Küresel kapitalist sistemin çarkını çeviren emperyalist güçlerin, Ortadoğu’da mezhep çatışmalarını körükleyerek egemenlik alanlarını güçlendirme savaşımının en şiddetli zamanlarını yaşıyoruz. Türkiye’nin tarihinde kırılma noktası olan Gezi’de yükseltilen “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözü, şimdi tam da Ortadoğu’da yaşanıyor. Ez cümle, Ortadoğu’da tarih yeniden yazılıyor. Ortadoğu’nun haritası değişiyor Devletlerin kimi yerde bataklığa saplanıp kaldığı, kimi yerde […]
Küresel kapitalist sistemin çarkını çeviren emperyalist güçlerin, Ortadoğu’da mezhep çatışmalarını körükleyerek egemenlik alanlarını güçlendirme savaşımının en şiddetli zamanlarını yaşıyoruz.
Türkiye’nin tarihinde kırılma noktası olan Gezi’de yükseltilen “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözü, şimdi tam da Ortadoğu’da yaşanıyor. Ez cümle, Ortadoğu’da tarih yeniden yazılıyor.
Ortadoğu’nun haritası değişiyor
Devletlerin kimi yerde bataklığa saplanıp kaldığı, kimi yerde doğan boşluklara hamle yaparak ilerledikleri ya da geriledikleri Ortadoğu’nun siyasi coğrafyası değişiyor. Paylaşım savaşlarıyla oluşturulan yapay sınırlar buharlaşıyor.
Her gücün kendi hedefine doğru sürekli hamle yaptığı, oluşan boşluklara müdahale ettiği ve güç eksenlerinin karşılıklı keskinleştiği Ortadoğu’da, Kürt Özgürlük Hareketi sürecin önemli belirleyen gücü olma yürüyüşünü devam ettiriyor.
Kürt Özgürlük Hareketi, askeri, siyasal ve diplomatik hamlelerini 4 ülkede birden, Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de yükseltiyor. Yerel bir güç olmaktan çıkıp Ortadoğu’nun derinlerine kök salıyor. Artık attığı her adımı kendi küçük terazisinde değil, Ortadoğu terazisinde tartmak zorunda.
“Gayrımeşru” iktidar ile imtihan
Gezi, Kobane ve 7 Haziran tokatlarının iktidarın yüzünde kalıcı kızarıklıklar yaratması ve günler geçtikçe Kürt hareketinin daha da güçlenmesi çözüm sürecinin sonlandırılmasına sebep oldu.
“1 Kasım seçim darbesi” ile gayrimeşru iktidarını ilan eden AKP, şimdi soluduğumuz atmosferi inşa etmek için kolları sıvadı. Özyönetimleri ilan eden ve AKP’yi doğuda tabela partisine çeviren HDP’nin en yüksek oy aldığı yoksul, emekçi şehirlere saldırarak halka diz çöktürmeyi amaçlıyor.
Ayrıca, HDP’yi ehlileştirme hamleleri istediği gibi karşılık bulmayınca, bu sefer doğrudan hedef alma planı devreye sokuldu. Şimdilerde de vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması tartışmasını ortaya atıp nabız yoklama denemeleri yapılıyor.
Son birkaç günde devlet terörünün şiddetini arttırdığı bu şehirlerde, bizzat halkın yürüttüğü ve sonuna kadar sahiplendiği bir direniş devam ediyor.
Şiddet sarmalını arttıran AKP, ses çıkarma potansiyeli olan ama halen bütünlüklü ses çıkaramayan kesimlere de Can Dündar ve Erdem Gül tutuklamasıyla, Tahir Elçi’nin katledilmesiyle, Ayşe Öğretmeni linç kampanyasıyla, Barış isteyen 1100 akademisyeni tehdit ederek gerekli mesajı korku duvarlarını inşa ederek vermeye çalışıyor.
Fakat buna rağmen, iktidarın ezme politikası karşısında daha dengeli, savaşı diğer bölgelere de kontrollü yayan, halkı sahiplenmeye çağıran ve özyönetim talebinden geri adım atmayan bir Kürt hareketi var. Gayrımeşru biçimde parlamentonun işletilmemesi karşısında hamle yapan ve direnişin yanında olmaya uğraşan HDP ve yaptığı olağanüstü kongresiyle özyönetimi sahiplenen ve uygulanması noktasında altını doldurmaya çalışan DTK konumlanıyor.
İktidarın Kürtlerle olan çözüm sürecini sonlandırıp tasfiye politikasına yönelmesinin nedeni elbette sadece 7 Haziran’da yenilmiş olması değildi. Ortadoğu’da bölge liderliği hedefinden hızla düşmesi ve yürüttüğü yanlış politikalarla bölgenin sorunlu çocuğu konumuna gerilemiş olması önemli sonuçlar yaratıyor. Kürt Özgürlük Hareketi ise, Rojava zaferini arkasına alarak ve meşruiyetini arttırarak bölgede ilerliyor.
