TRT’de son dönemde Suriye’de savaşan İslami Cephe isimli çetenin övüldüğü belgeseller yer alıyor
TRT’de son dönemde Suriye’de savaşan İslami Cephe isimli çetenin övüldüğü belgeseller yer alıyor
Halkın ödediği vergilerle yayın yapan devlet televizyonu TRT, Suriye savaşını anlattığını iddia ettiği bir belgesel yayımladı. ‘Pusula Doğu’ isimli belgesel daha çok çete gruplarının cihat çağrısı olarak dikkat çekiyor.
Suriye’de yaşanan savaş tüm Suriyelileri etkilese de belgeselin ilk üç bölümünde görüşlerin neredeyse tamamı “İslami Cephe” üyeleri tarafından verilmiş ve bu cephenin propagandası yapılmış. Ayrıca “Pusula Doğu”da ne dünyanın terör örgütü listesinde bir numarada yer alan IŞİD, ne de pek çok savaş suçu işlemekle eleştirilen İslami Cephe’nin yaptıkları yer alıyor.
Yapımcılığını Şencan Uzun’un, yönetmenliğini ve metin yazarlığını Serdar Çalışkan’ın yaptığı belgeselde Halep’te bütün çatışmaların ve ölümlerin sorumlusu olarak Beşar Esad gösteriliyor. İlk bölümünde “Bölgede çatışanların hemen hemen hepsi yerli halk” deniyor. Rejim güçlerinin varil bombalı saldırılarının etkisi sivil halk içinde çarpıcı bir biçimde görülüyor lakin bu trajedi, cihatçılığı güçlendirmek için propagandaya çevriliyor.
Arkada çalan kahramanlık şarkıları ve marşları da dikkat çeken bir diğer detay. Hüzünlü bir müzikle çocukların hikayeleri anlatılırken, Allah’u Ekber sesleriyle çatışmaların ortasındaki silah sesleri ve yaralanan çocukların gösterilmesi tartışma yaratacak cinsten. Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın İslami Cephe’ye silah gönderdiğinden bahsedilmezken silahların, tankların ve mermilerin Suriye askerlerinden alındığı iddia ediliyor.
Mülteci kamplarında kalan çocuklardan Zeman Muhammed’in “Eğer babanın katillerini görsen ne yapardın” sorusu üzerine verdiği “Kontrol noktasında kendimi patlatırdım” cevabı açık bir şekilde TRT ekranlarında yayımlanıyor. Keseb-Lazkiye’de bombalar kurulurken alt sesten “Bu bombaların amacı rejim güçlerinin tanklarını bomba yağmuruna tutarak, sivilleri öldüren rejim yanlılarının araçları ve kaybedilen Humus’un intikamı…” deniyor.
2. Bölüm: ‘Yardıma ihtiyacımız var’
“Pusula Doğu” belgeselinin 2. bölümü “Yardıma İhtiyacımız Var” ismini taşıyor. Suriye’ye Yardım/Biz Ümmetiz Platformu Başkanı Ayhan Altıntaş’ın görüşleriyle Suriye’ye gönderilen yardımlardan bahsediliyor. İnsani yardımların gönderilmesi Suriye için elbette vazgeçilmez ancak yardım adı altında Suriye’ye MİT TIR’larıyla silah gönderilmesi iddiaları da akıllardan gitmiyor. Yardımların adil dağıtıldığını ve bu dağıtımların da muhalifler tarafından kontrol edilen Şer’i heyet tarafından yapıldığı söyleniyor. 2. bölümde konuşan Nurdin Asmen adlı bir gencin “Ya Allah’ın izniyle kazanacağız ya da şehit olacağız” sözleri yine cihat çağrısı olarak okunabilir.
