AKP neyi başardı, neyi başaramadı? Hani bölgelerde, hangi kesimlerden, hangi taktiklerle oy aldı?
AKP neyi başardı, neyi başaramadı? Hani bölgelerde, hangi kesimlerden, hangi taktiklerle oy aldı? Sonuç parlamentonun ötesinde, toplam siyaset zeminine nasıl yansıyacak?
Sayılarla AKP’nin 1 Kasım’ı
AKP, 7 Haziran seçimlerinde 18 milyon 858 bin olan oy sayısını 1 Kasım’da 23 milyon 667 bine çıkardı.
Oy oranı ise 40,86’dan 49,48’e yükseldi.
4 milyon 800 bin seçmen, iki seçim arasında AKP’ye yöneldi.
7 Haziran’da tek başına iktidar için gerekil olan 276 sandalyeyi elde edemeyip 258’de kalan AKP, 1 Kasım’da 59 sandalye artışla 317 sandalye elde etti.
AKP böylece tek başına iktidar olabilecek, ancak tek başına Anayasa yapması için yeterli olan 367 sandalyeyi elde edemediği gibi, bir Anayasa değişikliğini halk oyuna sunabilmesi için gerekli olan 330 sandalyeye ulaşamadı.
AKP; Aksaray, Bayburt, Çankırı, Düzce, Elazığ, Erzincan, Gümüşhane, Karabük, Karaman, Kastamonu, Kırıkkale, Kırşehir, Kilis, Kütahya, Nevşehir, Rize ve Yozgat‘ta bütün vekillikleri tek başına aldı.
Adana, Ankara, Antalya, Ağrı, Aksaray, Aydın, Balıkesir, Bingöl, Burdur, Bursa, Çanakkale, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Iğdır, Kahramanmaraş, Kars, Kastamonu, Kocaeli, Konya, Mardin, Mersin, Ordu, Sakarya, Sivas, Şanlıurfa, Tekirdağ, Tokat, Trabzon, Uşak, Van ve Zonguldak’ta milletvekili sayısını artıran AKP, İstanbul’da 39 olan milletvekili sayısını 3 MHP’den 4 HDP’den alacak şekilde 7 artırarak 46’ya, Ankara’da 15’ten 16’ya çıkardı. AKP’nin İzmir’de 8 olan vekil sayısı değişmedi.
AKP’nin en çok oyunu artırdığı il Iğdır oldu. 7 Haziran’da Iğdır’da % 11,73 oy alan AKP, 1 Kasım seçimlerinde oy oranını % 31,42’ye yükseltti.
Iğdır’da oyunu yüzde 21 artıran AKP; Şanlıurfa ve Bingöl’de yüzde 18, Erzurum’da yüzde 16, Elazığ ve Gaziantep’te yüzde 14, Aksaray, Bayburt, Bitlis, Karabük, Kayseri ve Kütahya’da ise yüzde 13 oranında oy artışı sağladı.
AKP’nin oyları nereden geldi?
AKP’nin 4 milyon 800 binlik oy artışının 4 ana kaynağı var:
Birincisi, 7 Haziran’da MHP’ye yönelen AKP seçmeni;
(MHP iki seçim arasında yaklaşık 2 milyon oy kaybetti. CHP’nin oy oranında ciddi bir artış olmayışı MHP’nin kayıplarının neredeyse tamamının AKP’ye yöneldiğini gösteriyor. Bu, AKP’nin oy artışındaki en büyük kalemi oluşturuyor)
İkincisi, daha önce AKP’ye oy veren ancak 7 Haziran’da HDP’ye yönelen Kürt seçmen;
(HDP, iki seçim arasında 1 milyondan fazla oy kaybetti. Bunların küçük bir bölümü CHP’ye gitti. Ancak, özellikle Kürt seçmenlerin yaşadığı bölgelerdeki oy değişimine bakıldığında bu 1 milyon kaybın genel olarak AKP’ye yöneldiği görünüyor. Bu iktidar partisine yönelen oyların en büyük ikinci kaynağı.)
Üçüncüsü, 7 Haziran’da Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi’ne oy veren seçmen;
(7 Haziran’da seçime birlikte giren bu iki parti toplam 950 bin oy aldı. 1 Kasım’da ise seçime ayrı ayrı giren bu partiler toplamda 587 bin oy aldı. Aradaki 363 bin Oyun, AK Parti dışındaki tüm sağ partilerin oy oranlarının düştüğü düşünülürse tamamıyla AK Parti’ye kaydı. Bu da AK Parti’nin oy aldığı üçüncü kaynak oldu.)
Dördüncüsü, 7 Haziran’da sandığa gitmeyen AKP’li seçmen;
(7 Haziran’a göre geçerli oy sayısında 1 milyon 700 bin; seçime katılım oranında da yüzde 1.9’luk artış yaşandı. Bölgesel olarak Fırat’ın doğusunda katılım oranının düştüğü, Fırat’ın batısında ise katılım oranının ortalamanın üzerinde arttığı görülüyor. Bunun sonuçlara yansıması ise HDP aleyhine, AKP lehine bir seçmen davranışı bileşkesi oluşturduğu.)
Bunun dışında Kürt illerinde 7 Haziran’da seçime bağımsız adaylarla katılan Hüda-Par’ın 1 Kasım’da AKP lehine çekilmesi de sandalye sayısını etkileyen stratejik bir oy artışı sağladı.
AKP bu eğilimleri nasıl tetikledi?
AKP’nin 7 Haziran yenilgisinin temel nedenleri; HDP’nin barajı aşmasının yanı sıra, HDP’ye ve MHP’ye kaptırdığı oylar ve sağ seçmendeki uzaklaşma eğilimiydi.
