Diktatör, ne “fuat avni” imgesinin ardındaki sistem içi hasımlarından ne de sahne ışığı kahramanlarından korkuyor. Onun asıl korkusu, değil parayla satın almak ölüm tehdidiyle bile teslim alamayacağını bildiği, işte o yüzden cesedine işkence edip ölüsüne küfrettiği çapulculardan Strazburg’da gezintiye çıkan diktatör demiş ki: “Biz bu ülkeyi çapulculardan teslim almadık. Onun için de üç beş çapulcuya asla […]
Diktatör, ne “fuat avni” imgesinin ardındaki sistem içi hasımlarından ne de sahne ışığı kahramanlarından korkuyor. Onun asıl korkusu, değil parayla satın almak ölüm tehdidiyle bile teslim alamayacağını bildiği, işte o yüzden cesedine işkence edip ölüsüne küfrettiği çapulculardan
Strazburg’da gezintiye çıkan diktatör demiş ki: “Biz bu ülkeyi çapulculardan teslim almadık. Onun için de üç beş çapulcuya asla teslim etmeyeceğiz!”
Bu ülkeyi anlı şanlı paşalardan ve sonradan kavgaya tutuştuğum bazı patronlardan, şimdilerde pek bir kahraman olan sahne ışığı müptelası ünlü aydın ve gazetecilerimizin tezahüratları altında teslim aldım, avam tabakasına mı kaptıracağım, demeye getiriyor.
Üç beş çapulcu kim? Üç beş çapulcunun kim olduğunu Fırat’ın batısında Haziran İsyanı’ndan sonra, doğusunda da Kobanê İsyanı’ndan sonra hep beraber gördük.
Saray’dakinin hırsızlıklarına, katliamlarına, diktatörlüğüne başkaldıran kim varsa “üç beş çapulcu”… Adı sanı duyulmayan, duyulursa da ancak öldükten sonra duyulan amele yığını, pis kırolar, sözde vatandaşlar, kuyruklu kızılbaşlar, vandallar, eksik etekler, allahsızlar, ibneler, entel danteller… On milyonlarca üç beş çapulcu.
Ne yapacakmış diktatör bunlara: “Hem bu milletin ekmeğini yiyip, hem de bu milletin birliğine bütünlüğüne saldıranları asla affetmeyeceğiz.”
Mesela nasıl? Yaralı haldeyken infaz edip, zırhlı aracın arkasına bağlayıp sürükleyerek, ölüsüne işkence edip söverek.
Diktatörün “üç beş çapulcuya teslim etmeyeceğiz, affetmeyeceğiz” sözlerini sarf ettiği saatlerde, Hacı Lokman Birlik’in cesedinin bir polis aracının ardında sürüklenirken çekilen görüntülerinin yayımlanmasının başka bir anlamı olabilir mi!
Peki ya, polisin kendi vahşetini hiç çekinmeden, IŞİD militanları gibi kaydedip yayımladığı gün, Silvan’da DİHA muhabirinin kafasına silah dayamasını nasıl değerlendirmeli? Burna atılan bir yumruk gibi bir uyarı mı? Boş tehdit mi? Söz konusu gazeteci bir çapulcu olduğu için maalesef boş tehdit diyemiyoruz. Zaten o da “polisin sıkacağını düşündüm” demiş. Öyle ya, daha bir yıl önce Adana’da Özgür Gündem çalışanı Kadri Bağdu ensesinden vurularak öldürülmüştü. Çapulcuların PR’ı düşük olduğundan olacak sahne ışığı seven pek çok kahraman aydın ve gazeteci Bağdu için düzenlenen basın açıklamasına katılmaya tenezzül etmemişti.
Şimdi de Ahmet Hakan’a yönelik saldırı karşısında gösterilen tepki ile Hacı Lokman Birlik’in cesedinin yerde sürüklendiği ve DİHA muhabirinin kafasına silah dayandığı görüntüler karşısında gösterilen tepkiyi kıyaslayan sitem dolu mesajlar geçiyor sosyal medyada.
Kimisi diktatör olur ülkeyi üç beş çapulcuya asla teslim etmeyeceğinden söz eder, kimisi de kârlı vakitlerde “hakkını teslim ettiği” diktatör karşısında süper bir zamanlamayla kahraman olur ama yine de sahne ışıklarından uzaklaşıp üç beş çapulcu ile aynı düzlemde görünmek, üç beş çapulcuya fazla prim yaptırmak istemez.
Peki çapulcuların buna üzülmesine gerek var mı? Geçti o günler.
Diktatör, ne “fuat avni” imgesinin ardındaki sistem içi hasımlarından ne de sahne ışığı kahramanlarından korkuyor.
Onun asıl korkusu, değil parayla satın almak ölüm tehdidiyle bile teslim alamayacağını bildiği, işte o yüzden cesedine işkence edip ölüsüne küfrettiği, yuhalattığı çapulculardan.
Yarın Saray’ın kapısına dayandıklarında kendisine ülkenin dört yanından, Roboski’de, Gezi’de, Soma’da, Ermenek’te, Kobane’de, Cizre’de katlettiği üç beş çapulcunun selamını da götürecek olan milyonlarca çapulcudan…
Hacı Lokman Birlik’in cesedinin yerde sürüklenişini izlerken duyduğumuz “Biz bu ülkeyi çapulculardan teslim almadık. Onun için de üç beş çapulcuya asla teslim etmeyeceğiz!” sözü bir kenarda dursun; hesap günü geldiğinde bu da sorulacak.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.