Nasıl? Böyle rahat mısınız? Keyfiniz yerindedir umarım. İsterseniz biraz şöyle vuralım. Şimdi nasıl? Zafer sarhoşluğunuzu attınız mı yoksa biraz daha sürer mi? Maşallah iyi de süpürdünüz? Kimse kalmadı valla karşınızda. Hadlerini bilecekler artık. Gerçi bilmeseler ne yazar, vurur vurur indiririz. Kaybedecek bir şeyimiz de yok hem. Olsalar ne olur olmasalar ne olur her türlü ülkenin […]
Nasıl? Böyle rahat mısınız? Keyfiniz yerindedir umarım. İsterseniz biraz şöyle vuralım. Şimdi nasıl? Zafer sarhoşluğunuzu attınız mı yoksa biraz daha sürer mi? Maşallah iyi de süpürdünüz? Kimse kalmadı valla karşınızda. Hadlerini bilecekler artık. Gerçi bilmeseler ne yazar, vurur vurur indiririz. Kaybedecek bir şeyimiz de yok hem. Olsalar ne olur olmasalar ne olur her türlü ülkenin yarısı bizde. Durum değişti efendim, artık biz bize yeteriz. Hem kendi içlerinden gelenler de onları suçluyor, sırf biz değil yani. E tabi canım, devlet niye boşuna vursun. Ordan gelecek milli gelir de gelmeyiversin. Zaten çok bir şey geldiği de yok. Hep zarar hep zarar. E üstadım haklı olsalar şu Gezi’de solcular filan da yanlarında olurdu şimdi. Bak ne ses var ne soluk. Aklın yolu bir. Gezidekiler akıllandı bunların yanlış yolda olduğunu gördü efenim! Barış için görüştük de ne oldu az daha parti gidiyordu. Böyle iyi. Türk milleti var arkamızda bizim. Hem başka dostumuz da yok zaten.
Ölen öldüğüyle kalır, yara derinden açılır ve halkların kardeşliği bir daha okunmamak üzere sözlüklerden kaldırılır. Kimse duymaz, görmez sizi, eğer verilen canınız büyük otellerin önündeki parkta değilse, kesilen ağacınız önemli bir meydanınızda kesilmediyse, onların ciğerlerinin ihtiyaç duyduğu orman değilse yanan orman, kimse görmez sizi. Meselemiz özelde Silvan, genelde derin bir kopuş. Kendini artık azınlık olarak hisseden bir ben miyim diye sormak istiyorum her gördüğüme. Sayısal bir veri değil benim bahsettiğim, manevi bir şey. Devletten de değil bahsettiğim kopuş. Zaten ona hiçbir zaman bir aidiyet ve sadakat hissim olmadı çok şükür. Mesele bir halktan kopmak. Bir kültürden, paylaşımdan, dostluktan kopmak. Topluluk olmak değil derdim, ama halk olmak. Ya da olamamak işte. “Orada ne oluyor arkadaş, neden öldürülüyor insanlar orada. O halka bu zulüm neden reva görülüyor?” Budur can alıcı sorular. Dengeyi değiştirecek, sistemi afallatacak sorular.
“Ama orada ne döndüğünü bilmiyoruz ki? Hep terörist var diyorlar, ondanmış bütün çatışma” etrafında dönen bir bakışsa eğer, istediğin haberleri istediğin yerden okuyorsun demektir. Kimin ne istediğinden nerede nasıl öldüğünden haberin bile yok demektir. Topyekûn suçlu gördüğün bir coğrafyadan bahsediyorsan -ki öyle- yönetilmiş bir ırkçılığın pençesindesin. İçinde gizlediğin ırkçı, kör cümlelerin ve bakışın, artık senin için bir masada heykele dönüştürüldüyse, senin adına “oh bee!” deme vaktidir zaten. Gönlün hoş tutulsun diye Rabia’n da var (İslamcılar için yeni semboldür çünkü), vazgeçemediğin faşist kutsal cümlen de. Artık vücut buldu senin için. Kendi ülkende, kendi toprağında sadece vücut bulan o değildir, düşmanlığını kusabileceğin savaşın da var artık. Hem şehitlerin de var, çünkü “bu topraklar şehit kanlarıyla sulandı, sulanmaya devam edecektir” diye meşrulaşmış bir kan fetişin de.
Silvan’da bugün 12. gün ve cep telefonlarıyla çekilmiş videolardan da öğrendiğimiz, bağımsız gazetecilerden gelen bilgilere göre tam bir insanlık dramı yaşanıyor. “Bir ağaç kadar kıymetimiz yokmuş meğer” diyen Silvanlı bir mağdurun sesi hala kulaklarımızda. Korkuyu göz bebeklerinde gördüğümüz 3-5 yaşındaki çocuklar var orada. Büyüyecek onlar. Bu ülkede büyüyecek, bu topraklarda. Yaşananlar onların geçmişi olarak kalmayacak. Çünkü Diyarbakır’daki de gördü bunları, Mardin’deki de, Urfa’daki de, Konya’daki vatandaş da, ben de. Hepimiz gördük. Tecrübemiz geleceğimizi oluşturacak. Ruh halimizi. Kurşunla, gazla, ölülerle, korkuyla Silvan’ı neyden temizliyorsunuz? Türkiye’yi kimden neyden arındırıyorsunuz? Haberiniz var mı? “Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet” mesajlı Rabia’yı kimin gözüne soktuğunuzu anlamıyor muyuz? Hangi dinden temel alıp da dörtlü bir kombinasyona sığdırdınız inancınızı?
Silvan’da 10 günde 7 kişi öldürüldü. Onlarca yaralı var. Yıkıntı ve yakılmaların bilançosu belli değil neredeyse. “Haritadan sileceğiz” dediğiniz yer sizinle birlikte bir hafıza, bir halk, bir barış umududur aynı zamanda. Silinecek olan budur aslında. Haritalar, sınırlar değildir insan yaşamını sürdüren. Orada yeşeren ve yeşerecek her şeydir.
Şimdi. Rahat mısın batıdaki “yoldaşım” ve doğudaki batılı “yoldaşım”. Bir siyasi istikrar kadar tek düze ilerleyen, bir efelenme rüzgarına kavuştuğun için rahat mısın? Tek tip vatanında, milletçe, tek bayrak altında yaşamaktan memnun musun? Huzura erdin mi? İçinde hiç mi yaprak kımıldamıyor neler oluyor diye? Haklı haksız kim diye merak etmen değil mesele ama bir bak sadece bir gör ve hisset kime nerede ne oluyor diye. Savaşın suçsuzu olmaz ama bir “halkın” mazlumu olur. Biraz insaf et de bak insan canından daha ne değerlidir? Eğer yine için rahat edecekse, eyvallah. Seni siyasi demeçlerle ikna olup rahatlayacağın günlere yolcu ediyorum. Yolun açık olsun!
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.