İHH’nın Yetim Çalışmaları Sorumlusu Adem Kalaycı Suriye’deki Şuheda Kampı’nda “Dünyadaki hiçbir yerde böyle bir zulüm yaşanmıyor” derken, cihatçı grupların yaptıklarına dair en ufak bir söz söylenmiyor. Çadır kamplar anlatılırken dış sesin “Onlar sahip olduklarına şükretmenin çok erken yaşta öğrenildiği bir kültürün insanları. Bu nedenle kimsenin ağzından imkanların darlığıyla ilgili bir şikayet çıkmıyor” denilerek, halkın şikayet etmesi de engellenmeye çalışılıyor.
3. Bölüm: ‘Terörist değiliz’
3. bölümün başında İslami Cephe anlatılırken, bu örgütün yerli halk olduğu ve dışarıdan herhangi bir muhalifin katılmadığı iddia ediliyor. Alt seste “Her biri kendi mahallesini, bölgesini korumaya çalışan 2 bini aşkın grup, dış kaynaklı radikal çetelerin biat dayatması karşısında birleşmek zorunda kaldı. İslami Cephe bu grupların en büyüklerinden biri” deniyor.
Bu bölümde İslami Cephe’nin Esad’a bağlı güçlere ait bir askeri üssü ele geçirmeye çalışmasının görüntüleri yer alıyor. İdlip’te Emine Müclavi 1980 döneminde rejime karşı çıkan insanların tutuklandığını ve kendi eşinin de siyasi bir hapishanede öldürüldüğünü anlatıyor. Bu durum akıllara Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığında Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’la birlikte yaptığı ortak basın toplantısını ve “Kardeşim Esad” söylemini akıllara getiriyor. Belgeselde ayrıca dış sesten bir kadına sorulan “Ariha’daki mücahitlere mesajın nedir?” sorusu cihat çağrısını çağrıştırıyor. (Mücahit: Kutsal sayılan bir ülkü, özellikle de İslam adına savaşan kişi. Sözcük Arapça mücahidûn-mücahitler sözcüğünün tekilidir ve ‘cihat eden’ anlamına gelir)
Belgesel İslami Cephe Şura Meclisi Başkanı Ebu İsa eş-Şeyh’in şu sözleriyle son buluyor “Adaletli, insaflı ve yeni bir Suriye bekliyor bizi. Tükiye elinden geleni yaptı. Çok teşekkür ediyoruz. Rabbimiz bizimledir ve muhakkak ki kurtuluşa erdirecektir. Bizi zalimlerin kuşatması altında, doğunun ve batının komplosu altında bırakmaz. Allah’ın inayetiyle bazı ülkeler bizi terk etmedi. Dayanın ve sabredin. Kardeşleriniz içerde korku altındayken sizin dışarıdaki rahatlığınız size sadece utanç verir. Herkes yerine dönsün” Bu sözlerse İslami Cephe saflarında cihat çağrısı olarak yorumlanıyor.
Suriye savaşının bir belgesel olarak yapılması ve dini inancı, siyasi görüşü ne olursa olsun sivillerin yaşadığı katliamlar, zorluklar ve mülteci dramı elbette belgeselde konu edilebilir. Ancak Türkiye’yi de açık bir taraf haline getiren ve cihat çağrısını destekleyen bir belgeselin TRT’de gösterilmesi tartışmaları da beraberinde getirecek gibi görünüyor.
İslami Cephe
Suudi Arabistan, Katar ve AKP destekli yedi cihatçı çetenin birleşmesiyle oluşan İslami Cephe, Suriye’de 22 Ekim 2013 tarihinde kurulmuştu. El Kaide’nin Suriye kolu Nusra Cephesi’yle ortak operasyonlar düzenleyen bu çatı örgütü, cihatçılar arasındaki anlaşmazlıklar ve Ahrar’uş Şam’ın lider kadrosunun bir bombalı saldırı sonucu öldürülmesiyle bir müddet sonra dağılmıştı. Ancak bu çatı örgütüne bağlı cihatçı çetelerin ilerleyen süreçlerde “Fetih Ordusu”, “Şam Cephesi” gibi isimlerle yeni çatı örgütler oluşturduğu görülmüştü.
Sendika.Org, Evrensel