22 Aralık günü İstanbul Gaziosmanpaşa Karadeniz Mahallesi’nde geceyarısı bir eve baskın yapan TMŞ polisleri, iki kadın devrimciyi katletti. MLKP savaşçısıları Yeliz Erbay ve Şirin Öter, polisle girdikleri çatışmanın ardından yaralı ele geçirildikleri halde infaz edilmişler. Ezilenlerin Hukuk Bürosu’nun açıkladığı otopsi raporuna göre: Yeliz Erbay’ın kafasının sağ tarafından yakın mesadefeden 5 mermi girmiş. Peş peşe ateş […]
22 Aralık günü İstanbul Gaziosmanpaşa Karadeniz Mahallesi’nde geceyarısı bir eve baskın yapan TMŞ polisleri, iki kadın devrimciyi katletti.
MLKP savaşçısıları Yeliz Erbay ve Şirin Öter, polisle girdikleri çatışmanın ardından yaralı ele geçirildikleri halde infaz edilmişler.
Ezilenlerin Hukuk Bürosu’nun açıkladığı otopsi raporuna göre:
Yeliz Erbay’ın kafasının sağ tarafından yakın mesadefeden 5 mermi girmiş.
Peş peşe ateş açılmış.
Şirin Öter’in bedeninde, sol şakağında bir mermi, göğüs bölgesinde 6, karın bölgesinde 1 mermi girişi, cinsel organında da 2 merminin giriş ve çıkışı tespit edilmiş!
Ayrıca iki kadının bedeninde işkence izleri saptanmış!
Erkek egemen bakış açısıyla şekillenmiş erkek devletin, erkek militarist güçlerinin küçük beyinleri, “kadın” dendiğinde iki bacak arası akıllarına geldiği için…
Devlet kadın devrimcilere yönelik işkence ve katliamlarının odağına her zaman cinsel saldırıyı koyuyor.
Bu yolla kadın devrimciyi kirleteceklerini, toplumun gözünde değersizleştireceklerini düşündüklerinden, ele geçirdikleri her kadın devrimcinin kadınlığına saldırıyorlar.
Kadınlara gözaltında, fiziksel ve psikolojik işkencenin yanısıra, cinsel taciz ve tecavüzü özel olarak kullanıyorlar.
Şirin Öter örneğinde olduğu gibi, katlederken cinsel organına ateş ederek, benzer yöntemleri kullanarak sadece ilerici, yurtsever, devrimci kadınlara mesaj göndermiyorlar.
Aynı zamanda bütün kadınlara da “devrimci mücadeleye sempati duyarsanız, katılırsanız sizin sonunuz da böyle olur” mesajı gönderiyorlar.
Bu katil sürülerinin 1980 ve 1990’lı yıllar boyunca…
Yine 2000’li yıllarda savaş konseptini devreye soktukları tüm zamanlarda, kadın gerillalara ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin yanında saf tutan Kürt kadınlara yaptıkları işkenceler, katliamlar, taciz ve tecavüzler unutulmadı!
Dün ele geçirdikleri kadın gerillaların cansız bedenlerine tecavüz ederek, işkence ederek bütün vücutlarını paramparça ederek vermek istedikleri mesaj ile… Bugün Ekin Wan’ın işkence edilmiş çıplak bedenini teşhir ederek…
Varto’da başlayan sokağa çıkma yasağı adı altında, Cizre’de, Silopi’de, Nusaybin’de, Sur’da, Silvan’da ve 16 Ağustos’tan bu yana sokağa çıkma yasağı ilan ettikleri tüm ilçelerde genç, yaşlı, hamile demeden kadınları katlederek…
İstanbul’da Yeliz Erbay’ın kafasına bir biri ardına 5 kez ateş ederek!
Şirin Öter’in göğüs ve karın bölgesine 7 el, cinsel organına 2 el ateş ederek vermek istedikleri mesaj aynı!
Vakti zamanında RAF militanlarına karşı Batı Almanya’nın kontrgerilla timlerindeki askerlerine ve İnterpol’ün diğer Avrupa ülkelerindeki timlerine verdiği “önce kadınları vurun” emri, tüm dünyada devletlerin devrimci parti ve örgütlere, direnen halklara karşı yürüttükleri savaşlarda da uygulanıyor.
İnkarcı sömürgeci Türk devleti de bu anlayışı Kürt Özgürlük Hareketi’ne ve Batı’da devrimci parti ve örgütlere karşı yürüttüğü kirli savaşta harfiyen uygulamıştır/uygulamaktadır.
Başbakanlığı zamanında R. Tayyip Erdoğan; “Çocuk da olsa, adın da olsa gereği yapılacaktır” demişti.
Şimdi polisiyle, askeriyle, özel timiyle, korucusuyla, Bora ve Esedullah timleriyle katil çeteleri Erdoğan’ın emrini yerine getiriyorlar.
İşkence ediyorlar, tecavüz ediyorlar, kurşunluyorlar, evlerini başlarına yıkıyorlar, infaz ediyorlar!
Günde 5 kadının erkekler tarafından katledildiği Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da devlet, 7 Haziran-25 Aralık tarihleri arasında, 96 kadını katletti!
Faşist Erdoğan-AKP diktatörlüğü Kürt halkına karşı yürüttüğü savaşta 30 kadını katletti.
Sokağa çıkma yasakları boyunca 22, Suruç katliamında 10, Ankara Barış Mitingi’nde 28, 6 kadını da infaz etmek suretiyle katletti.
Yani 6,5 ayda devlet ayda ortalama 14 kadını katlettti!
Bilanço çok ağır!
Ve katil devlet çocukları, kadınları katletmeye devam ediyor.
Ancak devletin her türlü baskı ve zulmüne karşı katledilen kadınların cenazelerini dikbaşlı kızkardeşleri kaldırıyor!
Mezar başlarında yapılan konuşmalarda kadınlar katil devletin mesajını aldıklarını söyleyip, sonsuzluğa uğurladıkları kadın yoldaşlarına ideallerini gerçek kılıncaya kadar mücadele edecekleri sözünü veriyorlar.
2015’de sömürgeciliğe ve faşist diktatörlüğe karşı mücadelede bir adım daha öne çıkan kadınlar, 2016’da daha çok direniş, daha çok mücadele diyerek kadın özgürlük mücadelesini büyütecekler.
Katil devlet ne yaparsa yapsın, devrimci kadınlar mücadelede kararlı!
Var mı bundan ötesi!…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.