AKP/Erdoğan ve iktidarın kuyusunu kazmak için fırsat kollayan Ordu ittifak kurdu ve Kürt hareketini tasfiye etmeyi amaçlıyorlar. Ama, bölgesel denklemleri de gözönünde bulundurarak değerlendirirsek hiç de kolay bir hedef olmadığı görülüyor.
Ortadoğu denkleminde Kürtler
Küresel güçlerin, kullandıkları taşeron çeteleri bahane ederek konumlanmaya çalıştıkları Irak, Kürt Özgürlük Hareketi açısından da oldukça kritik bir yer. Rojava zaferiyle uluslararası arenada meşruluğunu arttıran YPG’nin Şengal’i özgürleştirmesi bu meşruluğu arttırdı.
Kendi halkının birliğini emperyal çıkarlar peşindeki güçlere pazarlayan Güney Kürdistan Hükümeti/Barzani ile insiyatif savaşı öne çıkıyordu.
T.C’nin şimdi bu çatlağa oynama hamlesine karşın Kürt Özgürlük Hareketi Irak’ta artan insiyatifini düşünerek hamle yapıyor ve Barzani’yi ulusal bir zeminde tutmaya çalışan politikaları devam ettiriyor. Ancak, Barzani-T.C ittifakının kalıcılaşması halinde plansız kalacak bir Kürt Özgürlük Hareketi olmayacağı Goran ve YNK ile kurulmaya çalışılan eksenlerden anlaşılmaktadır.
Kürt Özgürlük Hareketi’nin karşısına tekrar tekrar çıkacak özgün bir hesaplaşma var. Evet, Güney Kürdistan’da somutlaşan “Hangi Kürt -işbirlikçi mi özgürlükçü mü- yeniden düzenlenen Ortadoğu’da belirleyici olacak?” sorusu ile hesaplaşma artık çok uzak bir zamanda olmasa gerek.
Arap halklarıyla ittifak: Demokratik Suriye Güçleri
Küresel güçlerin bin bir takla atıp konumlanmaya çalıştığı Suriye’deki güçler dengesi, Rusya’nın denkleme güçlü girmesiyle değişti. ABD öncülüğündeki koalisyon uçaklarının katliamcı çeteleri sözde bombaladıkları, özde ise kaosu istediği yere yönlendirme operasyonu yaptıkları “tiyatromsu” süreç, Rusya’nın müdahalesiyle açığa çıkmış oldu.
Şu haliyle tarafların saflarının netleştiği Suriye’de, Esad-Rusya İran ekseni karşısında ABD-Türkiye-Suudi Arabistan-Katar konumlanmış durumda.
Üçüncü bir güç olarak var olmaya çalışan Kürt hareketi öncülüğünde kurulan Demokratik Suriye Kongresi’nin askeri gücü olan Demokratik Suriye Güçleri, bölgede artan insiyatifiyle özgür ve demokratik Suriye’nin inşası için adımlarını sıklaştırıyor.
Kürt Özgürlük Hareketi’nin mücadele tarzı olan halklarla ortak mücadele ekseni kurma politikası sonucu oluşturulan Demokratik Suriye Kongresi/Güçleri, kurulalı çok kısa bir zaman olmasına rağmen Fırat’ın batısını özgürleştirme operasyonuna başarıyla devam ediyor. Bu arada, T.C’nin kırmızı çizgisi de aşılıyor.
Konjonktürel olarak Rusya-İran-Suriye ekseniyle yan yana düşse de, o alana sıkışmamaya özen gösteren ve ABD ile de denge kuran Kürt hareketi, esas olarak kendi bağımsız duruşunu bölgede inşa etmeye çalışıyor.
Yakın zaman içerisinde Suriye’nin çözümünün konuşulacağı Cenevre masasına kimlerin oturacağı, Kürtler açısından bölgede belirleyici olma noktasında çok önemli bir yerde duruyor. Nitekim, diplomasi görüşmelerini Heysem Menna öncülüğünde başlatan Demokratik Suriye Kongresi, şimdi inisiyatif almaya çalışıyor.
Yeni bir eşiğe doğru
Dört parçalı Kürdistan’da kırk yıla yakın mücadele deneyimini ve muazzam taktik zenginliğini alana yansıtan ve bunu yaşamsallaştıran Kürt Özgürlük Hareketi, şimdiye kadar gelinen süreçte önemli kavşaklardan geçmiş ve sürekli eşik atlamıştır.
Yerel ve küresel güçlerle konjonktürel ittifakların “mecburen” kurulduğu yangın yeri olan Ortadoğu’da, Kürt Özgürlük Hareketi’nin istikrarlı ilerleyişinin garantisi, konumlandığı dört parçada Arap, Fars, Hrıstiyan halklarıyla ortak direniş eksenleri yaratabilmesiyle sağlanabilir.
Artık “yeni” diyebileceğimiz Ortadoğu’daki güçler denkleminde “tarih yazan” hamleleriyle konumunu güçlendiren Kürt Özgürlük Hareketi, bölgede halkları özgürleştirecek demokratik bir devrimin imkanını arıyor. Rojava’da ise, küçük bir örnek inşa ediliyor.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.