23 Eylül günü Yeniakit’in internet sitesine[1] bir haber düştü; “Solcu geçinen Halkevleri deri topluyor”. İzleyen saatlerde de onlarca gerici internet sitesi bu habere üşüştü.[2] Tahmin edilebileceği gibi hemen hemen hepsi kes-yapıştır usulü “habercilik ürünü”. Haksızlık etmeyeyim içlerinden bazıları, örneğin ongunhaber.com sıradışı bir ‘yaratıcılık’ da sergilemiş; “Ateist, komünist, Hdp bileşeni, maddi durumu rezalet haline gelen, parasızlıktan […]
23 Eylül günü Yeniakit’in internet sitesine[1] bir haber düştü; “Solcu geçinen Halkevleri deri topluyor”. İzleyen saatlerde de onlarca gerici internet sitesi bu habere üşüştü.[2] Tahmin edilebileceği gibi hemen hemen hepsi kes-yapıştır usulü “habercilik ürünü”. Haksızlık etmeyeyim içlerinden bazıları, örneğin ongunhaber.com sıradışı bir ‘yaratıcılık’ da sergilemiş; “Ateist, komünist, Hdp bileşeni, maddi durumu rezalet haline gelen, parasızlıktan kapanma tehlikesi yaşayan, terör felsefesi merkezi Halkevleri kurban derilerine göz dikti. Halkevleri kırmızı başlıklı kız rolüne bürünen kurt misali ev ev dolaşıp kurban derisi toplayacak”. Hepsi birden böğürdüğüne göre anlaşılan çok rahatsız olmuşlar. Eee, rahatsız olmakta da haklılar, söz konusu olan 10 milyar liralık (Akif Beki’nin rakamı) ve pay almak için birbirlerini boğazladıkları bir pasta! Maazallah birileri, hele hele Halkevleri bu “pastaya” ortak olmak isterse…
Bu “pasta” konusu, dipnotta adı geçen sitelerin hiçbirinde söz konusu edilmemiş, ne hikmetse. Söz konusu edilen tek şey, kendi okurlarının küfür kabul ettiği her şeyi Halkevleriyle özdeş hale getirmek. Artık alıştık, kendilerine dindar diyen, hakkın, doğrunun peşinden gittiklerini iddia eden bu şahsiyetlerin uydurmalarına, yakıştırmalarına, kara çalmalarına. Derdim bunlara laf yetiştirmek değil zaten ama Akif Beki’nin yeri ayrı tabii.
Hani Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminin 3,5 senesinde ona danışmanlık ve basın sözcülüğü yapan şahsiyet. Hani “Medya Mahallesi” programında Ayşegül Aslan’ın tek başına program yapmasını engellemek için Tayyip’in zoruyla o programa monte edilen ve Aslan’ı neredeyse çıldırtacak olan görev ve misyon adamı. İşine gelmeyen gerçekleri çarpıtmakta mahir, kendi tarafının açıklarını kapatmakta usta bir yetenek. Asıl uzmanlığı ise karşı tarafının açıklarını bulma ve onun çelişkisini açığa çıkarma üzerine yapmış bir “deha”.
Şimdi bu şahsiyet bayram tatili dememiş, çok önemli siyasi gelişmeleri önemsememiş, çok değerli zamanını ve çok değerli köşesini “Halkevleri’nin kurban derisi toplamasına” ayırmış.[3] Niye acep? O da kaygılanmış anlaşılan!
Akif Bey’in tarzı farklı tabii. O gerici kitleye seslenmemiş, onun seslendiği kitle sol kitle olmuş. Birazcık kalem yalayınca insanın kendini çok zeki görmesi mümkün. Aklınca bir çelişki yakalamış ve buradan karşı tarafta bir yaygara koparacağını ummuş. Şimdi Halkevciler hep bir ağızdan bağırıyor, “Açığımızı yakaladın Akif Beki”, “Bizi yaman çelişkilere düşürdün”, “Bizi hayvan hakları için mücadele eden, vejetaryen insanlarımızın gözünde küçük düşürdün Akif Beki”, “Gizli dindarlığımızı ortalığa faş ettin”, “Bizi üç kuruşluk derinin peşine düşmüş gösterdin”… Artık senin vurduğun bu darbeyle Halkevleri kesin dağılır Akif Beki.
