Tarihsel sorumluluğumuz işçi sınıfı hareketi içinde hem sendikamızı hem DİSK’i büyütmektir – Devrimci Sağlık-İş
Bizler, bu koşullar altında geniş bir uzlaşma ile yaratılabilecek kapsayıcı bir yönetimin oluşmaması sonucu, tarihin bu anında hem sendikamızı yeniden örgütlemek hem de DİSK’in içinden geçtiği süreçte örgütümüzün mücadelesini büyüterek devam ettirmek gibi ikili bir görevi örgütümüze ve Türkiye işçi sınıfına duyduğumuz sorumluluğun bir gereği olarak kabul ettik. Yapılması gereken iktidar tarafından yukarıdan aşağıya örgütlenen […]

Bizler, bu koşullar altında geniş bir uzlaşma ile yaratılabilecek kapsayıcı bir yönetimin oluşmaması sonucu, tarihin bu anında hem sendikamızı yeniden örgütlemek hem de DİSK’in içinden geçtiği süreçte örgütümüzün mücadelesini büyüterek devam ettirmek gibi ikili bir görevi örgütümüze ve Türkiye işçi sınıfına duyduğumuz sorumluluğun bir gereği olarak kabul ettik.
Yapılması gereken iktidar tarafından yukarıdan aşağıya örgütlenen şovenist dalganın yarattığı gerilimden kaçmak ve bu gerilimlerin bizi, ilkelerimizi, birliğimizi ezip çiğneyeceği ortamlar yaratmak değildir. Yapılması gereken bu gerilimin farkında olarak, bunu rahatça, özgürce tartışarak, işçi sınıfı mücadelesini ileriye taşıyacak bir şekilde ortak akıl ile yönetmektir.
Devrimci Sağlık-İş Sendikası olarak, daha kapsamlı bir değerlendirmesini ilerleyen günlerde yapacağımız 12-13-14 Şubat 2016 tarihlerinde gerçekleştirilen DİSK Genel Kurulu’na dair zorunlu açıklamamızdır.
- DİSK/ Devrimci Sağlık İş Sendikası olarak; konfederasyonumuz DİSK’in 3 yıl önce gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurulu’nda Genel Sekreter Adnan Serdaroğlu ve Genel Başkan Erol Ekici’nin ardı ardına istifaları ile ortaya çıkan bir kriz anında Genel Sekreterlik görevini üstlendik. 2010 Anayasa Referandumu ve 2011 Seçimlerinin ardından, AKP’nin demokrasiye, barışa, halkın haklarına ve işçi sınıfına karşı şiddetli bir saldırı hamlesini başlattığı bir tarihsel anda bulunuyorduk. DİSK, böyle bir tarihsel anda ülkedeki demokratik muhalefetin ve işçi sınıfının sermayeye karşı direnişinin güçlü ve tereddütsüz örgütleyicisi, sözcülerinden birisi ve en güçlüsü olma görevi ile karşı karşıya kaldı. Güvencesiz çalıştırmaya, sağlık işkolunda taşerona karşı mücadeleler içerisinde öne çıkan Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası olarak DİSK’in bu tarihsel sorumluluğunu yerine getirebilmesi için DİSK Genel Sekreterliği görevine talip olduk ve DİSK Olağanüstü Genel Kurul delegasyonumuzun takdiriyle Genel Başkanımız Arzu Çerkezoğlu bu görevi üstlendi. Bu üç yıllık süre boyunca Türkiye halkı ve işçi sınıfı çok büyük mücadele günleri yaşadı, çok ağır saldırılar altında kaldı, ulusal ve uluslararası düzeyde çok şiddetli kriz ve çalkantılarla boğuştu. Türkiye halkının ve işçi sınıfının bu en görkemli mücadele günlerinde DİSK bayrağını en yüksekte tutmayı çalıştık. AKP iktidarının ve sermayedarların en yıldırıcı saldırıları karşısında dahi DİSK’te kararsızlık ve karamsarlığı değil mücadele ve kararlılığı koruduk. Türkiye’nin içeride ve dışarıda sürüklendiği kaos, kargaşa ve savaş bataklığında, emeğin, barışın, halkların kardeşliğinin, demokrasinin ve emperyalizme karşı çıkışın güvenli toprağı olan DİSK’in tarihsel ilkelerini savunan bir işçi örgütü olarak kalması için çaba harcadık. Bu tarihsel ilkeleri, işçi sınıfının hak ve çıkarlarını korumanın ve geliştirmenin de gereği olarak gördük ve koruduk.
