ÇMO İstanbul Şubesi, 8 kişinin yaşamını yitirdiği Hopa sel felaketi ile ilgili inceleme raporunu açıkladı, felaketin “doğal afet” ya da “fıtrat” ile açıklanamayacağını belirtti
ÇMO İstanbul Şubesi, 8 kişinin yaşamını yitirdiği Hopa sel felaketi ile ilgili inceleme raporunu açıkladı, felaketin “doğal afet” ya da “fıtrat” ile açıklanamayacağını belirtti
Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İstanbul Şubesi, Hopa’da 22-24 Ağustos tarihlerinde yaşanan sel felaketi ile ilgili hazırladığı inceleme raporunu yayımladı. 8 kişinin yaşamını yitirdiği felaketin “doğal afet” ya da “fıtrat” olarak tanımlanamayacağını belirten oda, insan eliyle yapılmış yolların, tarım alanlarının, orman tahribatının, dere yataklarına müdahalelerin, çarpık yapılaşmanın bölgeyi bir felaket alanına dönüştürdüğünün altını çizdi.
Güvenlikli yerleşim alanı yok
Doğu Karadeniz’deki kırsal yerleşimlerin çoğunda altyapı yetersizliği sorunu olduğuna dikkat çeken rapor, konutların atık sularının foseptik çukurlarına boşaltılmasını, konutların çevresindeki zeminin devamlı olarak suya doygun hale geldiğini ifade etti ve şöyle devam etti:
Can kayıplarının yüksek olmasının en önemli sebebi, bölgenin jeomorfolojik koşullarına bağlı olarak, pek çok yerleşim biriminin güvenlikli yerleşim alanlarına sahip olmamasıdır. Bu nedenle yerleşime uygun olmayan dere yatağı ve çok eğimli vadi yamaçları, taşıdığı büyük risklere rağmen yerleşim alanı olarak kullanılmaktadır. Karadeniz’de asfaltlama nedeniyle suyun toprakla ve deniz kenarlarında denizle buluşması engellenmekte Karadeniz adeta bir yapay “afet bölgesi” haline getirilmektedir.
HES’ler yapıyı bozdu
Artvin bölgesinde yapılan hidroelektrik santrallerin (HES) toprak ve su yapısını etkilediğini, DSİ’nin bölgede 15 baraj ve 166 adet nehir tipi HES projesinin yeni felaketlere davetiye çıkardığı kaydedildi. Rapora göre; HES yapımı sırasında su alma yapıları (regülatörler); nehir bütünlüğünü bozmakta, habitat bölünmesine yol açmakta ve inşaat sırasında inşaat alanında toprak yüzeyi sıyrıldığı için arazilerde büyük tahribatlar oluşmakta, arazi erozyona maruz kalmaktadır. Bu durum ise bölgenin jeolojik yapısını bozmakta. HES inşaatlarının ekolojiye bir diğer olumsuz etkisi ise yamaçların doğal dengesini bozarak yamaçlardaki bitki örtüsünü tahrip etmesi ve bu yolla toprak erozyonunu artırması.
Çözüm önerileri
18 sayfalık raporun sonuç ve öneriler kısmında ise resmi kurumların ihmalde büyük pay sahibi olduğu vurgulandı ve şu çözüm önerileri sıralandı:
Sendika.Org