Davutoğlu; Suriye’de cihatçı çeteler dışındaki herkesi suçlu ilan etti, PYD’de yönelik tutumlarını “Bizim çizgimizde ilerlemediler” diyerek açıkladı, çözüm sürecinin de Rojava ile bittiğini söyledi
Davutoğlu, Cenevre-3’teki temsil krizinde başrolü üstlenmelerinin gururunu ekrana taşıdı. Davutoğlu, Suriye’de cihatçı çeteler dışındaki herkesi suçlu ilan etti. Cihatçı çetelerin “geçiş hükümeti” nakaratını tekrarladı. PYD’de yönelik tutumlarını “Bizim çizgimizde ilerlemediler” diyerek açıkladı. Çözüm sürecinin de Rojava ile bittiğini söyledi
Suriye savaşında müzakerelerin başlamasını içeren Cenevre-3 toplantısına PYD’nin çağrılmaması ile başlayan temsil krizi, önce Demokratik Suriye Meclisi’nin (MSD), ardından Suriye Demokratik Ulusal Koalisyonu ve son olarak da Suudi Arabistan güdümlü muhaliflerin Cenevre’ye katılmayacaklarını açıklamasıyla derinleşirken; PYD’nin davet edilmemesinin baş müsebbibi AKP gurur tablosunu televizyonlara taşıdı.
Ülke TV ile Kanal 7’nin ortak canlı yayınına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin Cenevre-3’ün başlangıcı ve katılım biçimi konularında istediğini elde edip etmediğine yönelik bir soruya sürecin zorlu geçtiğini söyledi.
Cihatçı katiller dışında herkes suçlu
Önce devlet yapısı dağılmasın diye Suriye rejimini ikna etmeye çalıştıklarını, mülteci akını başladığında ılımlı bir muhalefet ile barış sürecinin önünün açılabileceğini düşündüklerini, bu sırada Türkiye’nin güvenliğini korumaya çalıştıklarını iddia eden Davutoğlu şöyle konuştu:
Bugüne kadar gelindi, çok derinden fay hatlarıyla kırılmış bir toplumdan bahsediyoruz. Bunun en büyük vebali Esad rejimindedir; sonra bu zulme sessiz kalan uluslararası toplumun ve bu boşlukla ortaya çıkan Esad rejimi kadar barbar cinayetler işleyen DEAŞ gibi terör örgütlerinin ve YPG gibi kendi bulunduğu bölgelerde etnik kıyım yapacak şekilde Suriyelilere de baskı yapan organize grupların.
‘Geçiş hükümeti’ nakaratı
İlk iki Cenevre görüşmesini “Esad rejiminin varlığını sürdürmek için bir araç olarak kullanma” olarak tanımlayan ve bu görüşmelerde gerçek bir müzakereye gidilmediğinden dert yanan Davutoğlu, Cenevre-3’te “geçiş hükümeti” ısrarından vazgeçilmemesi gerektiğinin aldığı çizdi, masada olması gerekenler konusunda ise Suudi Arabistan destekli Riyad Grubu’nu ve “ılımlı muhalif” diye adlandırmaya devam ettiği cihatçı çeteleri adres gösterdi.
“Çözüm süreci Rojava yüzünden bitti” iması
Davutoğlu, PYD’nin Cenevre-3’e katılmaması için gösterdikleri çabayı ise şöyle anlattı:
Bu arada ortaya çıkan bazı grupların burada nasıl yer alacağı… YPG, PYD bunlardan biri. DEAŞ bizim için bir terör örgütü zaten masanın dışında, herkes öyle görüyor. Fakat biz YPG ve PYD’yi de terör örgütü olarak gördüğümüz için onun da masada olmaması için ilkesel tutumuzu sergiledik ve önemli bir netice elde ettik. Şu an onlara davet gitmedi.
Türkiye’nin tutumunun Kürtlere yönelik olmadığını ileri süren Davutoğlu, buna örnek olarak işbirlikçi çizginin temsilcisi Barzani’yi gösterdi. İlk başta PYD’nin varlığına ve tanınmasına ilişkin mutlak bir karşı çıkış içinde olmadıklarını söyleyen Davutoğlu, sözlerinin devamında ise Türkiye’deki müzakere sürecinin Kürt Hareketi’nin Rojava’daki atılımıyla doğrudan ilgili olduğunu kabul etti:
O zaman PKK’nın bütün silahlı unsurlarını Türkiye’den çıkarıp, Türkiye’de bir daha silahlı mücadeleye girmeyeceği taahhüdü vardı. Dolayısıyla PYD’ye de o anlamda yaklaşımımız aynı değildi. Ama zamanla 2014 baharından itibaren PYD’nin, YPG’nin tutumunda bir değişim gözlendi. O da Suriye’deki konjonktür, DEAŞ’a karşı mücadele için YPG’yi elverişli bir unsur olarak görmeye mütemayil bir ortam doğurduğu için bazı ülkeler nezdinde, başta ABD, açıkçası PKK ve PYD ile YPG bu durumu fırsata çevirip netice almaya, Türkiye’yi de hedef almaya başladılar.
PYD hazımsızlığının özü: “Bizim güdümümüzde ilerlemediler”
2013 yazında PYD’ye “(1) Türkiye’ye karşı hiçbir zarar verici eylemde bulunmayacaksınız, (2) Suriye rejimi ile işbirliği yapıp Suriye halkına zulmetmeyeceksiniz. Rejime karşı net tavır koyacaksınız, (3) Defakto bir yapı oluşturmaya kalkmayacaksınız. Bir masa oluşturulduğunda o masaya diğer muhaliflerle oturup birlikte Suriye’yi inşa edeceksiniz” üç şartı sunduklarını belirten Davutoğlu, bunların yapılmadığı dile getirdi.
Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
Türkiye’ye dönük olarak açık bir tehdit halinde önce Kobani eylemleri bahane edilerek, arkasından da 7 Haziran’dan itibaren silahlanma çağrıları, ayaklanma çağrıları ile Suriye’deki mücadeleyi Türkiye’ye taşımaya kalkıştılar. Bugün dahi Cizre’de, Silopi’de yapmak istedikleri bu. Suriye’de kullandıkları yöntemleri Türkiye’ye taşımaya kalktılar. Suriye’den silah aktarma, ki artık Suriye-Irak sınırı işlevselliğini kaybettiği için Irak’taki PKK ile Suriye’deki PYD arasında bir fark kalmadı. Bu militanlar oradan oraya geçiyor. Silahlar geçiyor, oradan Türkiye’ye sokmaya çalışıyorlar.
“Biden ile görüşme etkili oldu”
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın son Türkiye ziyaretinde konuyu “tüm açıklığıyla” Biden’a da ilettiğini öne süren Davutoğlu, PYD’nin davet edilmemesinde bu görüşmenin etkili olduğunu, aksi halde ABD’nin tavrının farklı olacağını kaydetti.
Davutoğlu sözlerini şöyle noktaladı:
Bakın, Suriye Ulusal Koalisyonu ve Suriye Muhalefet Cephesi Türkiye’nin tavrını benimseyerek, sadakatlarını gösterdi. Bu anlamda PYD’nin bu sürece katılmaması için evet ağırlığımızı koyduk, gerekirse bir daha koyarız.
Sendika.Org