- Son üç yılda çalışma yaşamının iki temel gündemine, asgari ücret ve kıdem tazminatına dair etkili müdahalelerde bulunmak; biz göreve gelir gelmez yeniden yasaklanan 1 Mayıs’larda irademizin arkasında durmak; medyadaki ablukaya rağmen çeşitli araçlarla DİSK’i daha güçlü ve tüm kesimlere seslenen bir kürsü haline getirmek; yıllardır yapılamayan konfederasyon eğitimlerini İşçi Sağlığı İş Güvenliği gündemiyle yaklaşık 30 bölgede gerçekleştirmek; sermayenin hedefindeki kadın işçilerin örgütlenmesi amacıyla DİSK Kadın Komisyonu çalışmalarını büyütmek ve DİSK tarihinde ilk kez merkezi bir kadın işçi eğitimi gerçekleştirmek; DİSK-AR faaliyetlerini daha görünür kılmak ve DİSK-AR dergisini yıllar sonra yeniden çıkararak düşünsel alandaki bu boşluğu doldurmaya başlamak; hukuk alanında başta 1 Mayıs’lar ve haklarımıza ilişkin çeşitli yasa önergeleri olmak üzere yapılan çalışmalar; ve tüm bunların da bir çıktısı olarak hep birlikte başardığımız, her türlü baskıya rağmen DİSK üyelerinin bu üç yılda %50 oranında artmış olması önemlidir. Ancak, yaklaşık üç yıllık DİSK Genel Sekreterliği görevimiz sürecinde ülkemizin olağanüstü bir dönem yaşadığı bu süreçte, bu dönemin gerektirdiği daha ileri pratikleri ve sınıf hareketinin ihtiyaç duyduğu ve aslında çok da mümkün olan büyük sıçramaları hayata geçiremediğimiz açıktır. Olağan zamanlara göre kurulmuş, fakat iskeleti sağlam bir yapının, olağanüstü bir dönemin ağırlığı karşısında ayakta kalarak, aynı düzeyde (sıçramadan) ileri doğru adımlamasını başardık. Hepsi bu!
- Konfederasyonumuz DİSK’in 50. yılına girdiği bu Genel Kurul arifesinde, Devrimci Sağlık-İş olarak devletin ve sermayenin, taşeron işçi hareketinin kazanımlarını ve örgütlenmesini ortadan kaldırmayı hedefleyen düzenlemeleri göz önüne alınarak mücadelemizi ve örgütlenmemizi yeni bir evreye taşımamızı gerektiği tespitini yaptık. DİSK’in ihtiyaç duyduğu, konfederal organların ve bütünlüğünün seferber edilerek yapılmasının en istenileni olduğu bir yenilenme ve yeniden yapılanmanın da ancak DİSK’in taban dinamiklerini güçlendirerek, zenginleştirerek mümkün olduğuna inandık. DİSK’te var olanların dışında yeni mücadele cepheleri ve güçleri kazandırmanın gerekliliğinden hareketle başta sendikamız Devrimci Sağlık İş olmak üzere güvencesiz işçiliğin yoğunlaştığı alanlarda örgütlenmeyi öncelemek üzere bu dönem DİSK yönetiminde görev almamayı tercih ettik. Aldığımız bu kararı da gerekçeleriyle birlikte haftalar öncesinden paylaştık.
