Savaş koşulları ve linç kampanyasına rağmen Bursaspor galibiyeti ve ardından barış çağrılarıyla halklara umut ışığı olan Amedspor ile Diyarbakır’da sohbet ettik
Saldırı tehditleri aldıkları Bursaspor maçını kazanarak bölge halkının savaş politikaları nedeniyle gülmeyi unuttuğu bu dönemde umut ışığı olan, saldırılara rağmen halkların barış talebini dillendirmeye devam eden Amedspor ile Sendika.Org olarak Diyarbakır’da sohbet ettik: Bursa’ya attığımız iki gol yalnızca onların kalelerine girmemiş, faşizmin kalesine de girmiş. Biz kendi yağında kavrulan bir kulüp olduğumuzu düşünürken aslında öyle olmadığımızı gördük
Başakşehir’le İstanbul’da oynadığı maçta Başakşehir oyuncusu Semih Şentürk’ün gol attıktan sonra Amedspor taraftarlarının bulunduğu tribünlere giderek asker selamı çakmasıyla gündeme gelen Amedspor, aslında ismini değiştirdiği 2015 Temmuz’undan beri hedefte.
Bursaspor maçında alınan galibiyetin ardından kulübe ve barış talebini, halkın özgürlük istediğini çekinmeden dillendiren oyuncularından Deniz Naki’ye para cezası verildi. Klüp basıldı, Naki’ye 12 maç ceza verildi. Şimdi 9 şubat’ta eşleştiği Fenerbahçe maçına kulübe ve oyunculara yönelik cezalar nedeniyle çıkıp çıkmayacağı belirsiz olan Amedspor Kulübü Basın Sözcüsü ve avukatı Soran Halid Mızrak ile herkesin gözünü diktiği, direnenlere umut olan kulübü ve son süreçte yaşananları konuştuk.
Amedspor, Bursaspor karşısında aldığı galibiyetin ardından ülkenin gündemine oturdu. Direnenlerin desteğini alırken federasyon ve faşistler tarafından hedef konuldu, kulübe ve oyunculara ceza yağdırıldı. Bize biraz süreçten ve nasıl değerlendirdiğinizden bahseder misiniz?
Bildiğiniz gibi Amedspor adını aldığımızdan beri sıkça faşistler ve Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından hedef alındık. Sosyal medyadan hatta kulübümüz aranarak hakaretler yağdırıldı. Ama biz bunları ciddiye almamayı tercih ettik ve sportif anlamda başarılarımızın sürekliliğini sağlamaya çalıştık. Sezon başından bu yana yaptığımız transferler ve kulübü yeniden yapılandırarak değişimlere gittik. Sonucunda da çeyrek finale çıktık. Bütün bunlar birilerinin zoruna gitmiş olmalı ki Başakşehir maçından bu yana bir linç kampanyasının ortasındayız.
Başakşehir maçı bir başlangıçtı. O maçın ardından Bursaspor’la eşleştik. Bursaspor karşılaşması, Diyarbakır için farklı bir anlam taşıyor. Çünkü daha Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor’un Bursasporla yaptığı karşılaşmanın ardından çıkan olaylar nedeniyle ligden düşmüştük ve kulübümüze kapatma, oyuncularımıza men cezaları gelmişti.
Her ne kadar biz öyle görmesek de Bursasporla tekrar eşleşmemiz Diyarbakırlı sporseverler için bir hesaplaşma gibi göründü.
Maçtan önceki hafta boyunca Bursaspor’un taraftar gruplarının sosyal medya hesaplarından hatta kulübün resmi hesabından provokatif paylaşımlar yapıldı, ardından bizim için seyircisiz oynama kararı verildi. Bütün bunlara, Bursaspor taraftarının maç boyunca süren hakaretlerine rağmen biz oyunumuza odaklandık. Bursa maçındaki performansımız ve maçın ardından oyuncumuz Deniz Naki’nin sosyal medya paylaşımları nedeniyle kulübümüz hedef gösterildi. Oyuncumuza ve kulübümüze cezalar yağdı.
Deniz Naki’nin yaptığı barış çağrısı farklı mecralara çekilerek kulübümüz ve oyuncumuz kriminalize edilmek istendi. Deniz ve kulübümüz hakkında verilen karar, daha önce de söylemiştik, hukuksuz bir karardır. Bir “suçtan” kaynaklı iki defa ve en üst hadden ceza verildi Deniz’e. Bu şu ana kadar TFF tarafından bir futbolcuya verilmiş en büyük ceza.
