AKP, halk diye diye geldi, şimdi halk adına gidiyor. Lakin çoğu Marksist çözümü yanlış yerde arıyor Bir iktidar düşünün, 13 yılda tam 164 kez “Kamu İhale Yasası” değiştiriyor. Bu normal bir şey midir? Bu doğal mıdır? Söz konusu bu ihale düzenlemeleri dahi bu iktidarın nasıl bir iktidar olduğunu göstermeye yeter. Peki sürekli değiştirilen bu ihale […]
AKP, halk diye diye geldi, şimdi halk adına gidiyor. Lakin çoğu Marksist çözümü yanlış yerde arıyor
Bir iktidar düşünün, 13 yılda tam 164 kez “Kamu İhale Yasası” değiştiriyor.
Bu normal bir şey midir?
Bu doğal mıdır?
Söz konusu bu ihale düzenlemeleri dahi bu iktidarın nasıl bir iktidar olduğunu göstermeye yeter.
Peki sürekli değiştirilen bu ihale düzenlemelerinden kimler mutlu?
Milletin orasına burasına koyma ile ilgili küfür edecek kadar düzeysiz ve kaba olan “yeni talancı sermaye” mutlu…
Kimler rahatsız?
İşi ve zenginliği inşaat, duble yollar ile ilgili olmayan, TOKİ’ye oldukça uzak ve özelleştirmelerden yeterince pay alamamış Avrupa ile entegre olan “klasik sermaye”… Yani bizim bildiğimiz kent burjuvazisi rahatsız.
AKP Türkiye’yi dönüştürürken kendi sermaye sınıfını da yaratma konusunda oldukça stratejik davrandı. Ve göstere göstere, hatta kanırta kanırta devletin ne kadar mali olanağı ve taşınmazı varsa bu “talancı sermaye sınıfına” aktardı.
Eeee…. Tabi buraya kadar.
İş para olunca ve sen pastanın tüm dilimlerini kendine ve kendi mali finansmanını sağlayan yeni sermaye sınıfına ayırırsan seni gönderirler.
Ve sen tıpış tıpış gidersin.
Giderken yakar yıkarsın belki ama gidersin.
Ama olan hep halka olur.
Halk ölür,
Halk fakirleşir,
Halk yalnızlaşır,
Halk bölünür.
AKP Halk diye geldi, şimdi Halk adına gönderilecek.
Ama gerçekte bu olan bitenin halk ile hiçbir ilgisi yok.
Oysa getiren de, gönderen de halk olmalıdır.
Solcu, sosyalist, komünist ve hatta sosyal demokratlar ise düşünsel ve ideolojik ne kadar enerjileri ve bilgileri varsa çoğunlukla Kürt meselesi ve Kürt çözümü üzerinden temellendirerek ya iktidara bir şekilde payanda oldular ya da muhalif olma gereklerinin asıl genetik şifrelerinden uzaklaştılar. Bu ideolojik fakirleşmeyi ve sığlaşmayı da beraberinde getirdi. Dolayısıyla emek-sermaye çelişkisi ve üretim araçlarına sahip olma-olmama temel meselelerine dayanan Halkların refahı ve özgürlüğü sorunsalının asıl kaynağı olan sosyal sınıflar ve sömürü eleştirisi ve muhalifliğini rafa kaldırarak aslında Marksizm’den olanca hızla uzaklara savruldular ve saptılar.
Oysa Kürt halkının da, Türk halkının da kurtuluşu etnik kimlik üzerinden bölünmek değil, sınıfsal kimlik üzerinden birleşmektir.
Şimdi Kürdü Türk’ten, Türkü Kürt’ten kurtarma zamanı değil, yapılacak olan Türkün ve Kürdün hiç sömürülmeyerek birlikte yaşayacakları halkların kardeşliği temelinde bir yaşam oluşturmaktır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.