Bakırköy’de iki hastanenin kamu özel ortaklığı adı altında ranta kurban edilmesine karşı harekete geçen Bakırköy halk ve sağlık meslek örgütleri bir kez daha eylemdeydi
Bakırköy’de iki hastanenin kamu özel ortaklığı adı altında ranta kurban edilmesine karşı harekete geçen Bakırköy halk ve sağlık meslek örgütleri bir kez daha eylemdeydi
Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi çalışanları, Bakırköy halkı hastane arazisinin kamu özel ortaklığı kılıfı altında sermayeye peşkeş çekilmesine karşı 27 Ekim’de yeniden bir araya geldi. Başhekimlik önünde bir araya gelen hastane çalışanları ve Bakırköy halkı “Bakırköy’ün ruhu dokunanı çarpar” dedi. Başhekimlik binası önünden Lerpa Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi önüne kadar sloganlarla ve alkışlarla yürüyenler burada hastanemize sahip çıkacağız diyerek yaşanan rantı anlattı.
İstanbul Tabip Odası adına Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez, Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Dr. Samet Mengüç, Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ümit Şen ve TTB İkinci Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel de eyleme katıldı.
Açıklama yaşamını yitiren sağlık çalışanları ve Ankara da yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşunun ardından açıklamada ilk sözü SES Bakırköy Şube Genel Sekreteri Ertan Taştan aldı. Taştan; “AKP iktidarı boyunca bütün kurumları talan ettiler. Telekom’undan, Tüpraş’ından, Tekel’ine kadar. Kamu kurum ve kuruluşlarının arazilerini yerli yabancı şirketlere peşkeş çekmeye başladılar. Yine Cerrahpaşa ve Çapa hastanelerini atıl duruma getirdiler. Bakırköy talan edildiği takdirde, buradan bir ağaç söküldüğü takdirde, mücadele arkadaşlarımızı burada tekrardan bir Gezi ruhu ile hareket etmeye davet ediyorum” dedi. Ardından Prof. Dr. Selçuk Erez ise; “Doğa parçasının yok edilmesine karşı burada toplandık. İstanbul Tabip Odası olarak defalarca her makama başvurduk ne yapılıyor bu alanda bizlere söyleyin dedik. Verdikleri cevaplar hep yalan bugün git yarın gel oldu. Bugün 13 yıllık iktidarlarında doğa parçası bırakmadılar. Bu tehditleri bizleri yıldıramayacak demek için buradayız” dedi.
Bakırköy halkı ve hastane çalışanları adına konuşan Prof. Dr. Raşit Tükel ise; “Bakırköy’ün talanına karşı bir araya geldik. Sağlık alanı biliyorsunuz hem hükümet için hem sermaye için çok cazip bir alan. Sadece Bakırköy değil, 8 tane psikiyatri hastanesi 6 tane yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastanesi aynı şekilde kamu özel ortaklığı ile yapılma aşamasında. Bakırköy’ün tarihsel yapısını bozmak istiyorlar. Buradan hastanelerin kaldırılmasını istiyorlar. Bizlere istediğimiz cevaplar verilene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.” dedi.
Ardından basın açıklamasını SES işyeri temsilcisi Onur Dağkoçak okudu. DİSK adına Serhat Semiz, HDP Milletvekili Beyza Üstün ve CHP Milletvekili Ali Şeker de bir konuşma yaparak, gecenin kaçı olursa olsun hangi gün ve saat olursa olsun dozerler Bakırköy’e geldiğinde orada olmak için söz verilerek eylem sona erdi.
Basın açıklaması tam metni:
Kayıtsızlığınıza karşı öfkemiz büyüyor! Bu böyle gitmez!
Prof. Dr. Mazhar Osman Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi yerleşkesi üzerinde “yenilenme” adı altında çeşitli projelerin tasarlandığı duyumları üzerinden aylar geçmesine karşın, biz çalışanlara ve kamuoyuna şimdiye kadar tatminkar herhangi bir açıklama yapılmış değil. Yenilenmenin nasıl olacağı halen belirsizliğini korumaya devam etmektedir.
Yaptığımız eylemler ve eylemlere İstanbulluların ilgisi “Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi yerleşkesinin” sadece bizim için değil tüm Bakırköy ve İstanbul halkı için önemli bir değer olduğunu bize bir kez daha gösterdi.
Aradan geçen zamanda sayın bakanın basına yansıyan belirsiz demeçleri dışında konuyla ilgili resmi bir açıklama yapılmış değil. Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası İstanbul Büyükkent Şubesinin yerleşkemiz için T.C Sağlık Bakanlığı’na bilgi edinme amaçlı yazdığı yazıya proje çalışmaları devam ediyor denerek olumsuz yanıt verilmiştir. İstanbul Tabip Odası’nın başhekimliğe, genel sekreterliğe ve bakanlığa bilgi edinme amaçlı yazdığı yazıya halen yanıt verilmemiştir.
Kaygılıyız!
