Geçenlerde Zorlu Center’daki lansmanda çıkan izdihama ev sahipliği yapan İsveçli H&M firması tişörtlerini Bangladeş’teki ‘sweatshop’ denen atölyelerde yaptırıyor
Geçenlerde Zorlu Center’daki lansmanda çıkan izdihama ev sahipliği yapan İsveçli H&M firması tişörtlerini Bangladeş’teki ‘sweatshop’ denen atölyelerde yaptırıyor. John Smith’in elde ettiği verilere göre Almanya’da 4.95 avroya satılan bir tişörtü H&M Bangladeş’teki fason üreticiden 1.35 avroya satın alıyor
Bangladeş’te H&M için çalışan işçiler ürettikleri bir tişörtten (1.36 avro bölü 2500) yaklaşık 0.0005 avro, 1 avronun 2000’de biri ya da 1 avro sentin 20’de biri kadar ücret alıyorlar.
Veriler ölçülmek istenen kategorilere yönelik toplanır. Dolayısıyla her veri setinin arkasında teorik bir arka plan vardır. Mesela günümüz ekonomik verileri makro ölçekte GSYH, büyüme oranı, enflasyon, faiz, işsizlik vs. gibi iktisadi kategorileri ölçmek maksatlı Keynesyen teorik arka plan ile fiyatlar cinsinden toplanmaya başlanmıştır. Oysa Marksist emek-değer kategorileri Keynesyen kategorilerden farklıdır. Hiçbir devlet, haliyle, Marksist bir veri seti oluşturmak istemediği için Marksist hipotezleri test etmek güçleşir. Marksist hipotezlerin Keynesyen verilerle test edilmesi de hatalı bir bilimsel metot olacağından elde edilen sonuçların bağlayıcılığı pek kuvvetli olmaz. Yine de pek çok Marksist iktisatçı, ne kadar meşakkatli de olsa, eldeki ana-akım verileri eğip büküp Marksist kategorilere yakınsatmaya çalışırlar ki bazı kavramları somutlaştırmak mümkün olsun.
Aşağıdaki rakamlar John Smith’in Monthly Review’in 2012 Temmuz-Ağustos tarihli sayısında yayınlanan The GDP Illusion makalesine ve makalenin birkaç referansına dayanıyor. Zincirleme olarak ilk kaynak Almanca yayınlanan bu makale. Smith tüm bu verileri, GSYH hasılanın ne kadar aldatıcı olduğuna yönelik bir tartışma için kullanırken sömürü oranı hesabını eksik bırakmış. Daha evvel E. Ahmet Tonak hocamın iPhone 6’daki sömürü oranı hesabının bir benzerini ben de Bangladeş’te üretilen H&M marka bir tişört için yapmaya çalıştım.
Geçenlerde Zorlu Center’daki lansmanda çıkan izdihama ev sahipliği yapan İsveçli H&M firması tişörtlerini Bangladeş’teki ‘sweatshop’ denen atölyelerde yaptırıyor. John Smith’in elde ettiği verilere göre Almanya’da 4.95 avroya satılan bir tişörtü H&M Bangladeş’teki fason üreticiden 1.35 avroya satın alıyor. Bangladeş’teki fason fabrikatör de tişörtü üreten işçiye 10-12 saatlik bir iş günü için 1.36 avro veriyor. Her bir işçinin işlettiği makine de saatte 250, günde en az 2500 tişört üretiyor. Buna göre işçiler ürettikleri bir tişörtten (1.36 avro bölü 2500) yaklaşık 0.0005 avro, 1 avronun 2000’de biri ya da 1 avro sentin 20’de biri kadar ücret alıyorlar. Bakın 1 sent değil, yarım sent değil, çeyrek sent dahi değil, bir sentin 20’de biri. Yani düşünebiliyor musunuz parça başı bu ücreti izah edecek bir para birimi bile yok. Bu emek maliyeti kalemi o kadar küçük ki aşağıdaki grafiğin en altında bir renk olarak gözükmüyor bile.
Bangladeşli üretici tişört başı aldığı 1.35 avronun 40 avro sentini pamuk için harcıyormuş; geri kalan 95 avro sentin bir kısmı enerji, kira, yıpranma, boya vb. girdi harcamasına gidiyor, bir kısmı da kendine net kâr olarak kalıyor. Fakat bu 95 sentin kompozisyonuna dair veri yok. Diyelim ki, makul bir varsayımla, Bangladeşli üretici toplamda %15 kâr ediyor olsun. Buradan 1.35’in sentin 1.17 avrosu pamuk dahil diğer değişmez sermayenin yenilenmesine gidiyor sonucu çıkar, 18 sent ise üreticinin parça başı kârı olur. Üreticinin daha fazla kazanıyor olması muhtemeldir ama biz yine de temkinli bir varsayımda bulunmuş olalım.
