Vladimir Putin’in Trump’a verdiği desteğin nedeni, Hillary Clinton’u Beyaz Saray’dan uzak tutabilecek en iyi konumda olmasıdır 2254 sayılı karar, 3 yıl önceki Cenevre Sözleşmesi’nin kararlarıyla uyum içindedir. Dünya üstündeki iki büyük güç, bu kararla, emperyalistler -en önde Fransa- güç kullanarak rejimi yıkma çabalarına devam ederken, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin varlığının korunacağı konusunda anlaşmışlardır. Ancak son birkaç […]
Vladimir Putin’in Trump’a verdiği desteğin nedeni, Hillary Clinton’u Beyaz Saray’dan uzak tutabilecek en iyi konumda olmasıdır
2254 sayılı karar, 3 yıl önceki Cenevre Sözleşmesi’nin kararlarıyla uyum içindedir. Dünya üstündeki iki büyük güç, bu kararla, emperyalistler -en önde Fransa- güç kullanarak rejimi yıkma çabalarına devam ederken, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin varlığının korunacağı konusunda anlaşmışlardır. Ancak son birkaç yılda dünya çok değişti ve bu yeni anlaşmayı sabote etmek 2012 anlaşmasını sabote etmek kadar kolay olmayacaktır.
Vaşington-Moskova ilişkileri
ABD ve Rusya ikinci kez bir anlaşma imzalayarak Suriye için bir barış planı konusunda uzlaştılar.
İlki, 2012’deki Cenevre Konferansıydı[1]. Anlaşmanın içeriği, bölgeyi ‘etki zonları’[2]na bölerek hem Suriye hem de bütün Ortadoğu’ya barış getirmekti. Bu anlaşma imzalanır imzalanmaz, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Clinton’un ‘liberal şahinler’ grubu ve neokonlar tarafından sabote edildi. İki haftadan kısa bir süre içinde, henüz Paris’te Suriye’nin Dostları[3] Konferansı devam ederken, Fransa, ‘Şam volkanı’ ve ‘Suriye Depremi’[4] operasyonları ile savaşı geri getirdi. Bu çatışmaya bir de 2013 yılının sonunda Ukrayna’daki darbe eklendi. Her iki olay, Moskova ve Vaşington arasındaki diplomatik ilişkiyi neredeyse kopma noktasına getirdi.
İkinci barış anlaşması Kerry’nin, 15 Kasım 2015’te Moskova ziyaretinde[5] gerçekleşti. İlk görüşmeyi Suriye muhalefeti Yüksek Komisyonu’nun toplantısı, IŞİD’in finansmanına yasak getiren 2253[6] sayılı karar ve Cenevre ve Viyana’da Suriye barışı için gösterilen çabaları kurumsallaştıran 2254[7] saylı karar takip etti. Hatta, genel beklentinin aksine, Yüksek Komisyon’un başkanlığına eski Suriye Başbakanı, Baasçı -bir Arabistan aşireti üyesi- Riyad Hijab seçildi. Kerry yanlış anlamaları önlemek için bir de açıklama yaptı; ABD’nin Esad’la ilgili tavrı Güvenlik Konseyi’ndeki oyunu etkilemeyecekti. Bu açıklama daha sonra Güvenlik Konseyi’nde de teyit edildi: “Politik süreç, IŞİD ve Esad arasında değil barış ve savaş arasında bir seçim önerecek”ti.
İranlı askeri danışmanların geri çekilmesi Kremlin’deki zirvenin hemen öncesinde başladı.
Rusya, Suriye Arap Cumhuriyeti’nde kurulacak olan ulusal birlik hükümetine muhalefetin temsilcilerinin de entegre edilmesini şart koşan Cenevre Konvansiyonu’na uymayı kabul etti. Silahlı olsun ya da olmasın politik muhalefetle değil teröristlerle savaştığını göstermek için ÖSO ve finansörü Fransa’yla bir anlaşmaya yaptı. Atlantik ötesi medyanın iddia ettiğinin aksine sahada hiçbir ağırlığı olmayan, zaten 2013’ten önce de var olmayan ÖSO, nereden geldiği belli olmayan 5 bin savaşçısıyla artık El Kaide ve IŞİD’e karşı hem Rus ordusuyla hem de Suriye ordusuyla işbirliği yapıyordu. ÖSO’nun güneyde konumlanmış olduğu göz önüne alınınca, şimdi ülkenin kuzeyinde savaşıyor olması şaşırtıcıydı.
