AKP’nin Suriye’deki icraatlarını es geçen Davutoğlu, Rusya’ya karşı uluslararası hukuktan dem vurdu, Moskova’nın Suriye’deki operasyonlarını “yabancı müdahalesi” olarak değerlendirdi
Cihatçı çeteleri destekleyerek, Süleyman Şah Türbesi’nin yerini taşıyarak ve son olarak bölgede hava saldırıları düzenleyerek Türkiye’yi Suriye’de birden fazla kez işgalci konumuna sokan AKP hükümetinin icraatlarını es geçen Davutoğlu, Rusya’ya karşı uluslararası hukuktan dem vurdu. Moskova’nın Suriye’deki operasyonlarını “yabancı müdahalesi” olarak değerlendiren Davutoğlu, ABD öncülüğündeki koalisyonun Suriye’deki saldırılarını ise “Suriye’de çatışan diğer taraflara müdahil olmayan bir operasyon” şeklinde ifade etti
Ahmet Davutoğlu , Star TV Ana Haber Bülteni’ne katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Rusya’nın Suriye’deki operasyonlarını “yabancı müdahalesi” olarak değerlendiren Davutoğlu, ABD öncülüğündeki koalisyonun Suriye’deki saldırılarını ise “Suriye’de çatışan diğer taraflara müdahil olmayan bir operasyon” şeklinde ifade etti.
Davutoğlu, konuşmasında şunları söyledi:
İlk defa bir ülke kendi milli, ulusal kapasitesi ile yabancı bir güç olarak Suriye sathı mahalline girdi. Daha önce İran da milisleriyle girmişti. Çok tehlikeli bir durumla karşı karşıyayız. Bugün Suriye’ye artık yabancı bir müdahale söz konusudur. Daha önce koalisyon güçleri DAEŞ’e karşı mücadele ederken neydi tablo diyeceksiniz. Koalisyon güçlerinin şu ana kadar Türkiye’nin de katıldığı bütün operasyonları bir terör örgütüne karşı yapılan ve Suriye’de çatışan diğer taraflara müdahil olmayan bir operasyondu. Ama şimdi Rusya maalesef yaptığı operasyonun neredeyse yüzde 90’ını ılımlı muhalefete karşı yapıyor ve rejimi rahatlatmak için yapıyor. DAEŞ’e ise kozmetik olarak bazı şeylerde bulunuyor. 57 hava harekatının 55’i muhalif unsurlara yapıldı, elimizdeki askeri istihbari bilgiler bunu gösteriyor. Sadece 2’si DAEŞ’e karşı yapıldı.
“Rusya, Suriye’de taraf olmamalıydı’
Ahmet Davutoğlu, Rusya’nın İran gibi Türkiye’nin çok önem verdiği, ilişkisinde çok dikkat gösterdiği komşu bir ülke olduğunu belirterek, “Görüş ayrılıklarımız olabilir, farklı kanaatlere sahip olabiliriz. Ukrayna konusunda biz Kırım’ın ilhakını tanımadık, tanımayacağımızı da Rusya’ya dostça söyledik. Suriye konusunda onların rejimi desteklemesi karşısında biz de açık tutumumuzu sergiledik. Bu ilişkilerin hiçbir zaman Türkiye-Rusya krizine dönüşmemesi için elimizden gelen çabayı gösterdik. Maalesef Rusya, son müdahalesiyle özellikle de sınırlarımızı ihlal ederek Suriye içinde olan bir krizi Türkiye’yi de içine alacak şekilde tırmandırma yönünde ciddi bir takım yanlışlar içinde” dedi.
Suriye savaşında başından beri cihatçıların tarafında olan, vekalet savaşının kontrolden çıkmasıyla ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyona dahil olan AKP’nin Genel Başkanı Davutoğlu, “Rusya’nın Suriye’de bir yabancı güç olarak Suriye savaşına taraf olmamasını beklerdik” dedi.
Davutoğlu şunları söyledi:
Siz başka bir ülkeye gireceksiniz, o ülkeden bizi taciz edeceksiniz, bunu kabul etmemiz, ona müsamaha göstermemiz söz konusu değil. Bunu Rusya tarafına çok açık bir dille, dostça ve şimdiye kadarki karşılıklı saygı kuralları dahilinde ifade ettik. Bizim angajman kurallarımızın sınırlarını herkes biliyor. Bundan sonra ümit ederiz tekrarı olmaz. Ümit ederiz bu tırmanmaz. Ama böyle bir durumda Türkiye, kendi sınırlarını ve hava sahasını korur, kimden, nereden gelirse gelsin, kendi sınırlarını ve hava sahasını korur. Biz iyi niyetimizi gösterdik, yani soğukkanlı bir tavır sergiledik, fakat bunların tekerrürü artık bu meselenin sehven, hataen yapılan bir mesele olmadığı konusundaki kanaatimizi pekiştirir. Rusya’nın Suriye’de bir yabancı güç olarak Suriye savaşına taraf olmamasını beklerdik.
