Son zamanlarda üniversitelerde gittikçe yayılmaya başlayan faşist ve gerici provakasyonlar ülke gündeminde de sıkça yer almaya başladı. Dini örgütlenme aracı olarak gören ODTÜ Mescit Topluluğu ve içerisinde bulunan grupların dine saldırı olarak nitelendirdiği durumun, aslında siyasal islam propagandası yapan, IŞİD’e insan devşiren, IHH gibi yardım kuruluşu adı altında islamcı çetelere yardım eden ve daha birçok […]
Son zamanlarda üniversitelerde gittikçe yayılmaya başlayan faşist ve gerici provakasyonlar ülke gündeminde de sıkça yer almaya başladı. Dini örgütlenme aracı olarak gören ODTÜ Mescit Topluluğu ve içerisinde bulunan grupların dine saldırı olarak nitelendirdiği durumun, aslında siyasal islam propagandası yapan, IŞİD’e insan devşiren, IHH gibi yardım kuruluşu adı altında islamcı çetelere yardım eden ve daha birçok dinci gerici örgütlenmeye karşı verilmiş, örgütlü ve militan bir savunmadır. Yaşanan bu durum, dine saldırı değil, üniversitelilerin yaşam alanlarına sahip çıkma mücadelesidir. Yandaş medya da bu olayı “namaz kılan öğrencilere saldıran ODTÜ” şeklinde gösterirken, hem kendi kitlesini provoke etmiş, hem de yıllardır giremedikleri ODTÜ’yü ‘kale’ yapma hedeflerini açıkça belli etmiştir. Dakikalar içinde açılan “ODTÜ rektörü görevden alınsın” tagi sosyal medya organizasyonlarını açıkça belli etmiş ve provakasyon, tehdit ve iftiralarla devam etmiştir. Yazılanlarla gerçek niyetlerini açıkça ve rahat rahat ifade edebilen bu gruplar birçok üniversitede yaşanan gerici saldırılarla “Yeni Türkiye”yi tanıtmaktan çekinmemektedir. 25 Aralık Cuma saat 10.30’da A1 kapısında basın açıklaması yapan “Genç” Memur-Sen, AKP’nin 13 yıldır yaptığı “kınama”lara yeni bir tanesini eklemiştir. “Namaz kılan öğrencilere saldıran ODTÜ’yü kınıyoruz..” Kendini ilim, irfan ve hikmet yolunda şuurlu gençlik olarak tanımlayan bu “genç” arkadaşlar gerçeklikten uzak açıklamalarla “Namaz kılma hakkımız engellenemez”, “YÖK göreve!” dövizleriyle basın açıklamasını gerçekleştirmiştir. YÖK Başkanı Yekta Saraç, ODTÜ’de yaşananlara dair ODTÜ Rektörü Ahmet Acar’la olan görüşmesinde “Olayların tekrar etmemesi için gerekli tedbirler alınsın” demiştir. “Tüm öğrencilerimizin dini vecibelerini özgür ve güvenli bir ortamda yerine getirebilmesi düşünmekteyim” diyen Yekta Saraç’ın, üniversiteleri ibadethaneye çevirmenin değil, üniversitelerde bilimin özgür ve güvenli bir ortamda gerçekleşmesi gerektiğinin farkında olması gerekir. Daha sonrasında gelen AKP milletvekili Aydın Ünal’ın “Cizre’ye nasıl girdiysek ODTÜ’ye de öyle gireriz” açıklaması ve de Tayyip Erdoğan’ın, sürecin takipçisi olacağını söylemesi asıl amacı ortaya koyuyor: ODTÜ’ye ne korumaları ne de polisiyle giremeyenlerin ODTÜ’yü yıpratma ve kendilerine diz çöktürtmeye çalışma projesi.
Ama merak etmesinler ODTÜ ne diz çöker ne de direnişten vazgeçer. 3 yıl önce olduğu gibi yine direnişe ev sahipliği yapar. Bir kez daha uyarıyoruz. ODTÜ’nün kapısı gericilere, faşistlere, zulmün iktidarı AKP’ye ve onun polisine kapalı. Başta YÖK’ü göreve çağıran ve her geldiğinde direnişle karşılanan Tayyip Erdoğan olmak üzere ODTÜ’ye girme planları yapanlara hatırlatalım: 27 Aralık 2012’de Devrim Stadyumu’nu dolduran, üniversitesine sahip çıkanlar nasıl ki o gün AKP’ye izin vermedi bugün de vermeyecek. Ve o gün de dediğimiz gibi: “ODTÜ Ayakta, AKP’ye direniyor!”.
ODTÜ Kolektif
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.