Haziran 2012’deki Cenevre konferansı fiyaskosundan bu yana köprünün altından çok sular akmıştı. Belli bazı aktörler elenmiş, güçler dengesi başaşağı olmuştu.
Başkan Obama gücünün bir kısmını geri aldı ve ‘Arap Baharı’ projesini sonlandırdı. David Petraus (Kasım 2012’de kelepçe takılarak gözaltına alındı), Hillary Clinton (Ocak 2013) ve General John Allen’ı (Ekim 2015’de istifaya zorlandı) uzaklaştırmayı başardı. Kendi yönetimini de temizledi; Ulusal Güvenlik Konseyi’nden kurtuldu, Müslüman Kardeşleri yasakladı. Buna karşın Jeffrey Feltman BM’de 2. adam olarak kaldı. Feltman, Suriye’nin koşulsuz teslimini öngören bir plan hazırladı ve hala Suriye ordusunun daha önce yenilgiye uğrayacağını umarak[8] barış görüşmelerinde ayak diriyor.
Haziran 2013’te Beyaz Saray, Katar Emiri Hamid el-Thani’nin tahttan feragat etmesini[9] ve Başbakan Hamid bin Jasem’in istifa etmesini istedi. Bin Jasem Doha’da Brookings Enstitüsü’ne başkan yardımcısı oldu, yeni emir Tamim de, Mart 2014’te[10] Suudilerle diplomatik bir kriz çıkana kadar Müslüman Kardeşleri ve onların terörist örgütlerini finanse etmeye devam etti.
Savunma İstihbarat Servisi’nin uyarılarına rağmen David Petraus’un grubu 2014 ortalarında, Yarbay James Steele ve büyükelçi John Negroponte ile birlikte 2004’te İslam Emirliği adı altında kurduğu örgütü geliştirmeyi başardı. Ülkeyi bölmek amacıyla, Irak’ın bir kısmında etnik temizlik yapmak için bu örgütü kullanmaya başladılar. Bu operasyon birçok devlet (Suudi Arabistan, Kıbrıs, Birleşik Arap Emirliği, Fransa, İtalya, İsrail, Katar, Türkiye ve Ukrayna) ve çokuluslu şirket (Exxon-Mobil, KKR, Academi) tarafından desteklendi.
Beyaz Saray eski kral Abdullah ve prens Bender bin Sultan’ın kliklerini Suudi yönetiminden ayıklamayı becermiş ve yeni kral Salman’ın iradesi altında prenslere; bin Nayef ve Muhammed bin Salman’ın ellerine teslim etmişti. Bu yeni dağılım güç yapısına zarar vermiş ama politika değişikliğini olanaklı hale getirmişti.
5+1 Anlaşması, Yemen hadisesi durumu karmaşık hale getirse de, Suudi Arabistan’la sorunları ertelemek ve bir tür birlikte yaşamak adına[11], Tahran’ın devrim ihracı hırsını[12] bastırmasına şahitlik etti.
Hem Vaşington hem de Moskova, Türkiye Cumhurbaşkanı RTE’den[13] kesinlikle hoşlanmıyorlardı. Ancak, Türkiye’nin NATO üyesi olması, özellikle de Kiev’le[14] (ABD’nin küresel stratejisinde bir başka önemli savaş sahnesi) müttefik olması nedeniyle Beyaz Saray[15] dikkatli davranmak zorundaydı.
Haziran 2012 ve Eylül 2015 arasında Moskova ve Vaşington arasındaki güç dengesi değişti. NATO, hem balistik füzeler[16] hem de konvansiyonel savaş[17] üstünlüğünü yitirdi. Böylece Rusya dünyanın lider askeri gücü haline geldi.
Bu güç değişiminin sonucu olarak Kremlin, 2012’de Beyaz Saray’ın eşidi olmak için harekete geçti. Bugün ABD, askeri üstünlüğünü yitirmesi nedeniyle politik düzlemde pazarlık yapmak zorundadır.
