Bir spor kulübü başkanının şu kendinden emin cümlelerine maruz bırakıldık: “Öleceksek de adam gibi öleceğiz, kadın gibi yaşamayacağız. Bizi kadın gibi yaşatmaya da kimsenin gücü yetmez.” Bu sözlerin sahibi zat, bunları yalnızca “kaba, akılsız, mafyavari” olduğu için söylemiyor elbette. Bu sözleri söyleme gücünü kendisinde bulmasına yetecek pek çok duruma sahip bir dünyada yaşıyoruz. Ancak öznel […]
Bir spor kulübü başkanının şu kendinden emin cümlelerine maruz bırakıldık: “Öleceksek de adam gibi öleceğiz, kadın gibi yaşamayacağız. Bizi kadın gibi yaşatmaya da kimsenin gücü yetmez.”
Bu sözlerin sahibi zat, bunları yalnızca “kaba, akılsız, mafyavari” olduğu için söylemiyor elbette. Bu sözleri söyleme gücünü kendisinde bulmasına yetecek pek çok duruma sahip bir dünyada yaşıyoruz. Ancak öznel durumları göz önünde bulundurmadan da edemeyiz, bu ülkede AKP var, bu sözleri söyleyen kişinin arkası epey sağlam!
Şu bütünlüklü cümleyi tek tek değerlendirelim, maalesef büyük ahengi bozulacak ama…
1-“Adam gibi” yaşamak ya da ölmek
“Adam gibi” yaşamak kadar, “adam gibi” ölmek de çok önemli tabii. Peki “adam gibi” olmak ne demek?
“Adam gibi” olmak zaten başlı başına bir “ötekileştiren zihniyet” yaratmak demek. Kadınlara, LGBTİ bireylere şiddet uygulamak ve bu şiddeti “erkek”liğiyle meşrulaştırmak demek.
Bir yandan şiddeti güzellerken, diğer yandan şiddeti yine adamlığıyla örtmek demek. Sümeyye Erdoğan’ın içinde bulunduğu Kadın ve Demokrasi Derneği’nin (KADEM) “Önce Adam Ol” kampanyası buna güzel bir örnek. (1)
“Adam gibi” olmak pek tabii fiziksel olarak ve aynı zamanda duygusal olarak da güçlü olmak demek (!) Mesela Trabzonspor başkanı Bay Adam, federasyonun ya da hakemlerin takımına yaptığı haksızlık yüzünden “erkekçe” sinirlenir ama kadın gibi ağlamaz! Ya da onlara bu ayıbı yapanların karşısında “bir kadın gibi susmaz”, bir kadın gibi ezilmez! Yani anlayacağımız kendi zihniyetinin yarattığı “kadınlık durumu” gibi aşağılık bir duruma düşemez. Bu duruma düşürülmektense “adam gibi ölmeyi” tercih eder!
Yani tacizci, tecavüzcü ya da kadın/LGBTİ katili olmaktan gocunmaz, aksine bununla övünür ve bu şekilde ölmeyi yeğler.
2- “Kadın gibi yaşamak”
Kadın gibi yaşamak, bu “adam”lara göre aşağılık bir şey. Çünkü halihazırda ortada bir ezen/ezilen ilişkisi var ve ezen –cinsiyetler hiyerarşisi varsa üst konumda olan- elbette kendileri. Hal böyleyken baş olacağına ayak mı olsunlar? Kadın olmak bu toplumdaki bütün aşağılık durumlarla bütünleştirdikleri bir şey.
Daha geçen gün şahit olduğumuz Fenerbahçe-Galatasaray maçı sonrası sevgili taraftar “adam”ların cansız bir kadın mankene yenilen takımın formasını giydirip yakmasını nasıl açıklarız “kadın olmak” bunlara göre aşağılık bir şey, nefret nedeni demeden?
Ki bunlar ufak ölçekli örnekler, bu küçük olayları toplasak ülkenin vahameti gözlerimizin önüne serilir zaten.