Onun yapılmasını istediği şeyi yapmayacağım elbette. Yani ona Halkevleri’nin demokratik bir kitle örgütü olduğunu, demokratikliğin ne anlamlar içerdiğini anlatmayacağım. Halkevleri’nin bir halk örgütü olduğunu, halkın hangi bileşenlerini kapsadığını, bunlarla nasıl ilişkiler geliştirdiğini de anlatmayacağım. Hele hele Halkevleri’nin etik değerlerinden, prensiplerinden hiç bahsetmeyeceğim. Bunların onda bir değişime yol açmayacağından eminim. Ama ona yine de yardımcı olmak istiyorum, bu emeğinin boşa gitmemesi için. İç tutarlığına, iç huzuruna kesin yararı olacağı kanısındayım. Eleştirilerinin, karalamalarının daha etkili olması için tutarlı, saygın biri olması gerekir, o yüzden ilk yapması gereken kendi mahallesini temizlemek olmalı.[4] Bunun için naçizane birkaç öneri geliştirmek istiyorum.
Halkevleri’nin “Kamu yararına dernek statüsü” İçişleri bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı rapor doğrultusunda, Bakanlar Kurulu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül imzasıyla Resmi Gazete’de yayınlanan bir kararla kaldırıldı. Kaldırılma gerekçesi “Kamu yararına faaliyet gösterebilecek büyüklükte gelirlere sahip olmamak” mealinde şeyler. 1963’ten beri kamu yararına sayılan dernek ne olmuştu da 2011’de kamu yararına sayılmıyordu dersiniz. Çünkü AKP, kamu yararına sayılmanın kriterlerini değiştirmişti. Uzun uzun bu yazıda tartışmayalım özetle, kamu yararı artık parayla ölçülecekti. O tarihe kadar ne kadar kurs düzenledin, kaç yetişkin kadın erkek okuma yazma öğrendi, ne kadar çocuğa eğitim verdin, ne kadar insan eğitim, sağlık, barınma, doğa çevre, bağımsızlık, demokrasi, adalet konularında seminerlere, panellere katıldı, kütüphanende kaç kitap var -en çok kitaplar saldırıya uğradı- kaç kişi bunlardan faydalandı, kaç işçi hakları için seminer aldı… bunlar sorulmuyor artık. Kaç para harcadığı soruluyordu. Gelirlerin en az yarısı kamu yararına harcanmalıymış; iyi de Halkevleri’nin gelirlerinin tamamı kamu yararına harcanıyor. Yöneticileri, üyeleri, gönüllüleri çalışma yürütürken ücret, yolluk, harcırah vs vs almıyor. Yönetim giderleri diye bir kalemi yok. Halkevleri Van için, Filistin için, Suruç için yardım topladığında; yardım toplayanlar ücret almıyor, konser yaptığında sanatçılar para almıyor, kurs yaptığında eğitimciler para almıyor. İşte AKP’nin yok saydığı “gelir-gider” kalemine işlemeyen, halkın gönüllü emeği ve dayanışması. Ona göre ancak bunlar ücretlendirilirse kamu yararı ölçülebiliyor. Şimdi araştırmacı, tarafsız, bağımsız bir gazeteciye düşen görev şudur; acaba giderinin tamamı kamu yararına giden İslami vakıf, cemaat ya da tarikat var mıdır? Örneğin TÜRGEV’in gelir ve gider bilançolarını incelemeyi ve yayınlamayı Akif Beki göze alabilir mi?
Akif Beki, Halkevleri’nin kurban derisi toplama işine karşı oluşunu şu cümlelerle aktarıyor; “Cami yapma ve yaşatma derneklerinin, Kuran kurslarının, dini vakıfların, cemaat ve tarikatların kısaca ‘irtica ve yobazlık’ diye bildiği ne varsa hepsinin başta gelen geçim kaynaklarından biri saydığı için”. Aynen öyle, Halkevleri ‘irtica ve yobazlığa’ karşıdır ve kurban derisi irtica ve yobazlığın en başta gelen geçim kaynağıdır. Hatta makbuzsuz, belgesiz elde edilen bu gelir kalemi, ‘İslam’da ruhban sınıfı yoktur” diye propaganda eden ama gerçekte bu ‘sınıf’ın birer üyesi olan cemaat liderlerinin, tarikat şeyhlerinin, vakıf yöneticilerinin kişisel servet edinmesinin de kaynağıdır.