Aynı günlerde, Rand Şirketi -ABD savaş sanayisi lobisinin bayrak düşünce kuruluşu- Suriye için geliştirdiği barış planını yayımladı. Bu güçlü kuruluş ABD’de yerleşik hiyerarşiyi, Ekim 2014’te[18], Başkan Esad’ın zaferinin Vaşington için en iyi sonuç olacağını açıkladığı zaman bir kez şaşırtmıştı. Daha sonrada, gelecekteki milli birlik hükümetinde[19] hem muhalefetin hem de Kürtlerin temsilcilerinin bulunmasını garantileyen bir ateş-kes önerdi.
Yeni dünya düzenine muhalefet
Barack Obama’nın politikalarına karşı olan muhalefet henüz varlığını sürdürüyor. Vaşington Post[20], Suriye’deki rejim değişikliği konusunda Obama’yı, Rusya’ya teslim olmakla suçladı.
2012’de Petraus-Clinton klanının muhalefetini, askeri üstünlüğe dayanan çıkar arzusuyla açıklamak mümkündü. Ancak Rusların yeni silah teknolojisi, bu muhalefeti anlamsızlaştırdı. Güçler dengesindeki bu değişim nedeniyle bu tezde ısrarın tek nedeni, Batılı güçlerin hala kazanabileceğine inanarak, en kısa sürede küresel bir çatışma çıkması umududur. Çin’in ordusunu sahaya sürebilecek bir konuma geldiği bir dönemde bu zafer, artık hayal bile edilemez.
Tam da Cenevre Konferansı’nda yaptığı gibi, 2254 sayılı kararın kabul edilmesinden hemen sonra Fransa olaya müdahil oldu. Dışişleri Bakanı Laurent Fabius bütün muhalefetin Suriye’nin değişim sürecine katılımının sağlanması ancak Esad’ın bu süreçten dışlanması gerektiğini söyledi- Cenevre Konvansiyonu ve 2254 sayılı Güvenlik Konseyi kararına tamamen tezat olmasına rağmen.
2012’de Fransa’nın konumu, Baasçı rejimi, bir Müslüman Kardeşler hükümetiyle değiştirmek ve böylece seküler Arap rejimlerinin yıkılması (Arap Baharı) projesine devam etme isteği, Suriye Ordusu’nun güçten düşürülerek İsrail’in bölgesel hakimiyetini kurma ya da basitçe Suriye’nin yeniden sömürgeleştirilmesi amacıyla açıklanabilirdi. Ancak bugün, bu üç amacın her biri Rusya’yla savaş nedenidir.
Fransa, Suriye sorununda ABD’li liberal şahinlerin ve neokonların yanındadır. Bu sayede Benjamin Netanyahu gibi, kutsal bir çatışmayı kışkırtarak, Mesih’in gelişini hızlandırmanın dini bir görev olduğunu düşünen Mesihçi Siyonistlerin desteğini almaktadır.
Suriye’de barış mı? Nükleer savaş mı?
Liberal şahinlerin, neokonların ve mesihçi siyonistlerin politikalarını iki süper güce dayatabileceğini düşünmek mantıklı değildir. Ancak Ocak 2017’den, yeni başkanın Beyaz saraya gelişinden önce nihai bir sonuca varmak çok zor olacaktır. Vladimir Putin’in Trump’a verdiği desteğin nedeni, Hillary Clinton’u Beyaz Saray’dan uzak tutabilecek en iyi konumda olmasıdır.
Aslında şimdi, yenilenlerin de başlarını dik tutabilecekleri bir barış için her şey hazır.
Aklınızda olsun:
* 2253 sayılı karar IŞİD ve El Kaide’ye desteği yasaklar. 2254 sayılı karar Haziran 2012’deki Cenevre konvansiyonunu teyit eder. Hem Rusya hem de ABD Suriye Arap Cumhuriyeti’nin korunması ve bir milli birlik hükümeti kurulmasını desteklediler.