3- “Bizi kadın gibi yaşatmaya kimsenin gücü yetmez”
Cinsiyetler arası açığa çıkan iktidar ilişkisini elbette sadece kadın-erkek arasında bir durumla sınırlamıyor bu “adam”lar. Başka “adam”larla da aralarında bir güç ilişkisi var. Hiyerarşik olarak daha üstte, daha itibarlı “adam”lar da bu “adam”ları ezemez. Hele hele, “kadın gibi yaşatarak” aşağılayamaz!
Kendi oluşturdukları kalıplar var, ya ne olacaktı? Bir kere herkes “adam” değil, “adam”lığın da kuralları var. Bu lafları söyleyen Trabzonspor başkanı Bay Adam, herkesten çok daha fazla “adam”! Çünkü kendince kadınlığın ne kadar aşağılık bir şey olduğunu biliyor ve o kadın değil, öyle de yaşatamaz kimse onu!
Bu şahsın kadınların gözünde de herkesten daha fazla “adam” olduğu ortada, bizzat söylediği sözlerle kanıtlı.
Sözün özüne gelecek olursak;
Trabzonspor başkanı, maalesef erkek egemen sistemin vücut bulduğu “erkek”lerden sadece biridir. “Kadın gibi yaşamayacağız.” sözünü fikirden eyleme bu denli açıktan geçirebilmiş olması hem Trabzonspor başkanı olmasından kaynaklı kendine oluşturduğu “itibarlı” alanından, hem de 13 yıldır AKP iktidarının topluma enjekte ettiği gelişmiş kadın düşmanlığından kaynaklanıyor. Tecavüzcülerin, kadın katillerinin sırtını sıvazlayanlar elbette “adam gibi” yaşayanlara alkış tutacak, KADIN gibi yaşamayacaktır!
Onurlu yaşamak, eşit yaşamak bu “adam gibi” zihniyetlileri korkutuyor. Birilerinin üzerinde tahakküm kurma arzularından kavruluyor, nefretlerinde boğuluyorlar. Her güzel şeye dair tiksintileri yüzlerine vuruyor.(2)
Kadın olmak, kadın gibi yaşamak bu gibi “adamların” tükürüklü ağzına alabileceği, hele ki aşağılayabileceği bir şey değil! Bizler kadınız ve kadın gibi yaşıyoruz.
Bay Adam ve onun pek kalabalık şürekası, kadın olmak nedir biliyor musunuz?
Kadın gibi yaşamak bu toplumda direnmek demektir. Bizi karanlık kapanlarına kıstırmaya çalışanlara inat, tüm kız kardeşlerimizle kol kola emin adımlarla yürümek demektir. Bu gibi “adam”ların düzenine, tacizine, tecavüzüne, şiddetine direnmek; hep birlikte ortaya çıkaracağımız özgücümüze inanmak demektir.
Nevin’in kendisine tecavüz eden “adam”a karşı geliştirdiği özsavunmadır,
Çilem’in kendisine evlilik boyunca şiddet uygulayan “adam”a karşı geliştirdiği özsavunmadır,
Özgecan’ın ve bütün katledilen kız kardeşlerimizin yasını isyana çevirmektir,
Sokaklarda, meydanlarda sesini yükseltmek, geceleri zaptetmektir,
“Bir kadın olarak susmamak”, inadına haykırmaktır!
Kadınız, buradayız, yıkılacak diye titrediğiniz “erkek” düzeninizi yıkacağız ve kadın ellerimizle üzerimize örttüğünüz karanlığı yırtacağız, inadına kadın olarak yaşayacağız.
Bizi bu “erkek” dünyada yaşatmaya kimsenin gücü yetmez!
(1) http://kadem.org.tr/once-adam-ol-kampanyasi-tanitim-filmi/
(2) http://www.hurriyet.com.tr/haciosmanoglu-adam-gibi-olecegiz-40007358 Açıklamayı yaparken takındığı yüz ifadesi kendini açık ediyor.
*İstanbul Üniversiteli Kadın Kolektifi üyesi
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.