Çok karmaşık bir dönemden geçiyoruz. Kafalarımız, endişelerimiz, sevinçlerimiz, duygularımız karmakarışık. Ne olursa olsun devam eden, umut veren çok şey var. Umut avuçlarımızda, hem de sımsıkı. Olup bitenleri tarihe yazı olarak bırakmak, aynı zamanda bugüne uyarı notu olarak düşmek, dikkat çekmek görevimiz. Yazarak o görevimizi yapmaya çalışmıyor muyuz? Cevahiri karartmaya ne hacet. O zaman yazmaya devam… […]
Çok karmaşık bir dönemden geçiyoruz. Kafalarımız, endişelerimiz, sevinçlerimiz, duygularımız karmakarışık.
Ne olursa olsun devam eden, umut veren çok şey var. Umut avuçlarımızda, hem de sımsıkı. Olup bitenleri tarihe yazı olarak bırakmak, aynı zamanda bugüne uyarı notu olarak düşmek, dikkat çekmek görevimiz. Yazarak o görevimizi yapmaya çalışmıyor muyuz? Cevahiri karartmaya ne hacet. O zaman yazmaya devam…
Geçen hafta tarım camiası çalkalandı. Çalkalanma süt konusunda oldu. Bilindiği üzere süt fazla çalkalanmaya gelmez. Süt çalkalanırsa sütün yağı ayrışır, geriye halkımızın tabiriyle ‘imansız’ denilen yağsız süt kalır. Öyle de oldu.
Ayrışma Süt Konseyi’nde yaşandı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), çiftçilerin yararına herhangi bir kazanım sağlamadığını beyan ederek Konsey’den çekildi. Yukarıdan kurulan, köylülerin temsilini azınlığın azınlığına bırakan, demokrasicilik oyunlarını TZOB geç de olsa gördü, yutmadı, gargara yaptı.
Yaklaşık 20 aydır sütün alım fiyatı değişmedi, yerinde sayıyor. Ancak raftaki sütün fiyatı hep arttı. Sütün elde edildiği hayvanın beslenmesinde kullanılan yemin fiyatı da sabit kalmadı, yükseldi. Bu adaletsiz durum yetmiyormuş gibi süt sanayicileri sütün litre fiyatını 70 kuruşa düşürme kararı aldı.
Değişkenliğin bu denli hayvan yetiştiricisinin aleyhine yaşanıyorken bir de süt sanayicilerinin sütün alım fiyatını düşürme arzusu, zaten diken üzerinde olan durumu zıplattı. Ortalık karıştı, süt sektöründe kızılca kıyamet koptu. Memleket bu kadar karışmışken süt sanayicileri fırsattan istifade etmek mi istedi ne? Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı rötarlı da olsa duruma el attı. Bakanlığın niyetini ve samimiyetini tartışmayacağım, ancak piyasayı düzenleyici kurumunun gücü sütte yaşanan adaletsizliği düzeltmeye yetmedi.
Bakın;
1 Temmuz 2014’ten bu yana sütün görünürdeki litre fiyatı 1.15 TL, değişmedi. Ancak 1.15 TL olarak belirlenen sütün litre alım fiyatı geçen 20 ayda doğru dürüst uygulanmadı. Sanayici süt fazlalığını bahane ederek fiyatı sürekli düşük tuttu. Sütün litre fiyatı piyasada ortalama 90 kuruşa geriledi.
1 Temmuz 2014’te süt sığırcılığında kullanılan karma yemin Türkiye ortalama fiyatı 0,94 TL’den, 0,975 TL’ye yükseldi. Yem fiyatında çiftçi lehine hiç düşme yaşanmadı, ama artış hep oldu. Yani çiftçi bir litre süt ile bir kilo yem alamaz duruma geriledi. Süt sanayicilerinin aldığı karar değişmezse hayvan yetiştiricileri bir buçuk litre süt ile ancak 1 kg yem alabilecek.
Ey hem sorumlu hem yetkili olanlar! Bu durumda süt fiyatın ile yem fiyatının artması kadar, raftaki sütün artış fiyatı ile çiftçinin sattığı sütün fiyatını karşılaştırmak da gerekir. Çünkü süt sanayicisi kazanmak için süt satıyorken, hayvan yetiştiricisi hobi olsun diye hayvan bakmıyor, geçinmek için sütünü satıyor!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.