Kurban derisi ile gerici örgütlerin neler yaptığını bilen halk kesimleri güvenilir başka adresler aramaktadır. Halkevleri’nin halk için güvenilirliği ise açıktır. Sizler istediğiniz kadar debelenin bu durum da devam edecektir.
Akif Beki ona buna çamur atacağına kendi mahallesinde güvenilirliği tesis etmelidir, örneğin şöyle bir kampanya başlatabilir; kurban derisi toplayan bütün kurumlar, bu derilerden elde ettikleri geliri nerelere harcadıklarını açıklasınlar ve bu harcamalar denetlenebilir olsun. Bunu bütünleyecek daha büyük bir kampanya ise “dine evet din adamlarına hayır” kampanyasıdır. Cüppelisi sarıklısı, çiftlikte oturanı yalıda yayılanı, etek öptüreni ayak yalatanı hangi emekleriyle bu statüyü, bu şatafatı elde etmişlerdir? Eğer bu kampanyayı başlatırsa Halkevleri’nden destek bile bulabilir.
Son olarak, Akif Beki yazısında diyor ki “nafile bir istismar teşebbüsü diye küçümseyenler, yadırgayanlar, rahatsızlık duyanlar çıktı. (anlaşılan kendi aralarında epey bir gündem olmuş). Ben teşvik edilmesi gereken olumlu bir gelişme, doğru yönde küçümsenmeyecek bir ilerleme olarak değerlendirmek taraftarıyım”. Halkevciler şimdiden sana teşekkür ediyorlardır mutlaka. Bunları yazdığına göre arkasında durur, teşvik etmenin gereğini yaparsın mutlaka. Büyük bir ihtimalle bu bayramda kestiğin kurbanın derisini bir vakfa falan vermişsindir ama şimdiden sözün (teşvikin) olsun, gelecek bayram kurban derin Halkevleri’ne. Sen zahmet etme Halkevciler gelir senden alır………….
[1] Aslında Yeniakit de bu haberi ensonhaber.com sitesinden kopyalayıp yapıştırmış. Haberin ensonhaber’e giriliş saati 14:03 iken yeniakit’e giriliş saati 15:28.
[2] Ben sadece 50 tanesini buraya yazabildim: ensonhaber.com, yeniakit.com.tr, ajanshaber.com, nabızhaber.com, sanalbasın.com, haber7.com, türkiyehabermerkazi.com, haber10.com, habername.com, ahsentv.com.tr, diken.com.tr, ıslahhaber.net, bedirhaber.com, superhaber.tv, furkanhaber.com, haber.star.com.tr, aksam.com.tr, haksozhaber.net, dindiyanat.net, haberoku.com.tr, 4haber.com, haberbus.com, oncugazetesi.com, yonelishaber.com, dunyave gercekler.com, habermedya.com, cafesiyaset.com.tr, sandikturkiye.com, istanbultakipte.com, turkiyeningundemi.ne, dogurehberi.com, milligazete.com.tr, yerlidusunce.org, ha6er.com, aktifmedya.com, anadolu63.com, yenieklenen.com, songundem.com, haberimturkiye.com, mobil.stargazete.com, infial.com.tr, haberozgurluk.com, ajans34.com, alemihaber.com, ahsenhaber.com, sondevir.com, ongunhaber.com, dosya01.com, 4zy.net, mozaaf.com.
[3] Akif Beki’nin bu yazısından sonra sözünü ettiğim bu gerici internet sitelerinde de bir “zenginlik” yaşandı doğal olarak. Birçoğu onun yazısının bölümlerini kes-yapıştır yapmaya başladı.
[4] Ya da tersi yani arkasında bıraktığı mahallesi ile arasına epey bir mesafe koymalı. Hatta içine girdiği yeni kulvarda bu daha iyi bir seçenek olabilir. Ne de olsa Aydın Doğan dönekleri, devşirmeleri el üstünde tutar; Ertuğrul Özkök’ün, Taha Akyol’un, Ahmet Hakan’ın locasına bu yolla kabul edilmeyi beklemek daha iyi bir taktiktir. Kendisi yapmıştır hesabını ama ben yine de taktiği vereyim.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.