Bu ceza hem hukuksuz hem de nedensiz bir ceza. Bize gönderdikleri gerekçeli kararda herhangi bir neden yazmıyor. Bu karara karşı hukuksal yollara başvurduk, iç hukuk yollarının tükenmesinin ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de başvuracağız.
Diyarbakırlılardan Amedspor’a destek:
Başakşehir maçında kulübe verilen ceza taraftarların attığı “Çocuklar ölmesin maça da gelsin” sloganı nedeniyle, Deniz Naki’ye ise “Biji Azadi” (Yaşasın Özgürlük) paylaşımı nedeniyle ceza verildi. Bu karar aynı zamanda çocukların ölmesini istemeyenleri de özgürlük ve barış isteyenleri de cezalandırıyor…
Deniz Naki’nin başından geçenler bugün ülkede yaşananların kısa gösterimi gibi birşey. Bugün ülkede de barış yanlıları, insan hakları savunucuları nasıl ki topyekün bir saldırı altındaysa, nasıl ki Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin barış çağrıları ölümle cezalandırıldıysa barış istemek artık bu ülke için bir suç kabul ediliyor. Bu kadar savaş çağrılarının arasında bir barış sesini bastırmak için savaş yanlıları ellerinden geleni yapıyorlar.
Önünüzde “dört büyüklerden” diye tabir edilen Fenerbahçe ile bir karşılaşma var. Asbaşkan ceza kalkmazsa maça çıkmayacağınızı, kulüp başkanı ise çıkacağınızı beyan etti. Ne yapmayı planlıyorsunuz?
Tabi keşke Fenerbahçe’yle eşit koşullarda karşılaşsaydık. Ancak biz sporcularımıza güveniyoruz. Bizim oyuncularımız maça hiçbir zaman maddi kaygılarla çıkmadı, gönülle kazanmak için çıktılar. Maçı alacağımıza inanıyoruz. Nasıl ki Bursa maçına çıkarken bizim eleneceğimizi düşünenleri yanılttıysak bu sefer de yanıltacağız.
Maça çıkmama konusunda da yönetim kurulunca alınmış bir karar yok. Yönetimde görüşüldüğü zaman bunu da paylaşacağız.
Amedspor’un Bursaspor’un kalesine attığı gol memleketin bulunduğu savaş koşullarında linç kampanyası düzenleyenlere, Kürt halkına zulmedenlere atılmış bir gol olarak değerlendirildi. Ve herkese umut verdi…
Bu maçın bizim için anlamı şuydu; aldığımız sportif başarıyla bugüne kadar Amedspor’u gerek TFF gerekse spor kamuoyundaki linç kampanyalarıyla yıpratanları karşımıza alarak pişman etmektik. Maç sonunda gördük ki Bursa’ya attığımız iki gol yalnızca onların kalelerine girmemiş, faşizmin kalesine de girmiş. Biz kendi yağında kavrulan bir kulüp olduğumuzu düşünürken aslında öyle olmadığımızı gördük.
Biz Deniz’in de dediği gibi bu başarıyı tüm halklarımıza, barış isteyen tüm herkese armağan ediyoruz. Bundan sonrakilerini de barış isteyen herkese, Tahir Elçi’lere, özgürlü, barış ve bir arada yaşam için hayatını kaybedenlere adıyoruz. Burada tek bir kurşunun dahi sıkılmasını istemiyoruz. Çünkü biz sporun barış ve kardeşlik olduğuna inanıyoruz. Deniz’in de dediği gibi “Barış” demek bir terörse en büyük teröristiz.
Savaş koşulları yaşamın her alanını etkiliyor. Buna futbol dahil. Zaten birebir yaşıyorsunuz. Savaş coğrafyasında bir futbol takımı olmak nedir?
İnsanların artık mutluluğu unuttuğu bir dönemde Amedspor’un başarıları, barışın kazanabileceğine dair bir umut ışığı oldu. Bursa maçından sonra her ne kadar polis saldırmış olsa da insanların uzun zamandır yapamadığı bir kutlamaya sahne oldu sokaklar… Savaş muhakkak ki tribündeki söylemleri, bizlerin sportif yaşantısını, oyuncuların psikolojisini etkiliyor. Yalnız biz mümkün olduğunca insanlara hayatın farklı bir güzelliğini de göstermeye çalışıyoruz. Bu noktada temennimiz odur ki bir an önce savaşın bulması, bu sebeple Amedspor olarak insanlarımız başarılarımızla mutlu etmeye çalışacağız. Amedspor artık yalnızca Diyarbakır’ın değil bütün Kürt halkının, barış isteyenlerin takımı oldu. Mücadelemize de bu perspektifle devam edeceğiz.
Sendika.Org/Diyarbakır
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.