İzmir’de kıdem tazminatı gaspına ve özel istihdam bürolarına karşı DİSK/Genel-İş İzmir 2 NO’lu Şube İşyeri Temsilcisi Eren Bilgen ve Zeki Kaya önümüzdeki dönemde planlarını konuştuk
İzmir’de kıdem tazminatı gasbına ve özel istihdam bürolarına karşı DİSK/Genel-İş İzmir 2 NO’lu Şube üyeleri 2 saatlik iş bırakma eylemi yaptı. DİSK/Genel-İş İzmir 2 NO’lu Şube İşyeri Temsilcisi Eren Bilgen ve Zeki Kaya ile Sendika.Org olarak süreci ve önümüzdeki dönemde planlarını konuştuk. Kaya, “İşçinin haklarını aramak ve işçinin inisiyatifini almış olan başkanlar işçisini korurken onları da tehdit ederek başkanları ve işçi temsilcilerini de yaka paça gözaltına aldılar. Bu işçi sınıfına yapılan saldırıdır ve kınıyoruz, baskılar bizi yıldıramaz. 70 yıllık kazanılmış hakkımız kıdem tazminatı ve kölelik yasasını kabul etmeyeceğiz… Sendikalara ve konfederasyonlara sesleniyorum emekçinin elinde kalan son haklarının alınmaması için birlikte tabandan kararlar alın” dedi
Sendika.Org: Kıdem tazminatı ve kiralık işçi yasasına karşı bir mücadele başlattınız. Bu süreci kısaca anlatır mısınız?
Zeki Kaya: AKP iktidarının çıkarmaya çalıştığı alt komisyonda kabul edilen, yasa işçi sınıfının haklarını sömüren ve işçi yok sayan köleleştiren, adını da süsledikleri ulusal istihdam stratejisi adı altındaki, istihdam büroları, yani köle pazarları olan yasasını ve işçinin iş güvencesi olan kıdem tazminatı yasasını fona devredilmesini kabul etmiyoruz. Bu güne kadar on üç yıldır iktidarda olan AKP, geldiği günden bu yana işçi haklarını yok etmek için uğraşıyor. İşçi sınıfının elinde ki son kalan haklarını bu yasalarla da elinden almayı planlayıp zaten borç ve geçim sıkıntısı çeken emekçilerin elini kolu bağlı bırakarak iktidarlarını devam ettirip yandaş sermayelerin ve karlarını çoğaltmayı düşünüyor.
Çünkü 1 Kasım seçimlerin de söz verdiler, bizde İzmir’e gelen Başbakana kendisinin sadece patronların sermaye sahiplerinin başbakanı olmadığını bu ülkedeki emekçinin de başbakanı olduğunu çıkarılmaya çalışılan yasaların antidemokratik yasalar olduğunu ve bu yasaların mecliste kabul edilmesini istemediğimiz iletmek için, başbakanlık önünde kendisine sesimizi duyurmak istedik. Fakat halkın ve işçinin vergileriyle paralarıyla yapılan başbakanlık önünde binlerce polisin güvenlik önlemiyle karşılaştık. Bizde sendikalı işçiler olarak sesimizi duyurmak ve yasanın kabul edilmemesi için eylem. Ama polis sanki bizler düşmanmışız gibi bizlere saldırdı kollarımızı kırarcasına ve sesimizin duyulmaması için ağızlarımızı kapatmaya çalıştılar.
Arkadaşlarımıza yapılan kötü muamelenin ve hakaret etmelerin yanlış olduğunu anlatmaya çalışan sendika başkanımıza ve sendikamızın genel merkez yöneticilerine de saldırmaya başladılar. İşçinin haklarını aramak ve işçinin inisiyatifini almış olan başkanlar işçisini korurken onları da tehdit ederek başkanları ve işçi temsilcilerini de yaka paça gözaltına aldılar. Bu işçi sınıfına yapılan saldırıdır ve kınıyoruz, baskılar bizi yıldıramaz. 70 yıllık kazanılmış hakkımız kıdem tazminatı ve kölelik yasasını kabul etmeyeceğiz…
Sendikalara ve konfederasyonlara sesleniyorum emekçinin elinde kalan son haklarının alınmaması için birlikte tabandan kararlar alın. Haklarımızı korumak için sokakları ısıtalım hak verilmez alınır zafer sokakta kazanılır, ulusal istihdam ve kıdem tazminatının fona devredilme yasalarına hayır!