* Cenevre Konvansiyonu’nda, Suudi Arabistan tarafından desteklenen muhalefet ordusu delegasyonun başkanlığına Baasçı, eski Başbakan Riyad Hicab seçilmiştir. Rusya da ÖSO ve sponsoru Fransa’yla bir anlaşma yapmıştır.
* Yenilenlerin alınları açık dolaşabileceği bir barış anlaşması için gerekli bütün koşullar şimdi vardır. Ama tam da 2012’de olduğu gibi, 2254 sayılı karardan hemen sonra Fransa yine eski taleplerini gündem getirmiştir.
Dipnotlar:
[1] “Action Group for Syria Final Communiqué”,Voltaire Network, 30 June 2012.
[2] « Obama et Poutine vont-ils se partager le Proche-Orient ? », par Thierry Meyssan, Оdnako(Russie), Réseau Voltaire, 26 janvier 2013.
[3] « Discours de François Hollande à la 3ème réunion du Groupe des amis du peuple syrien », par François Hollande, Réseau Voltaire, 6 juillet 2012.
[4] “The West and the glorification of terrorism”, by Thierry Meyssan, Translation Michele Stoddard ,Information Clearing House (USA), Voltaire Network, 3 August 2012.
[5] “Press meeting by Sergey Lavrov and John Kerry”, by John F. Kerry, Sergey Lavrov, Voltaire Network, 15 December 2015.
[6] “Resolution 2253 (funding sources for ISIL and other terrorist groups)”, Voltaire Network, 17 December 2015.
[7] “Resolution 2254 (Peace plan for Syria) [Draft]”,Voltaire Network, 18 December 2015.
[8] « Deux épines dans le pied d’Obama », par Thierry Meyssan, Réseau Voltaire, 31 août 2015.
[9] « L’émir de Qatar contraint par Washington de céder son trône », « L’ex-Premier ministre du Qatar écarté du Fonds souverain », Réseau Voltaire, 13 juin et 3 juillet 2013.
[10] « L’Arabie saoudite durcit le ton face aux Frères musulmans », « Guerre secrète entre le Qatar et l’Arabie saoudite », Réseau Voltaire, 4 et 13 mars 2014.
[11] « Ce que vous ignorez sur les accords états-uno-iraniens », par Thierry Meyssan, Réseau Voltaire, 6 avril 2015.
[12] « Que deviendra le Proche-Orient après l’accord entre Washington et Téhéran ? », par Thierry Meyssan, Réseau Voltaire, 18 mai 2015.
[13] « Syrie : Obama désavoue le général Allen et le président Erdoğan », « Washington interdit à Ankara de frapper les Kurdes de Syrie », « Frictions entre le Pentagone et son allié turc », « L’Otan refuse de s’impliquer dans la guerre secrète russo-turque »,Réseau Voltaire, 28 juillet, 13 et 15 août, 8 octobre 2015.
[14] « L’Ukraine et la Turquie créent une Brigade internationale islamique contre la Russie », par Thierry Meyssan, Réseau Voltaire, 12 août 2015.
[15] “The Geopolitics of American Global Decline”, by Alfred McCoy, Tom Dispatch (USA), Voltaire Network, 22 June 2015.
[16] « 7 juin 2012 : la Russie manifeste sa supériorité balistique nucléaire intercontinentale », « Coups de semonce russes », par Thierry Meyssan, Réseau Voltaire, 8 et 9 juin 2012.
[17] « L’armée russe affirme sa supériorité en guerre conventionnelle », par Thierry Meyssan, Réseau Voltaire, 19 octobre 2015.
[18] « Bouleversement des intérêts US au Levant », par Thierry Meyssan,Réseau Voltaire, 3 février 2015.
[19] A Peace Plan for Syria, James Dobbins, Philip Gordon & Jeffrey Martini, Rand Corporation, December 17, 2015.
[20] “On regime change in Syria, the White House capitulates to Russia”, Editorial board, The Washington Post, 17 décembre 2015.
[21] “Vladimir Putin’s annual news conference”, by Vladimir Putin, Voltaire Network, 17 December 2015.
[Voltairenet’teki İngilizcesinden Murat Karadeniz tarafından Sendika.Org için çevrilmtiştir]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.