- 12-13-14 Şubat tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz DİSK 15.Genel Kurulu’nda ise gerekli değerlendirmeler ışığında yeni bir döneme başlanmasının, işçi sınıfına dönük oldukça kapsamlı saldırıların gündeme geldiği ve konfederasyonumuzun siyasi iktidar tarafından doğrudan hedefe alındığı bir süreçte, DİSK’in örgütlülük açısından daha ileride olan sendikalarının (Genel-İş, Lastik-İş, Birleşik Metal İş başta olmak üzere) içinde yer aldığı bir yönetim oluşmasının gerekliliğini ifade ettik. İçinde olmadığımız fakat DİSK’in ihtiyacı olan böyle bir yönetimi sağlamak için ne gerekiyorsa yaptık. Oluşacak yeni yönetim kurulunda, var olan sendikaların yanında hem tarihsel anlamı hem de içinden geçtiğimiz dönemin güncel dinamikleri göz önüne alınarak Birleşik Metal İş sendikamızın olması gerektiğini ve etkili pozisyonda olmaları gerektiğini gerek katıldığımız tüm platformlarda gerekse de Genel Kurul kürsüsünden ifade ettik. Bu düşüncemizi ve önerimizi ifade etmek ve gerçekleştirmek, Birleşik Metal İş Sendikamızın DİSK Genel Sekreterliği görevini üstlenmesini önermek için son gece Genel İş sendikamızla birlikte Sayın Adnan Serdaroğlu ile görüşmek istedik. Kendisi DİSK’in Genel Sekreterliği görevini de yürütmekte olan Genel Başkanımızla görüşmeyi reddetti. Buna rağmen sorunu asla “kişiselleştirmeden”, DİSK yönetiminde geniş ve kapsayıcı bir yönetimin varlığını teminat altına almak için diğer sendikalarımızın biz olmasak da bu görüşmeyi yapmalarını talep ettik. Bu görüşmeden de olumlu bir sonuç çıkmadı. Böylece Birleşik Metal İş başta olmak üzere kimi sendikalarımızın yöneticilerinin uzlaşma ile oluşacak ve tüm örgütlü sendikaların yer alacağı bir yönetim kurulunda yer almamayı, kendilerini “dışarıda” tutmayı tercih etmesi sonucunda istenen tablo gerçekleşmedi.
- DİSK’in 15. Genel Kurulu’na damgasını vuran ve sonuçta ortaya çıkan tabloyu yaratan temel tartışma ise, özellikle Birleşik Metal İş sendikamız yöneticileri tarafından dile getirilen, DİSK’in siyasi tartışmalara fazla dahil olması, DİSK’i “işyerlerinde savunmak zorunda kalacak” siyasi tutumlar içinde olunması, DİSK yönetiminin DİSK’in ilkelerinden uzaklaşarak bir siyasi partinin güdümüne girmesine yönelik eleştiriler oldu. Kongrenin 2. günü bu eleştiriler konusunda görüşlerimiz ifade edilmiş, DİSK’in ülkemizin siyasal sorunlarını da en az işçilerin ekonomik demokratik mücadelesi kadar gündemine alan dünya görüşüne vurgu yapılmış, bunun işçi sınıfının örgütlenme ve mücadelesinin büyütülmesinin de bir gereği olduğunun altı çizilmiştir. Bu konuda 1979’da oluşturulmuş DİSK kararları hatırlatılarak iktidar tarafından tabanda yaratılan şovenist eğilimlere teslim olmak yerine işçi sınıfının birliği ve kardeşliği ekseninde politikleşmesi için etkili bir DİSK programı oluşturmak gerekliliği kürsüden genel başkanımız tarafından dile getirilmiştir. Bu tartışma kişiselleştirilmesi mümkün olmayacak bir biçimde sendikal çizgiye dair bir tartışma olarak yürütülmüş ve tüm sendikalarımız DİSK’i kişisel tutumlar üzerinden saflaştıracak, egemenlerin ve sermayenin söylemleri üzerinden kutuplaştıracak bir yaklaşım yerine ilkelerimiz ve gelenekleri temelinde birliğe çağrılmıştır.
