Ezilenlerin Hukuk Bürosu, Emniyet Müdürlüğü ve İstihbarat raporlarına dayandırılarak aralarında müvekkillerinin de yer aldığı “44 kişilik canlı bomba listesinin” servis edilmesine dair açıklama yaptı
Ezilenlerin Hukuk Bürosu, Emniyet Müdürlüğü ve İstihbarat raporlarına dayandırılarak aralarında müvekkillerinin de yer aldığı “44 kişilik canlı bomba listesinin” servis edilmesine dair açıklama yaptı
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nın “44 kişilik canlı bomba listesi” olarak yayımladığı ve içinde 4 IŞİD üyesinin kimlikleri olan listede, “MLKP’nin sansasyonel bir eylem hazırlığında olduğu” iddiası ile 40 kişinin daha fotoğraf ve kimlik bilgileri basına servis edildi.
IŞİD’e önleyici hizmet
Ezilenlerin Hukuk Bürosu, İstihbarat Daire Başkanlığı listesinde yer alan kişilerden 40’ının davalarını takip etmekte olduğunu belirterek isimleri şu şekilde açıkladı: “Seyfi Polat, Selver Orman, Serpil Aslan, Özlem Cihan, Songül Dilek, Hüseyin Akçiçek, Havali Mengi, Veli Görgün, Ahmet Yaman, Bayram Namaz, Cihan Karaçöl, Şenol Sağaltıcı, Meriç Solmaz, Ender Yalçın, Ruhat Aşkara, Metin Kösemen, Adnan Boyraz, Mazlum Çelik, Taylan Kutlar, Doğan Aydın, Eylem İrğaş, Abbas Duman, Dilek Tataş, Zeki Gürbüz, İsmail Yılmaz, Mehmet Kara, Özgür Tektaş, Serdar Güzel, İrfan Gerçek, Umut Emrah Köse de yer alıyor. Müvekkillerimiz IŞİD terör örgütü mensuplarının canlı bomba olarak bildirildiği ve ‘önleyici hizmet’ için tüm emniyet birimleri ile yazışmaların yapıldığının belirtildiği bir açıklamada, olası terör eylemlerinin failleri olarak gösteriliyor.”
Müvekkillerinin sosyalist kimlikleri ile siyaset yapan ve bu nedenle defalarca emniyetin gözaltı ve tutuklama terörü ile karşı karşıya kalan kişiler olduğunu belirten Ezilenlerin Hukuk Bürosu, “TEM üretmesi sahte belgeler, hukuk yoksunu iddianameler, yandaş yargı makamları ile yıllarca hapislerde tutulmak istenen; yıllarını yüksek güvenlikli hapishanelerde ‘tutuklu’ geçirip, mahkemede ve sokakta yürütülen adalet mücadelesi ile özgürlüklerine kavuşan müvekkillerimiz; Gezi ayaklanması davası, Hopa ayaklanması davası, sosyalist basın davaları, siyasi soykırım davalarının özneleridir. Onları da, düşünce ve eylemlerini de bu uzun hapislik yılları ve adalet mücadelemizden biliyoruz” dedi.
Ezilenlerin Hukuk Bürosu, Emniyet ve istihbarat birimlerinin çok defa hedef aldığı müvekkillerini, bu sefer IŞİD terör örgütü ile mücadele adı altında yürütülen istihbarat faaliyetiyle hedef gösterdiğini belirtti.
‘Yasal dayanağı yoktur’
Açıklamada emniyet ve istihbaratın 40 kişilik listesi ve sansasyonel eylem iddiasının hiçbir hukuki dayanağı olmadığı belirtilerek, “Yasal hiçbir delil ile desteklenmemektedir” denildi. Ezilenlerin Hukuk Bürosu, “Müvekkillerimizin listeye konan fotoğrafları dahi TEM büroca yapılan gözaltı işlemlerinin fotoğraflarıdır. Bu kapsamda yürüyen hiçbir adli işlem de yoktur. Bu açıklama; sosyalistlerle savaş planının bir parçası, Suruç Katliamı gibi yok etme hamlesinin başka bir senaryosudur” dedi
Emniyet ve istihbarat birimlerinin suç işlediğini belirten Ezilenlerin Hukuk Bürosu, “Emniyet ve istihbarat birimleri müvekkillerimizin canına kast ediyor, bağlantıda olduğu yasal-yasadışı tüm birimlerine müvekkillerimiz için yargısız infaz emri veriyor” dedi.