‘Hava sahamızı kimse ihlal edemez’
Cihatçıları destekleyerek, Süleyman Şah Türbesi’nin yerini taşıyarak ve son olarak bölgede hava saldırıları düzenleyerek Türkiye’yi Suriye’de birden fazla kez işgalci konumuna sokan AKP hükümetinin icraatlarını es geçen Davutoğlu, Rusya’ya karşı uluslararası hukuktan dem vurarak şu ifadeleri kullandı:
Bu konuda saygı ve ulusal güvenliğimize dikkat edilmesini, özen gösterilmesini bekleriz. Türkiye’ye rağmen Türkiye’nin sınır boylarında bir hareketlenme olmasını ve bu yolla Rusya’nın ve rejimin hava bombardımanı dolayısıyla tekrar milyonlarca mülteci geldiğinde bunu Rusya mı karşılayacak? Dünyada uluslararası hukuk var. Bizim uluslararası hava sahamızı kimse ihlal edemez. Süper güç diye bir kavram soğuk savaşta vardı. Şu anda herkes birbirine karşı saygı içinde olacak, herkes hukukunu gözetecek. Biz Rusya’nın şu anda rahatsız olacağı hiçbir tutum içinde olmadık, ilişkilerimize özel önem gösterdik. Rusya’nın da bizim bu özenimize karşı aynı özende bulunmasını beklemek en tabii hakkımız, dost olarak komşu olarak. Yoğun ticari, ekonomik ilişkilerimiz var. Bütün bunları riske edecek bir tutum içine kimsenin girmemesi lazım. Kim olursa olsun, Rusya veya başka bir ülke Türkiye’nin hava sahası ve sınırlarını koruması konusundaki iradesinde kimsenin şüphesi olmaması gerekir.
Ayrıca sorunun, bölgesel ve küresel bir sorun haline geldiğine işaret eden Davutoğlu, “İran kara ordusu gönderecek, Rusya hava gücü gönderecek ve bunlar yabancı müdahale olmayacak, milyonlarca mülteci ağırlayan Türkiye, Birleşmiş Milletler’e gidip de ‘Artık şu rejimin zulmüne son verin’ dediğinde bu yabancı müdahale mi olacak? Çok ciddi gerginlik trendi var. Dikkatli olunmasını beklemek hakkımız” ifadelerini kullandı.
‘Ilımlı muhalefet’ yalanına devam
Rusya’nın Suriye’de IŞİD’i vurmadığını ve ‘ılımlı Suriye muhalefetini’ hedef aldığını öne süren Davutoğlu şunları söyledi:
Yayladağı’nın, Reyhanlı’nın karşısında IŞİD değil, ılımlı Suriye muhalefeti, Bayırbucak Türkmenleri bulunuyor. Bu durumun izah edilmesi gerekli.
Davutoğlu, “Şu ana kadar bize verilen izahatlarla tatmin olmamızı beklemek doğru değil çünkü saniyeler süren bir şey değil. Bundan cesaretlenen Suriye rejimine ait olduğunu düşündüğümüz başka uçaklar, taciz yapıyor. Türkiye’nin ulusal çıkarlarını tehdit eden hiçbir eylemde bulunulmaması gerektiği konusunda bütün taraflara açık ve net mesajlarımız iletildi” dedi.
Davutoğlu hayaller aleminde
ABD yönetiminin defalarca kez reddettiği Suriye’de “güvenli bölge” meselesini mülteci krizi üzerinden yeniden sunan Davutoğlu, ‘bütün Avrupa’nın bu konuyu ele aldığını öne sürdü. Mezhepçi politikalarıyla savaşın derinleşmesinde başat rol oynayan Davutoğlu, 2011’de “Suriye rejimine yüzde 85’in dışlanmaması için öneriler getirdik” ifadesini kullanarak şunları söyledi:
Şu anda dünya, ‘güvenli bölge’yi konuşuyor. Biz 3 sene önce ‘güvenli bölge’ demiştik. Bütün Avrupa’da bugün ‘güvenli bölge’ konusu ele alınıyor ama şimdi fark ettiler. Biz Esad’la görüşmeyi bütün dünya Esad’ı dışladığı 2006 yılında yaptık. Bütün dünyanın Esad’ı dışladığı 2011 Ağustosu’na kadar biz Esad’la görüştük. Olaylar devam ederken, ben gidip 7 saat görüştüm Şam’da. ‘Aman bu gidiş iyi değil, ülkeniz felakete gidiyor. Siz halkınızı yanınıza alın. Halkınızı karşınıza almayın. Mezhepçi bir tutumla halkın büyük kesimleriyle savaş ilan ederseniz ordunuz bölünür…’ Bunların hepsini söyledik. ‘Sadece bir aileye dayalı bir saltanatı devam ettirmeye kalkarsanız bu halkı kontrol edemezsiniz. Halkınızı yanınıza alın, halkınızla konuşun, reform yapın, artık böyle Baas ideolojisiyle halkı bir arada tutmak mümkün değil. Demokratikleşin…’ Bunları söylediğimizde şimdi bile eleştirenler var. Biz bunu dışarıdan bir müdahale için söylemedik ki, bugünlere gelmesinden korktuğumuz için söyledik. Çünkü biz biliyoruz Suriye’nin içinde nelerin olup bittiğini.
Esad’la bir geçişi biz kabul etsek…
Davutoğlu, “Daha kötüye giderse Türkiye’nin politikasında değişiklik söz konusu olur mu? Esad’lı bir geçişten söz edilebilir mi?” şeklindeki soru üzerine ise “Bu politikada neyi esnetmemiz bekleniyor? Esad’la bir geçişi biz kabul etsek Suriye halkı kabul eder mi? Şu benim Çarşamba’da gördüğüm ya da şu anda kamplarda yaşayan insanlar Esad’lı geçişi kabul ederler mi inanırlar mı? Tepelerinden bomba yağdıran birinin barış getireceğine inanırlar mı? Kimyasal silah getiren birisinin barışı getireceğine inanırlar mı? Bunlar kağıt üzerinde, kapalı kapılarda, lüks odalarda, diplomasi odalarında rahatlıkla söylenen, Esad’lı geçiş… Peki kimi ikna edeceksiniz?” diye konuştu.
Sendika.Org