Mustafa Sönmez’in yeni kitabı Notabene yayınlarından çıktı. “Türkiye Solu ve Kürt Siyaseti” adını taşıyan kitapta yazıların önemli bir kısmını yazarın 2009’dan buyana Cumhuriyet, Yurt, Sözcü ve BirGün gazetelerindeki siyaset yazıları oluşturuyor. AKP’nin seçim sonrası kazandığı yüzde 49’luk oy desteğine rağmen saldırılarına hızla devam etmesini ve emek, özgürlük yanlısı kesimlerin direnişini kitabın önsözünde değerlendiren yazar şöyle diyor: […]
Mustafa Sönmez’in yeni kitabı Notabene yayınlarından çıktı. “Türkiye Solu ve Kürt Siyaseti” adını taşıyan kitapta yazıların önemli bir kısmını yazarın 2009’dan buyana Cumhuriyet, Yurt, Sözcü ve BirGün gazetelerindeki siyaset yazıları oluşturuyor.
AKP’nin seçim sonrası kazandığı yüzde 49’luk oy desteğine rağmen saldırılarına hızla devam etmesini ve emek, özgürlük yanlısı kesimlerin direnişini kitabın önsözünde değerlendiren yazar şöyle diyor:
Ak faşizmin, yüzde 49’luk oy desteğini, hem de kendisi bile pek ummazken, sağlamasına rağmen, yeni iktidar döneminin hemen başında saldırganlaşması neden? Çünkü, rejimin inşası, tek adamlık, diktatörlük-başkanlık- operasyonu henüz tamamlanmadı. Kitlelerden bunun da rızasını almak için korku, baskı iklimini, kaosu, belirsizliği devam ettirmek gerekiyor. Yanı sıra, Kaçak Saray ve yakın çevresinin bagajında cesetler hala duruyor, yargı önüne çıkılmadı, kazanılmış seçim zaferi ile etraflarını yüzde 49 canlı kalkanla çevirmiş olmalarına rağmen, rahatlamış değiller. Herhalde hiç olmayacaklar. Çünkü tökezledikleri an, hesap sorulacağını onlar da biliyor.
Türkiye’nin 1 Kasım 2015’te başlayan “yeni dönem”inde de emek, özgürlük yanlısı kesimlerin direnişi sürecek. Çünkü, suskunluk teslimiyet anlamına geliyor. Bu kesimleri üç ana aktör olarak tanımlamak gerekirse, CHP’den, Kürt siyasetinden ve sosyalistlerden söz etmek gerek. Peki, bu üç bileşenin güçlerini daha etkili bir şekilde bir araya getirmeleri, etkili bir ittifak kurmaları mümkün mü? Bu, geçmişte ne kadar yapılabildi, neden yapılamadı, bundan sonra yapılabilir mi? Bu konuda potansiyeller, kapasiteler, fırsatlar neler; engeller, bariyerler neler, aşılamaz mı, hangi şartlarla?
‘Türkiye Solu ve Kürt Siyaseti’
Sönmez kitabın “Giriş” bölümünde, Ak faşizme karşı mücadelede müttefik olabilecek üç aktörün, Kürt siyasetinin, CHP’nin ve sosyalistlerin günümüz profillerine ve birbirlerine karşı duruşlarına tarihsel boyut da katarak yer verdikten sonra, Ak faşizmin üstünde hissedeceği basınçları tartışıyor. Rejimin yeni döneminde işinin hiç kolay olmayacağına, ama geriletilmesi ve alt edilmesinin de etkili bir ittifak oluşturulmasına bağlı olduğuna değiniyor.
Yazar Notebene Yayınları’ndan 2011’de çıkan “Kürt Sorunu ve Demokratik Özerklik” kitabı, bu kitabın ana temalarından birine, demokratik özerkliğe odaklanmıştı. Bu kitabın ikinci bölümünde de, Sönmez’in “Hem Kürt sorununun çözümüne aracı olacak hem Türkiye’yi demokratikleştirmeye yarayacak” dediği, “Demokratik Özerklik, Yerelde Demokrasi” konulu, 2012 sonrasına ait 15 yazı yer alıyor.
Üçüncü bölümde, CHP ve Kürt sorununa yaklaşımı ile ilgili yazdığı 11 köşe yazısı var. Bu yazılardan, CHP’nin 2012’den 2015’e Kürt sorununa yaklaşımının geçirdiği evrimi izlemek olası.
“Kürt sorunu, Türkiye coğrafyasına sıkışmış bir pencereden yeterince anlaşılamıyor, çünkü gerçeklik, 4 ülkeye dağılmış durumda. Dolayısıyla sorunu Orta Doğu bağlamında tartışmak gerekiyor” diyen Sönmez, 15 köşe yazısını da “Kürt Sorunu ve Orta Doğu” başlığı altında toparlıyor.
Sönmez, “Gezi direnişi, mücadele tarihimizde bir milattır. Öyle ki, Kürt özgürlük mücadelesinin son yıllarının analizinde de bir kırılma tarihidir. Kürt muhalefetinin Ak faşizme karşı pozisyonunu, Gezi öncesi ve sonrası diye dönemlendirmek mümkündür” diyerek son iki bölümde bu konuyu işliyor.
Sendika.Org