IŞİD yerine sosyalistler hedef
Ezilenlerin Hukuk Bürosu IŞİD’in değil sosyalistlerin hedef alındığını belirterek, “Emniyet ve istihbarat birimleri bugüne kadar Diyarbakır, Suruç, Ankara saldırıları ile ortalığa saçılan IŞİD yapılanmaları ve bağlantılarını açığa çıkarmak ve yargıya teslim etmek, sadece Adıyaman’daki bir soruşturma ile belirlemesi yapılan 20 IŞİD terör örgütü mensubunu bulmak yerine sosyalistleri hedef alıyor” dedi.
Emniyet ve İstihbarat birimlerinin elindeki bilgilere göre Yunus Emre Alagöz’ün Suruç Katliamı sonrasında denetim altına alınmadığının ortaya çıktığını vurgulayan Ezilenlerin Hukuk Bürodu; “Ankara’da kendi binasına sadece onlarca metre ötede ve kameraların altında katliam saldırısında bulunmasına göz yuman Emniyet, istihbarat; yıllarca denetim altında bulundurduğu müvekkillerimizi canlı bomba listelerine konu ediyor” dedi.
Davutoğlu’nun “Canlı bombaları eylem yapmadan yakalayamayız” sözlerini fütursuzluk olarak nitelendiren Ezilenlerin Hukuk Bürosu, “Suruç ve Ankara katliamı ile ortaya saçılan tüm örgüt bağlantılarını Diyarbakır’ın merkezindeki şaşalı bir IŞİD operasyonu ile temize çekmeye ve tüm halka ‘IŞİD’le etkin mücadele ediyoruz’ mesajı vermeye çalışanlar, aynı saatlerde Antalya’daki IŞİD davası sanıklarını sessizce serbest bırakıp yeni katliamlara davetiye çıkarıyor. Canlı bomba listelerine, ailelerin emniyet başvurularına, Diyarbakır, Suruç, Ankara kitle kıyımlarına rağmen IŞİD’i ‘terör örgütü’ olarak nitelemeyenler, Emniyet ve istihbarat eliyle sosyalistlere karşı ‘önleyici tedbir’ geliştiriyor! Bunun adı ‘önleyici hizmet’ değil, bu hukuk değil” dedi.
Özgürlük ve güvenlik hakkı gasp edildi
Ezilenlerin Hukuk Bürosu, müvekkillerinin başına gelebilecek olası saldırıdan Emniyet ve İstihbarat Daire Başkanlığı’nı sorumlu olacağını belirterek, “Müvekkillerinin özgürlük ve güvenlik haklarını korumak, gözetmek, ona yönelen her türlü saldırıyı hukuk kanalı ile bertaraf etmeye çalışmak; yasalar ve adli birimlerin gücü karşısında bireyi ve kolektif haklarını esas alarak, bastırma ve ezme biçiminde gelişen her türlü faşist uygulama karşısında durmak bizim savunmanlık hizmetimizin içeriğini ve misyonunu belirler” dedi.
Suç duyurusunda bulunacaklarını belirten Ezilenlerin Hukuk Bürosu, “Emniyet Genel Müdürü ve İstihbarat Daire Başkanı ile MİT hakkında Anayasa’nın 19. maddesi ve AİHS’nin 5. maddeleri ile güvence altına alınan ‘özgürlük ve güvenlik hakkı’nın kasten ihlali gerekçeleri ile suç duyurusunda bulunacağız dedi.
Sendika.Org