Eren Bilgen: Bütün kamuoyunun bildiği üzere kiralık işçilik yasasını hükümet gündeme getirdi. Gündeme getirirken de yıllar önceden kıdem tazminatını kaldırmayı, kaldırırken de fona devretmeyi planlıyor. Aslında kiralık işçi yasası çıktığı zaman kıdem tazminatı da sağlık da ortadan kalkacak bütün işçiler açısından. Çünkü kiralık işçilik yasası tamamen saatlik çalışmayı getiriyor. Saatlik çalışmanın olduğu yerde SGK primleri de eksik ödenecek. Bununla birlikte ücretlerimizi de eksik almamızı getiriyor.
Örgütlü olduğumuz işyerlerinde bunu hayata geçirmek, bütün alanı bunun etrafında kiralık işçi yasasına karşı bir mücadele merkezinde buluşturup bunu elimizin tersiyle itmek gibi bir derdimiz var.
Davutoğlu’nun buraya gelmesiyle beraber kaldırımları yapan, yeşil alanları güzelleştiren, çevresini ve doğasını güzelleştiren işçilere konak meydanı kapatılınca bizler orada bu kapatmaya karşı, sesimizi duyurmak için oraya gittik. Emniyetin de polisin de olağanüstü hal ilan ederek oraları yapan, güzelleştirenlere kapattığı, yasakladığı bir süreç yaşadık. Bunu aşmak için de kendimizi ifade etmek için bir süreç yaşadık.
2 NO’lu Şube üyeleri aynı anda beş bölgede eylem yaptı. Bu süreci nasıl yorumluyorsunuz?
Aslında biz şube olarak bir başlangıç yapmak istedik. Genel İş ve DİSK’in, bununla beraber Türk İş, Hak İş’in ve KESK’in ortak bir mücadele etrafında birleşme meselesiydi. Bu aslında bir çağrıydı. Burada derdimiz diğer konfederasyonlara bağlı sendikaların, herkesin samimi olması ve burada sokağı örgütlemek gerektiğini göstermek. Çünkü buradan eğer bir kazanımla çıkacaksak sokaktaki mücadeleyle çıkacağız. Birlikte bir kazanımla çıkacağız.
İlk sabah bütün işyerlerimizde 2 saat iş bırakma kararımız hayat bulmuş durumda, bunun ötesini de önümüzdeki günlerde hayata geçirmek için örgütleme faaliyetlerimiz devam ediyor.
Bundan sonraki sürece ilişkin planlarınız neler?
Bu eylemin başlangıcını şubemiz sırtlanmış olabilir ancak yetmediği ve birleşme meselesi olduğu ortadadır. Bu bir ihtiyaçtır. Bu nedenle Türk İş’e bağlı sendika temsilcileri ile bir görüşme yapılacaktır. Bu şube yöneticileri bir adım atmazsa işyeri temsilcileri olarak bizler bir adım atmayı planlıyoruz. İşyerlerimizi birleştireceğiz.
Tüm bu süreci yorulmayacak olursak bir deneyimden hareket ettik, taşeron işyerlerimize saldırdığında işyerlerimizi savunacaktık. Bunun bir yıldan fazladır süren çalışmaları vardı. Özellikle iki büyük işyerimizde işyeri komitelerimiz vardı. Buralarda işçi arkadaşlarımızla konuyu tartıştığımızda bütünüyle semtlere, mahallelere inme kararı almıştık. Daha önceki mücadelelerimizde kazanımlar elde ettik. İşyerlerimize taşeron girememişti. O günkü kazanımlarımızdı bunlar. Aldığımız kararı uyguladık.
Bugün de aynı mücadeleyi kıdem tazminatı hakkımız ve istihdam bürolarına karşı yürüteceğiz. Bu mücadele ancak işyerleri üzerinden yürütülebilir. Bu yasa meclise gelmeden durdurmalı, sokağı örgütlemeliyiz. Meclise geldiği gün de hayatı gerçekten durdurmalıyız. Durdurma da bir gün ya da bir saatlik değil, hayatı tamamen durdurma üzerinden yapmalıyız. 5-6 Haziran’ı örgütleyenlerin ruhuyla hareket etmeliyiz.
Sendika.Org/İzmir
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.