Cerrattepe rantın, zorbalığın kirli ellerine teslim edilmemeli.
Cerattepe direnişini çok önemsiyorum. Direniş kaybedilirse başka başka saldırılar dozunu artırarak sürecektir. Cerattepe sadece Artvinlilerin değil, tüm toplumun sorunudur. Artvinlilere verilecek destek kendi güzelliklerimizin de sigortası olacaktır
Hemen herkesin doğup büyüdüğü, gençliğini geçirdiği veya hala yaşamakta olduğu köy, belde, ilçe, kent… her neresiyse, yakınlarında bir yerlerde anıları ile iç içe geçmiş, etle tırnak olmuş bir sokak, bir meydan, bir göl, bir ırmak ya da derecik, bir koru, bir ormanlık, bir kayalık, bir düzlük, bir tepelik, bir deniz kıyısı vb. mutlaka vardır. Yitirdiklerimizi özlediğimizde nasıl mezarlığa gidiyorsak, çocukluk, gençlik ve güzel günlerimize özlem duyduğumuzda bu yerlere koşarız.
Bu yerlerde ağlamış, gülmüşüzdür; şu derede yıkanmış, şu ormanda odun toplamış, şu kıyıda yüzmüş, şu merada hayvan otlatmışızdır; şu kaynaktan su içmiş, şurada saklambaç oynamış, ilk sevdaya orada tutulmuşuzdur. Her karış toprağında izimiz, her ağacında, her çiçeğinde, her damla suyunda anılarımız vardır. Oralar bize dedelerimizden kalmıştır, onlara da dedelerinden. Aynı yerlerde dedelerimizin izini 300 yıl, 500 yıl ve daha ötesine kadar sürdüğümüz olur. Vatan kutsalsa eğer, oralar bizim kutsalımızın da kutsalıdır, canımız ciğerimizdir, kalbimizdir. Dünyanın öbür ucuna bile gitsek oraları hep aklımızda, gönlümüzde, rüyalarımızdadır.
Bir gün bu dünyalar güzeli yerlerimize, anılarımıza, kutsalımıza gizli kapılar ardında sinsi tuzaklar kurulur. Oraları daha önce hiç görmemiş, havasını solumamış, suyunu içmemiş; dahası orayla hiçbir ilgisi, anısı olmayan, muhtemelen merkezi iktidarın palazlandırdığı; kültürden, çağdaş değerlerden, nasibini almamış, vicdanını para kasasına kilitlemiş birileri dev kamyonları, kepçeleri, dozerleri, hızarları ile çıkagelirler; arkalarında, önlerinde devletin polisleri, jandarmaları ve daha bir sürü özel korumalarıyla. Para gücünün önünde hiçbir gücün duramayacağı hesabıyla saldırırlar bizim güzelliklerimize, kutsallarımıza.
HES deyip saldırıyorlar. Maden deyip; AVM, kışla, cami deyip, kentsel dönüşüm deyip vb. saldırıyorlar. Bu saldırılarla palazlanan çevreler, sistemin merkezindeki eski büyük burjuvadan sonra ikinci, üçüncü… halkaları oluşturarak sisteme, dolayısıyla iktidara yeni payandalar oluşturmaktalar. İktidarın, bu saldırıları başarıya ulaştıkça otoriterliği, gözü karalığı, saldırganlığı artacaktır. Gezi Direnişi kaybedilseydi şimdi Taksim Meydanı’nın AVM, kışla ve camilerle donatıldığına tanık olacaktık. Sadece Taksim değil, ülkenin diğer kentlerindeki kadim meydanlar, deprem için ayrılmış alanlar, tarihi yerler vb. de Taksim Meydanı örnek alınarak birer birer ranta açılıp doldurulacaktı.
Bu bakımdan Cerattepe direnişini çok önemsiyorum. Direniş kaybedilirse başka başka saldırılar dozunu artırarak sürecektir. Cerattepe sadece Artvinlilerin değil, tüm toplumun sorunudur. Artvinlilere verilecek destek kendi güzelliklerimizin de sigortası olacaktır.
Demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından yana olan toplum kesimlerinin Artvin direnişini desteklediklerini düşünüyorum. Bu destekçiler arasında azımsanamayacak çoğunluktaki bir kısım insanımız “Yerel yönetimler güçlendirilsin” sözünü duyunca kaba etine iğne batmış gibi sıçrıyorlar. Neymiş, yerel yönetimlere bazı haklar verilirse ülke parçalanacakmış. Cerattepe’deki madenin işlenip işlenmeyeceğine, işlenirse nasıl işleneceğine, elde edilen kazancın nasıl dağıtılacağına, maden çıkarıldıktan sonra çevrenin nasıl düzenleneceğine vs. Artvin halkı karar verirse ayrılık bunun neresindedir? Merkezi iktidar evimin yanındaki deprem toplanma alanı olarak da kullanılan, minik çocukların nefes aldığı tek yer olan parkın içine AVM, karakol ya da birkaç yüz metre ileride iki cami varken yeni bir cami kuracağım derse, nasıl önlemeyi düşünüyor bu sözünü ettiğim arkadaşlar? Demokrasisi kimi çevrelerce övülen ABD ve Federal Almanya’da kimi yasama, kimi yargı ve kimi güvenlik işleri bile yerel yönetimler tarafından yapılır. Ülkemiz için bunları ve sınırlarını tartışabiliriz; ama yerel yönetimlere, yani bizzat halkın kendisine bazı hakların verilmesine toptan karşı çıkmak tam tamına demokrasiye karşı çıkmaktır. Demokrasiyi, halkın kendini yönetmesi olarak tanımlıyorsak, kendimizi de demokrat sayıyorsak merkezi idarenin kimi yetkilerini yerel yönetimlere devretmek konusunu bir kez daha düşünmek gerekir, diyorum.
Aksi halde ülkede Cerattepe olayları bitmez, diktatör özlemcileri tükenmez.
Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi sadece demokrasimizi değil, barış süreçlerini de derinden etkileyecektir.
Cerattepe rantın, zorbalığın kirli ellerine teslim edilmemeli.
İzmir, 21.02.16
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.