Aziz Güler’in hayatı, ölümünden sonra ailesi ve yoldaşları tarafından sürdülen mücadelesini Abisi Ersin Umut Güler ile konuştuk
Rojava’da IŞİD çetelerine karşı savaşırken hayatını kaybeden Birleşik Özgürlük Güçleri (BÖG) komutanı Aziz Güler’in cenazesinin Türkiye’ye getirilmesi 40 gündür engelleniyor. Baba Güler, Rojava’da cenazenin başında bekliyor; abi Güler, Yolcu Tiyatro ile Karanlığın Ötesinden Gelen Sesler oyununu Aziz için oynuyor. Oyunda söylediği gibi, ‘Başka ne yapsam ağzımda kül tadı bırakır’ diyor. Çünkü ona göre bu replik Aziz’in hayatını da anlatıyor.
Aziz Güler’in hayatı, ölümünden sonra ailesi ve yoldaşları tarafından sürdürülen mücadelesini abisi Ersin Umut Güler ile konuştuk…
Sendika.Org: Aziz nasıl biriydi?
Ersin Umut Güler: Aziz güler yüzlüydü, çok sevecendi, sevgi doluydu, aynı zamanda inatçıydı. Yaşamayı çok severdi Aziz, yaşamanın çok önemli olduğundan bahsederdi hep, yaşayıp düzeni değiştirmekten….
Mücadele içinde hep en öndeydi. Biz birçok kez televizyondan izledik gözaltına alınmasını. İşgal eyleminde polisin zorla Aziz’i dışarı çıkardığını izledik. Birçok işgal eyleminde, üniversite eyleminde vardı.
Ben de siyasal mücadele içinden geldim. Aziz ile sohbet ettiğimizde ne yapmak istediğini soruyordum profesyonel olarak mücadeleye mi devam edeceksin ya da başka bir hayat mı seçeceksin?
Aziz’in mücadeleye başlaması nasıl oldu?
Aziz, İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi’nde okurken siyasal mücadeleye başladı.
Üniversiteye başladığı sene SDP’de örgütlendi. Genç-Sen’in kurucularından biriydi. Mücadelenin hep içindeydi bu yüzden yandaş medyanın hedefi haline gelmişti. Samanyolu TV, “kadrolu eylemci” diye Aziz’i hedef göstermişti. Aziz çıkan haberlerle ilgili dava açtı fakat o dönemde basınla ilgili çıkan kanundan dolayı dava düştü.
Aziz’in politikleşme sürecinde ailenin etkisi var mı?
Babam seksen döneminde siyasetle ilgilenmiş. Ben de lise yıllarında örgütlendim. Bizden sonra ise Aziz örgütlendi.
Rojava’ya nasıl gitti? Siz ne zaman öğrendiniz?
Aziz, Kasım 2014’te gitti Rojava’ya. Gitmeden önce İstanbul’a geldi beni aradı görüşmek için. Ben de oyun provasındaydım, buraya çağırdım. Aziz provaya geldi, muhabbet ettik. Bu onu son görüşümdü. Bir süre haber alamadık Aziz’den. Araştırdık, bir süre sonra ulaşamayınca öğrendik Rojava’da olduğunu. Sosyal medyadan BÖG’ü takip etmeye başladık orada videoları oluyordu. Yüzü kapalıydı ama sesinden tanıyorduk, iyi olduğunu anlıyorduk.
Aziz daha önce insanlık nöbeti için Suruç’a gitmişti orada bir süre kalmıştı. Bulunduğu hareket zaten fikren Rojava’ya destek veriyordu o da bireysel olarak da destek veriyordu. Bize bunun zeminini oluşturacak hiçbir cümle kurmadı.
[21 Eylül 2015’te, yani Rojava’ya gidişinin üzerinde 1 yıl geçmemişken, Aziz’in yaşamını yitirdiği öğrenildi. Ailesinin Aziz’in cenazesini Türkiye’ye getirme isteği devlet tarafından engellendi. Bu röportajın yapıldığı 40. günde, Aziz’in cenazesi hala sınırın diğer tarafında bekletiliyordu.]
Cenazenin Türkiye’ye girişine izin verilmiyor. Siz çabalıyorsunuz. Nasıl bir süreç işliyor?
Milletvekilleriyle görüşüyoruz. İlkin kaymakamla vekiller görüştü. Sonra ben gittim görüşmeye, “sözlü talimat var” dediler. Bakanlar kurulu tarafından verilmiş bir karardan söz ediliyor fakat sorduğumuzda “böyle bir karar yok” dediler. Devlet sözle yönetilemez.
Kaymakamla görüştüğümüzde “Bana kalsa ben alırım, yüzlerce cenaze aldım” dedi. Keyfi uygulamalarla kardeşimin cenazesini almamıza izin vermiyorlar. Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. Perşembe başvurduk, cuma cevap geldi. Normalde çok uzun süre cevap vermeyen Anayasa Mahkemesi cenaze için anında cevap verdi. AİHM’ye (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) başvurduk ondan cevap bekliyoruz. İdari mahkemeye başvurduk. Kaymakamlıktan 30 gündür cevap bekliyoruz. Normalde 6 hafta içinde cevap vermeleri gerekiyor. Biz başvurduğumuzda kaymakam “Size hemen cevap vereceğiz, süreci hızlandıracağız” dedi ama hala bir cevap gelmedi. Cenazemizi alana kadar mücadele edeceğiz, Aziz’i İstanbul’a getireceğiz!
‘Günün birinde bir bakarsınız çılgınlık evinize ulaşır’
Cenazeyi İstanbul’a mı getireceksiniz? Neden?
Evet cenazeyi İstanbul’a getireceğiz. Aziz burada doğdu büyüdü, sadece son 15 ayını İzmir’de geçirdi. Mücadeleye başladığı yer burası. Ailesi, arkadaşları, yoldaşları hepsi burada, binlerce kişi Aziz’i bekliyor.
Ve ‘Karanlığın ötesinden gelen sesler’ oyununu Aziz için oynuyorsunuz…
Bahsettiğim gibi hem benim hem ekip arkadaşlarımın Aziz’i son gördüğü yer bu oyunun provasıydı bu yüzden oyunu Aziz için oynuyoruz. Konu itibariyle de oyun bir röportaj kitabından uyarlandı. Kitabın içinde tecrit meselesi, kadın sorunu, çocuk işçiler, anadil sorunu işlenmiş; gerçek insanların hayatlarını anlatıyor.
Hikayelerden biri Türkiye’den bir hikaye; zaten diğer hikayelerin hepsinin de Türkiye’de karşılığı var. Oyunun bir yerinde “Başka ne yapsam ağzımda kül tadı bırakır” cümlesi geçiyor, mücadele edenleri anlatan bir cümle bu. Bana Aziz’i anlatıyor. Sekiz yıl önce kitabı ilk okuduğumda bu cümleyi çok sevmiştim. Oyunu ilk oynadığımızda da aynı şeyleri hissettim. Aziz’den sonra ise daha da derinleşti bu cümle….
Broşürde yazdığımız “Sonra günün birinde bakarsınız ki, bu çılgınlık kendi sınırlarını aşıp mahallenize girivermiş” cümlesindeki çılgınlığı oturduğumuz mahalleleri ya da başka mahalleri sahiplendiğimizde hissediyoruz. Mahallemize giren çılgınlık, şimdi ise evimizin içine girdi…
30 Ekim 2015, Kadıköy
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.