2012 yılında “Sağlık Tesislerinin Kiralama Karşılığı Yaptırılması ile Tesislerdeki Tıbbi Hizmet Alanları Dışındaki Hizmet ve Alanların İşletilmesi Karşılığında Yenilenmesine Dair Yönetmelik” esas alınarak akıl hastanelerinin bulunduğu illerde, psikiyatri, korumalı psikiyatri ve FTR yatakları ile ilgili bir ihale açıldığı, ihaleyi de Rönesans Medikal Yatırımları A.Ş.-Rönesans Holding A.Ş. İş Ortaklığı adlı şirketin almış olduğu anlaşıldı. Ağaçlara ve doğaya zarar vereceğini öngördüğümüz ‘’ YENİLENMENİN ’’ Kamu Özel Ortaklığı yöntemi ile yapılacağı ifade ediliyor. Bunlar karşılığında hastane arazisinden feragat edilip edilmeyeceği, bu inşaatlar karşılığında “Rönesans İnşaat” firmasının AVM-Rezidans ya da Otel yapıp yapmayacağı yani buradan nasıl bir rant murâd edildiği belirsizliğini korumaktadır. Bakırköy sağlık yerleşkesinde bulunan Bakırköy Kadın ve Kız Çocuğu Tutukevinin ve Lepra, Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesinin, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesinin ısrarla kaldırılma çabaları, bu alanların “yenilenme” karşılandığında adı geçen firmaya hizmet bedeli olarak peşkeş çekileceği duyumlarını güçlendirmektedir.
100 yıllık tarih, sadece metrekare ve yatak sayısı üzerinden konuşulamaz.
Hastane yerleşkemiz daha önceki basın açıklamalarımızda belirttiğimiz psikiyatri ve nöroloji için önemli bir alan olmasının yanında, cüzzamlılar, zührevi hastalıklardan muzdarip hayat kadınları ve kadın tutsaklar gibi toplumun tüm ötekileştirilmiş kesimleri için de ayrıca bir yuva anlamını taşımaktadır. Büyük emek ve özveriler sonucu başta Dr. Türkân Saylan’ın katkılarıyla yaratılan, halen “İstanbul Lepra Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesi” adını taşıyan eski “Cüzzam Pavyonu” bugün çağdaş bir hastane olarak hizmet veriyor. Şimdilerde ise tüm buraları bir ranta kurban edilmek isteniyor.
Yeni Bakırköy’e, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin hem bugüne kadar yüklendiği işlevi, hem üzerinde yer aldığı alanın yapısını değiştirdiği, hem de özel sektörün alana kontrolsüz girişi demek olduğu için karşı duruyoruz.
YENİLENMEYE, İYİLEŞMEYE DEĞİL, BU İSİM ALTINDA RANT KAZANINDA KAYNAYIP BUHARLAŞMAYA KARŞIYIZ!
Buradan yüksek bir sesle soruyoruz!
Projeyi açıklamayı düşünüyor musunuz?
Topyekün inşa ile alanı şantiyeye dönüştürerek ağaçları ve çevreyi nasıl koruyacaksınız?
Binaları yenileme karşılığı ihaleyi alan şirkete ne vaat edilmektedir? Hastane yerleşkesinden şirkete tahsis edilecek bir alan var mıdır? E5’e yakın alanda şirkete bir ofis verileceği ya da ticaret merkezi yapılacağı doğru mudur? Bakırköy Kadın ve Kız Çocuğu Tutukevinin ve Lepra, Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesinin kaldırılma planları bu rantla ilintili midir?
Kamu Özel Ortaklığı bir Özelleştirme modeli değildir de nedir? Devletin kendi hastanelerini yenileyecek parası yok mudur?
Kamu Özel Ortaklığı güvencesiz çalışmanın, ücretlerimizde kesintinin önünü açar mı?
Çekirdek Sağlık Hizmeti dışındaki hizmetler ihaleyi alan şirkete devredileceği doğru mu? Devlet kendi hastanesinde hizmet veremeyecek durumda mıdır?
Hastanenin tarihi ve nörolojik bilimlerle psikiyatrinin bütünlüğü zarar görecek mi? Nöroloji, beyin cerrahi ve bağımlılık birimlerinin başka bir hastaneye bağlanacağı bilgisi doğru mudur?
Yerleşkemizin bu bölgede ayakta kalan nadir “yeşil ve affet alanı” olduğunun farkında mısınız?
Cüzzamla mücadelede tüm dünyada örnek gösterilen ,Prof.Dr Türkan Saylan’ın manevi mirası olan Lepra Deri ve Zührevi Hatalıkları Hastanesi Deprem dayanıklılık raporu bahane edilerek yok mu edilecek
Önerilerimiz;
- Hastanenin fiziksel-mekânsal koşullarının ve hizmet kalitesinin iyileştirilmesine asla karşı değiliz. Hastanenin fiziksel olarak yenilenmesinin uygun planlama ve programla ile devlet eliyle ve genel bütçeden karşılanmasını talep ediyoruz. Özel sektörün alana kontrolsüz girmesini istemiyoruz.