PKK ile çatışmasızlık süreci muhafazakar Kürtlerde HDP’nin başarısı, milliyetçi muhafazakarlarda ise AKP’nin ihaneti olarak kodlanmış AKP’nin iki koldan erime kaynağına dönüşmüştü.
AKP, 7 Haziran’da tek başına iktidarı alamayınca Tayyip Erdoğan’ın “400’ü verin bu iş huzur içinde çözülsün” sözlerinin gereğini yerine getirerek, 700 cana mal olacak bir biçimde hem PKK ile çatışmayı tırmandırdı hem de Suruç ve Ankara katliamlarında görüldüğü gibi cihatçı saldırılarına yol verdi. Asker cenazelerinde görüldüğü gibi tepkilerin AKP’ye yöneldiği yerde de bizzat AKP’li milletvekillerinin önclüğünde, Osmanlı Ocakları gibi paramiliter örgütleri de devreye sokarak faşist sokak hareketlerini tetikledi. Bunu yaparken de HDP’yi ve MHP’yi çatışmanın iki kaynağı olmakla itham etti.
HDP 7 Haziran öncesindeki gibi toplumun geniş kesimleriyle temas kurma ya da seçim çalışması yürütebilme olanağı bulamazken; MHP de Bahçeli’nin “hayır” siyaseti ile Erdoğan’ın yaratmaya çalıştığı “çözümsüzlük ve çatışma adresi” algısını besledi.
Kürt savaşını yeniden tırmandırma taktiği ile muhafazakar Kürt seçmen HDP’den AKP’ye; milliyetçi muhafazakar seçmen de MHP’den AKP’ye yöneltildi.
Kürtleri ve solu hedef alan saldırılar üzerinden istikrarsızlık ve kaos tehdidini tırmandırarak, sağ seçmendeki güce yönelme/tapınma eğilimini tetikledi.
AKP 7 Haziran’a göre parti içi motivasyonu kuvvetlendirecek şekilde, üç dönem kuralına takılmış etkili kadrolarını yeniden aday listelerine sokup sahaya sürdü. Faruk Çelik, Beşir Atalay, Cemil Çiçek, Ali Babacan, Bekir Bozdağ, Binali Yıldırım gibi etkili isimler liste başlarında aday gösterildi.
AKP Rize’de mafya babası Sedat Peker’i MHP aleyhine AKP lehine oy çağrısı yapması için sahaya sürdü.
Elazığ’da eski işkenceci, kontrgerilla artığı Mehmet Ağar’ın AKP’ye destek çağrısı yapması sağlandı.
Fırat’ın doğusunda Hizbullah’a yakın isimler aday listelerine konularak, Hüda-Par’ın AKP lehine seçimlere katılmaktan vazgeçmesi sağlandı.
Urfa’da daha önce diğer partilere oy verdiği bilinen aşiretler ve çıkar çevreleri satın alındı.
Saadet Partisi ile sonuçsuz ittifak görüşmeleri sürdürülerek ilk seçimde yüzde 2 küsur oy alan Saadet – BBP ittifakı da Saadet Partisi’nin bağımsız bir seçim çalışması yürütmesi de engellendi.
MHP’li Tuğrul Türkeş, eski BBP’li Yaşar Topçu geçici hükümette aday gösterilerek satın alındı.
AKP içi ilişkiler: Arınç karede, Gül yer arıyor
Seçimlerin hemen öncesinde yeni bir gerilim ve tartışma konusu olan Bülent Arınç ve Abdullah Gül sonuçtan memnun olduklarını ifade etti. Aktif bir şekilde seçim çalışmalarına katılan Arınç kutlamalarda, “birilerine kırgınlığını” unutup mevcut AKP kadrolarıyla yan yana poz verirken, Gül de yayımladığı mesajda tebriğini iletip kapsayıcılık temenni etti.
Gül, 1 Kasım seçimi ile ilgili açıklamasında şunları dedi: “Seçim sonuçları milletimize ve ülkemize hayırlı olsun. AK Parti’yi bu büyük başarıdan dolayı tebrik ediyorum. Bu sonucun ülkemizde huzur ve istikrarın tesisi için önemli bir fırsat olduğuna inanıyorum. Parlamentoya ve kurulacak yeni Hükümete, memlekete hizmet yolunda büyük görev düşüyor. Yeni AK Parti döneminde kapsayıcı ve uzlaştırıcı bir üslupla Türkiye’yi daha ileriye taşıyacak bir reform ve kalkınma sürecinin başlatılmasını temenni ediyorum.”
Sonuç
AKP sağ oyları kendi etrafında topladı ve solda ciddi bir gerilime yaratamamakla birlikte MHP’yi eritmesi sayesinde oy ve vekil sayısını ciddi oranda artırdı.
Böylece tek başına iktidar sorununu çözdü ancak Erdoğan’ın fiili tek adamlığını Anayasa güvencesine alacak, tek başına Anayasa değişikliği yapabilecek vekil sayısına ulaşamadı. Bu yakın gelecek için potansiyel bir sorun kaynağı olarak duruyor.
AKP içinden isimlerle kurulacak bir 5. parti tartışmaları şimdilik unutuldu.
Medyaya ve sistem içi / sistem karşıtı AKP muhaliflerine yönelik operasyonların devam edeceği; biata meyyal büyük burjuvazi vb egemen unsurların ise AKP’yle uzlaşma zemini arayacağı bir güç dengesi durumu açığa çıktı.
AKP seçim taktikleri nedeniyle 7 Haziran öncesine göre çok fazla sorun yarattı. Kürt sorunu, Suriye savaşı ve Türkiye içindeki IŞİD vb cihatçılar sorunu ülkenin önüne yeni ve çözümü zor çatışmalar çıkardı.
AKP açısından yönetilmesi zor bir sürece geçildi.
Sendika.Org