- Genel Kurulun son günü ise sayın Serdaroğlu tarafından Genel Başkanımız ile görüşülmeme gerekçesi olarak Genel Başkanımızın bir gün önce yaptığı konuşmada Birleşik Metal İş sendikası yöneticileri hakkında “Gericilikten beslenen bir tarz izliyor” dediği savunulmuştur. Konuşmanın video kayıtları mevcuttur, herkes izleyebilir. DİSK’teki her tartışma işçi sınıfının her tartışması gibi gerçekler üzerinden yapılmalıdır. DİSK Genel sekreterliği görevini yürüten sendikamız Dev Sağlık İş Genel Başkanımızın eleştirisi bir çizginin eleştirisidir. Eleştirilen çizgi kelime kelime şöyle ifade edilmiştir: “Bugün DİSK içerisinde herhangi bir biçimde kamplaşma yaratmak, üstelik de bunu işçi sınıfının en geri tepkileri üzerinden yapıyor görünmek…” Her türlü hakareti kullanmayı kendilerine hak gören kişiler, sendikal politikalara dair bir tartışmayı dahi hakaret kapsamına alabilmiştir. Bu tartışmanın yürütüleceği yer DİSK Genel Kurulu değil ise neresidir? Bu tartışmadaki tezleri yanlış bulmak DİSK Genel Sekreteri ile konuşmamayı gerektirir mi? DİSK’in geleneğinde bunlar yoktur. Yürütülmesi gerektiğini düşündüğümüz bir tartışmayı ilerletmek, eleştirmek, karşı tezler öne sürmek yerine, kişiselleştirmenin sendikalarımıza, konfederasyonumuz DİSK’e ve Türkiye işçi sınıfı hareketine herhangi bir faydası olmayacağı açıktır. Yapılması gereken iktidar tarafından yukarıdan aşağıya örgütlenen şovenist dalganın yarattığı gerilimden kaçmak ve bu gerilimlerin bizi, ilkelerimizi, birliğimizi ezip çiğneyeceği ortamlar yaratmak değildir. Yapılması gereken bu gerilimin farkında olarak, bunu rahatça, özgürce tartışarak, işçi sınıfı mücadelesini ileriye taşıyacak bir şekilde ortak akıl ile yönetmektir.
- DİSK’in 15’inci Genel Kurulu’na dair sendikamızın yaklaşımlarını çeşitli platformlarda dile getirmiştik. Sendikamızı açık bir biçimde hedef alan siyasi iktidarın mahkemelerce tespit edilen 10 binin üzerindeki üyemizle iş kolu barajını aşmamızı engellemesi üyelerimizin iş kollarını değiştirmesinin ardından, sendikamız için yeni bir dönem başladı. Bizler, bu koşullar altında geniş bir uzlaşma ile yaratılabilecek kapsayıcı bir yönetimin oluşmaması sonucu, tarihin bu anında hem sendikamızı yeniden örgütlemek hem de DİSK’in içinden geçtiği süreçte örgütümüzün mücadelesini büyüterek devam ettirmek gibi ikili bir görevi örgütümüze ve Türkiye işçi sınıfına duyduğumuz sorumluluğun bir gereği olarak kabul ettik. “Dürüstlük” kimsenin kimseye bahşedebileceği bir paye değildir. Sendikamız Devrimci Sağlık İş ve Konfederasyonumuz DİSK’e dair taşıdığımız sorumluluk ve her ikisi için yürüttüğümüz mücadeleler ve aldığımız tutumlar işçi sınıfının ve emekçi halkımızın aklından ve bilincinden süzülecektir. Türkiye’nin içinden geçtiği koşullarda, işçi sınıfının karşı karşıya olduğu saldırılar kapıya dayanmış iken, genel kurulun ilk günü yaşanan emekçi tepkilerinin, protestoların DİSK’e yönelik bir karalama ve saldırı kampanyasının vesilesi olması an meselesiyken bizler bu kişisel, örgütsel gerilimlere, örgütümüzün içinde bulunduğu öznel duruma rağmen, tarihsel sorumluluklarımıza uygun davranarak elimizi taşın altına koymayı yeğledik. Çünkü her ne koşulda olursak olalım yarattığımız tüm birikim ve varlığımızın işçi sınıfının büyük deryasında küçük bir su damlası olabilmesinin verdiği mutluluk ve onur bizler için en anlamlı kazanımdır.
Kamuoyuna ve dostlarımıza saygıyla duyurulur.
DİSK Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası Merkez Yönetim Kurulu
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.