyor. Büyük adamlar için hayatın tüm ehli keyifliğine karşın, bir kadının sokakta yürürken boşanmak istediği kocasının çektiği silahtan binadan kadınların attığı saksılarla kurtulması bir anlam ifade etmiyor olabilir. Ya da “zaten hiçbir şey değişmiyor” diyerek kabullenmeyi seçenler için de bunların bir anlamı olmayabilir. Ama kadınlığın tüm rollerini üstünde taşımış, o da yetmezmiş gibi tüm korkularını yaşamış bir kadın olarak ölüme karşı yaşam mücadelesi veren Çilem Doğan’ın evin dört duvarından kurtulma mücadelesi bir kadın olarak tüm bu öğretilmiş çaresizliklere verilen en iyi yanıt. Kızkardeşlik duygusu da hayatın tüm bu öğretilmiş çaresizliklerine en iyi gelen dayanışmanın ta kendisi.
Hayatta kaç darbeyi geri çevirebildiğimizi, dayanışmayı büyüterek nasıl çoğaldığımızın hesabını tutarak, bunların nasıl beni ve umudumu büyüttüğünü görmek tam da neden hırsızlar ve katillerle eşitlenmemek için “isyan” diye bağırışımızın bir ifadesi.
Tam da Birhan Keskin’in cümlelerinde somutlaşan giydiğimiz etek boyuna karışanların, doğuracağımız çocuğa karar verenlerin, doğum günümüzde bize mutfak robotu hediye edenlerin, şakağımıza silahı dayayanların kimler olduğunu sormak da mücadelenin kendisi.
Dört duvar arasına hapsedilmiş tüm hayatımızın dört duvar arasında harcanmayacak kadar değerli olduğunu yeniden yeniden hatırlayarak, artık anıtsayaçlarda kaç kadının ismini geçtiğini değil, mücadelenin bizi nasıl özgürleştirdiğini saymalıyız. “Kadın dayanışması hayat kurtarır, kadın mücadelesi dayanışmayı büyütür” demek için tüm kadınlar 1 Mayıs’ta alanlara…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.