1.35 avroluk ara satış fiyatı üzerine parça başı 6 sentlik bir ulaştırma masrafıyla ilk aşama 1.41 ile tamamlanıyor. Geriye 3.54 avroluk bir kısım kalıyor. Bunun bir kısmı vergiye, bir kısmı işletme masraflarına, bir kısmı CEO’ya, bir kısmı reklam ve pazarlamacılara vs. gidiyor ve H&M sadece 76 sent kâr yazıyor muhasebesine. Peki tüm bunlar maliyet değil mi? Maliyet tabii ki, ancak reklam, pazarlama, muhasebe, özel güvenlik vs. gibi faaliyetler sömürünün realize olması ve mükemmelleştirilmesi için çalışan üretken olmayan emek harcamalarıdır. Marx’a göre tişörtün üretiminde kullanılan emek gücü ile sömürünün mükemmelleştirilmesi ve artık değerin realize edilmesi için kullanılan emek arasında kategorik bir fark vardır. Günümüzde reklamcının fonksiyonu muhakkak çok önemlidir, ancak tişörtün kullanım değeri için reklamcıya gerek yoktur. Reklamcı, potansiyel artığın realize olması için çalışır. Özünde, ideal toplumda var olmaması gereken bir israf kurumudur reklamcılık.
Sömürü oranı?
Eldeki veriler Marksist emek-saat biriminden olmasa da bir yakınsama yaparak Bangladeş’teki bu fabrikada üretilen H&M marka bir tişörtteki sömürü oranını yaklaşık 7561 (%756100) olarak ifşa edebiliriz (linç başlasın). Yani 1 birim üretken emekten 7561 birim artık çıkartılıyor. Güzel oran. İşte zaten bu yüzden buralara “sweatshop” deniyor.
Artığın realize olduğu aşamada güvenlik görevlisinden reklamcısına, CEO’sundan muhasebecisine kadar aslında süreçte çok önemli rolleri olan ancak üretken olmayan emek kategorisindeki herkes artıktan paylarını alıyor. Bir kısım artık da şirket muhasebesine kâr olarak yazılıyor. Sermayedar, H&M’in kapısında duran güvenlik görevlisine herhangi bir şey ürettiği için ücret ödemez; artık değerin gerçekleşmesinde üzerine düşen koruma görevini yerine getirdiği için üretken işçilerden elde edilen artık değer üzerinden bir pay verir. Kısacası, finans uzmanı, güvenlik görevlisi, reklamcı vb. meslek grupları değer ürettikleri için değil sömürüyü mükemmelleştirdiği için sömürüden pay alırlar.
Aynı makalede kahve, iPod ve iPhone için de birtakım veriler var ancak bu veriler çok daha yetersiz olduğundan yaklaşık değerler bulmak bile güç. Ahmet hoca zaten iPhone için güncel bir hesap yapmış ve sömürü oranını iPhone 6 için 94 (%9400), iPhone 6 plus için ise 113 (%11278) olarak bulmuştu.
Smith’in yansıttığı verilere göre bir bardak jenerik kahvede, kahve tarlasında çalışan işçi piyasadaki fiyatın sadece %2’si kadarını alıyormuş. Bu da sömürü oranının üst limitini 49 (%4900) yapar. Aradaki işlemlerden bazıları, mesela kahvenin kavrulması, reklam aşamasının aksine, değer yaratan bir süreçtir ancak bunun kompozisyonu makalede verilmiyor. Dolayısıyla sömürü oranı %4900’ün altında olacaktır.
Bu oranların büyüklüğü sömürü oranı gibi kategorilerin ne demek olduğunu bilmeyen insanların gözüne batıyor. Fakat, dediğim gibi, tüm bunlar mevcut verilerle hesaplanması kolay olmayan Marksist kategoriler için yapılmış kaba ve yakınsak hesaplardır. Bu hesaplamaların öncelikli maksadı Marksist kavramların somutlaştırmasını sağlamaktır. Elde edilen %756100 gibi mutlak bir oran kendi içinde çok fazla bir şey ifade etmez belki ama bu oranın zaman içinde nasıl değiştiği (artıyor mu, azalıyor mu, ne oluyor?), sektörden sektöre nasıl farklılaştığı sömürünün boyutlarını anlamak bakımından bize anlamlı bir kıyas sunar. Hesap kitap bir yana dursun, 5 avroluk bir tişörtü üreten işçinin bundan 1 sent pay dahi almıyor olması kapitalizmdeki sömürünün ne boyutlarda olduğunu göstermeye yeter de artar bile.
Yiğit Karahanoğulları, yıllar evvel Yordam Kitap tarafından da basılan tezinde bazı Marksist değer kategorilerinin Türkiye ekonomisindeki sektörlerde zaman içinde nasıl değiştiğini göstermeye çalışmıştı. Marksist kategorilerin incelenmesi literatür açısından aslında son derece önemli bir araştırma programıdır. Umarım daha fazla iktisatçı bu konuya eğilerek literatürün derinleşmesine ve kıyaslama yapmayı kolaylaştıracak objektiflikte somut veriler üretmeye katkıda bulunurlar.