Abdocan davasında açıklanan gerekçeli kararda, suçun taksirle değil kasten işlendiğinin sabit olduğu ancak suçun ölüme sebebiyet verecek şekilde kasten yaralama suçu olduğu belirtildi
Abdocan’ı gaz fişeği ile vurup, ölümüne neden olan polisin yargılandığı ve 13 yıl hapis cezası verilmesi ile sonuçlanan davada gerekçeli karar açıklandı. Gerekçeli kararda, suçun taksirle değil kasten işlendiğinin sabit olduğu ancak suçun ölüme sebebiyet verecek şekilde kasten yaralama suçu olduğu belirtildi
Gezi Parkı protestolarında polisin attığı gaz fişeği ile hayatını kaybeden Abdocan’ın katillerinin yargılandığı davada karar, 14 Mart’ta çıkmıştı. Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi, ölüme sebebiyet verecek şekilde kasten yaralama suçundan 13 yıl 4 ay ceza almıştı. Mahkeme, gerekçeli kararında, Abdullah Cömert’in ailesinin avukatlarının dosyaya sunduğu bilirkişi raporlarına ve gaz fişeğinin kullanma kılavuz , broşürlerinde de “öldürücüdür” uyarısının bulunmasına rağmen gaz fişeğinin kullanılmasının kasten yaralama olduğunu açıkladı.
Mahkeme Abdocan’ın ölümüne sebebiyet veren fiilin taksirle işlendiğine dair bir delil bulunmadığına, sanık polisin de bu yönde bir savunmasının olmadığına karar verdi. Mahkeme, gaz fişeğinin üzerinde “Tip 1 açık alanlar için gaz fişeği doğrudan insanların üzerine ateş etmeyiniz şeklinde” yazısının bulunduğunu gözeterek bu fişeğin insana zarar verebileceğini belirtti. Gerekçeli kararda gaz tüfeğinde kullanılan gaz fişeklerinin, yapıları itibariyle savunmada veya hücumda kullanılan, doğrudan öldürücü etkisi olan bir madde olmadığı ifade edildi.
Karşı oy: Olay kasten öldürmedir ve sanık tutuklanmalıdır
Oy çokluğu ile alınan kararda, karşı oy kullanan hakim ise sanığın suçunun niteliğinin kastın aşılması suretiyle insan öldürme suçu değil olası kastla insan öldürme suçu olduğunu belirtti. Hakimin karşı oyunda göz yaşartıcı gaz tüfeği kullanma konusunda eğitim gören polisin, tüfeğin kullanılış biçiminden, topluluktan birinin kafasına isabet etmesi halinde ağır yaralama veya ölüme neden olabileceğini bilebilecek durumda olduğu vurgulandı ve sanık polisin tutuklanması gerektiği ifade edildi.
‘Kasten öldürmeden ceza almalıydı temyize gideceğiz’
Kararı yorumlayan dava avukatlarından Hatice Can ve Eren Can, Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu kararla sanık polisin Abdocan’ı öldürme eylemini kasıtlı olarak yaptığını kabul ettiğini belirtti.
“Ancak kasıtlı hareketle amaçlananın öldürme olmadığı yaralama olduğu ve fakat sonucunda ölüm olduğu düşüncesiyle bu ceza verilmiştir” diyen Hatice Can, mahkemenin bu yoruma ulaşırken gaz tüfeğini öldürmeye elverişli olmayan silah olarak tanımladığını ifade etti. Mahkemenin aldığı karar için daha önce temyize gittiklerini belirten Hatice Can, gerekçeli karara da itiraz edeceklerini vurguladı.
Avukatlar karar hakkında şöyle konuştu:
Mahkemenin gaz tüfeği ile ilgili bu yorumuna katılmak mümkün değildir. AM-600 tipi silahlara ilişkin Brezilya menşeli üretici Condor firmasının sağladığı kullanım kılavuzunda “Uygun olmayan bir biçimde kullanılması durumunda, ciddi zarara veya ölüme yol açabilir” ibaresi geçmektedir. Aynı uyarı, Condor tarafından üretilen ve Abdullah Cömert’in ölümüne neden olduğu Adli Tıp raporu ile belirlenmiş bulunan GL-202 serisi gaz kapsülüne ilişkin broşürde de yer almaktadır. Broşürde ayrıca açıkça şu ifadeye yer verilmiştir: “Doğrudan insanların üzerine fırlatmayınız, zira öldürücü olabilir.”
Polisin attığı gaz bombası fişeğinin yüzüne çarpması sonucu 2006’da Diyarbakır’da ölen 13 yaşındaki Abdullah Yaşa için 16.07.2013 tarihinde AİHM “Zira, bir gaz kapsülünün bir fırlatıcı vasıtasıyla atılması, kapsül fırlatıcısı uygunsuz bir şekilde kullanıldığı takdirde, ağır yaralanma ve hatta ölüm riski yaratmaktadır” şeklinde kararı gene Türkiye hakkında verilmişti.
Mahkeme kararı bir üyenin Abdocan’ın katledilmesini olası kast ile öldürme olarak tanımlanması gerektiği konusundaki muhalefet şerhi ile verildi.
Biz sanık polisin kasten öldürmeden ceza alması gerektiği konusunda ayrıntılı esas hakkında görüş hazırlamış ve soruşturma aşamasında ve yargılama sırasında tüm oturumlarda ve özellikle son 2 oturumda bu konuyu çok ayrıntılı bir şekilde Yargıtay görüşleri ile destekleme, yazılı ve sözlü açıklamalarla yapmıştık ve hala böyle olması gerektiğini düşünüyoruz. Zaten kararı da bu açıdan temyiz etmiştik.
Şimdi gerekçeli kararın tarafımıza tebliğ edilmesinin ardından da aile avukatları olarak bizler de gerekçeli temyiz dilekçemizi sunacağız.
Sendika.Org