- Yeniden inşa kamuoyunun denetimine açık olmalıdır. Şeffaf bir süreç yürütülmelidir. Şirketle imzalanan sözleşmenin detaylarını öğrenmek istiyoruz.
- Psikiyatri ve nörolojik bilimlerin ortak çalışma yapısı bozulmamalıdır. Yenilenmenin kapsamlı bir nöropsikiyatri enstitü planı ile gerçekleşebileceğine inanıyoruz.
- Lepra, Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesi ve Bakırköy Kadın ve Kız Çocuğu Tutukevi, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi büyük emeklerle kurulmuş kurumlardır. Bu yerleşkede onların da hakkı vardır. Lepra, Deri ve Zührevi Hastalıklar Hastanesinin Prof. Dr. Türkan Saylan ismiyle yaşatılmasını talep ediyoruz.
- Binalarımızın doğaya zarar vermeden yenilenmesi için azami gayret gösterilmelidir. Bunun için topyekün inşa yerine kademeli olarak binaların sırayla yenilemesi yapılmalı, yerleşkemiz şantiyeye dönüştürülmemelidir. Tek bir ağaca bile zarar verilmemelidir.
- İhtiyacımız olan “Kamu-Özel Ortaklığı” değil “Kamu – Hastane çalışanları”, “Kamu- Hasta” ORTAKLIĞIDIR.
7.Personele dayalı hizmet alım ihalesi ile yani taşeron olarak hukuksuz bir biçimde çalıştırılan ve herbiri asıl işi yapan hastanemiz işçileri için kadrolu nitelikli istihdam, grevli ve toplu sözleşmeli bir çalışma yaşamı talep ediyoruz.
8.Eğer yatak ihtiyacımız varsa (ki var) Genel Sekreterlik Binası hastaneye dönüştürülüp kullanılabilir.
Değer biliyoruz! Değer veriyoruz! Bakırköy’e sahip çıkıyoruz!
Tarihe, ağaçlara ve doğaya zarar vereceği, bu alanların her birinde geri dönüşü mümkün olmayan zararlara yol açacağı için bu girişime karşıyız. Kamu Özel Ortaklığının ne anlama geldiğini de, doğal ve kültürel alan olan yerleşkemizdeki ağaçların, çiçeklerin, tüm canlıların kıymetini de çok iyi biliyoruz.
Buraya emek veren sağlık çalışanlarının ve buradan hizmet alan hastalarımızın hastanenin her metrekaresinde hakkı vardır. Onlarca yıllık ağaçların, kuşların, böceklerin bu alanda hakkı vardır. Bu tarihi ve doğayı taşıyacağımız çocuklarımızın bu alanda hakkı vardır. Çarpık kentleşmeyle yeşile hasret kalan, spor ve piknik yapma olanağı bulan Bakırköylülerin, İstanbulluların tüm Türkiye yurttaşlarının bu alanda hakkı vardır.
Bilindiği gibi 10 Ekim de Ankarada yapılması planlanan Emek Barış Demokrasi Mitingi güvencesiz, kölece, ölümüne çalıştırmaya;emeği köleleştirirken doğayı, kentleri yağmalayan sermayeye karşı mücadelenin ayrılmaz bir parçası olan DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından düzenlenmiştir. Bizler de bu mitinge hastanemiz gündemiyle katılmıştık. Miting alanında “Savaşa Değil Bakırköy’ün Yenilenmesine Bütçe Ayırın”, “Özel Şirket Değil Devlet Yapsın” diye haykıracaktık.Bu katliam bize karşı yapılmıştır. Emek-Barış-Demokrasi mitingine yönelik bombalı saldırıda yitirdiğimiz arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin, canlarımızın, dostlarımızın, sevdiklerimizin anıları Bakırköy’ümüzün ağaçlarında ve mücadelemizde yaşayacaktır. Bakırköy de yürüttüğümüz mücadele yeni bir anlam kazanmıştır.
Bakırköy BİZİMDİR! Bu hakkımızı hiçbir şirkete devretmeyeceğimizi basın ve kamuoyuna bildiriyor, sizleri mücadelemize destek olmaya çağırıyor, bizler hastane çalışanları olarak sürecin takipçisi olacağımızı duyuruyoruz.
Daha önce yapılan basın açıklamalarında, mücadelemizde bize destek veren ve birlikte yürüdüğümüz Türk Tabipleri Birliği İstanbul Tabip Odası, Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, İstanbul Diş Hekimleri Odası, KESK Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası İstanbul Şubeleri, Türkiye Psikiyatri Derneği, Türk Nöroloji Derneği, Türk Nöropsikiyatri Derneği, Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği, DİSK Devrimci Sağlık İş Sendikası, DİSK Genel-İş Sendikası 2 No’lu Şube, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi, Cüzzamla Savaş Derneği, Bakırköy Kent Savunması, Şizofreni Dostları Derneği, Diren Bakırköy Çamlık Forumu, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi öğrencileri ve çevre mahalle muhtarlarımıza teşekkür ederiz.
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Tabip Odası, DİSK ve SES İş Yeri Temsilcilikleri
Sendika.Org