Seçim ile gelmekten memnun kişiler artık gitmek için seçimin iyi bir yöntem olmadığını düşünüyorlar anlaşılan. İktidarda kalabilmek için demokrasinin kavram kutusu dışındaki araçlarla siyasetlerini donatmaya başladılar İdeolojiyi kendi içerisine kapalı bir sistem, kendisine göndergeli bir kapalı yapı olarak anlıyoruz. Belki de kendisine ait bir belleği bile olmayan kendi içerisinden değil ama dışarısındaki bir bakış açısından […]
Seçim ile gelmekten memnun kişiler artık gitmek için seçimin iyi bir yöntem olmadığını düşünüyorlar anlaşılan. İktidarda kalabilmek için demokrasinin kavram kutusu dışındaki araçlarla siyasetlerini donatmaya başladılar
Her ocağa ateş düşürerek insanları ortak bir nefret üzerinden yeniden bir araya getirmek ulusalcı, milliyetçi oyları yeniden hizaya sokmak…
İdeolojiyi kendi içerisine kapalı bir sistem, kendisine göndergeli bir kapalı yapı olarak anlıyoruz. Belki de kendisine ait bir belleği bile olmayan kendi içerisinden değil ama dışarısındaki bir bakış açısından değerlendirilebilecek ve eleştirilebilecek bu kapalı yapının konumuz için önemli yanları nelerdir?
İdeoloji diğer temsil sistemleri arasında bir temsil sistemi olarak göndergelerin bir diğerini işaret ettiği ve göstergeleri yorumlayan zihnin iletişim ve ulaşım aracılığıyla üzerinde dolaşılabileceği bir ağdır. Burada bu ağın bir diğer özgülüğü her ne kadar insanın olanakları aracılığı ile yaratılmış olsa da ondan bağımsızlaşan, ona rağmenleşen dolayısıyla çığrından çıkan ona hükmeden bir güce dönüşebilmesidir. Ağaç ile baltanın hikâyesinde olduğu gibi ya da Zola’nın anlattığı trenin makinistinin ve kazancısının kavga ederken trenden düşmelerine rağmen trenin son süratle raylar üzerinde yoluna devam etmesi gibi.
İdeolojinin ete kemiğe büründüğü nokta tam da onun ortadan kalktığı, sanki kendisini oluşturan bileşenlerin bir tül gibi dağıldığı nokta. Bu bize şunu hatırlatıyor taze karın üzerinde yürürken bir yandan da geride bıraktığı ayak izlerini silmesi gereken kişi.
Öngörme ve içerisinde yerleşilecek bir boşluk sunması nedeni ile ideoloji, fizyolojiyi buyur eder kapalı yapısından içeri. Özneler arasındaki ayrımları eleyip aynı şeyin yalnızca “farklı” biçimleri olduklarını hatırlatır, biricikliği geçersizleştirmeye uğraşır.
Özneler biricikliklerini yitirdikleri, tuhaf ve garip olmadıkları dolayısıyla ölçüde sorun çıkarmayıp standartlara ve bir takım istatistiksel eğilimlere uydukları ölçüde hizaya girerler. Beden mevcut ölçülere uyduğu sürece ona hazır giyimden alınan, onun bedenini öngören giysilerle kuşanabilir. Aynı şekilde nasıl düşünmek isterseniz size uyacak bir bakış açısı ve anlayışınızı zorlamayacak zihin giysileri edinebilirsiniz. Gücü elinde tutanlar gücün sürerliliği için bunu düzenlemek durumundadırlar yalnız bunun için ek bir ücret talep edilmez.
İdeoloji, fizyoloji aracılığıyla ete kemiğe bürünürken tam da et ile kemik arasındaki ilişkiyi geçersizleştirdiğinde kendisini gizleyecek yeni bedenler edinmeye, aradaki dağılan ilişkiyi yeniden yeni bedenlerde toparlayacak anlayış ve kavrayışlara gereksinim duyar. Bu bakımdan kendi kendini yeniden üretebilecek eldeki/mevcut kavramlara da dadanır; nereden devşirildiklerinin pek de bir önemi yoktur artık bunların. İnsanların algılarını örselemeden, zihne alabildiğine kolaylıkla yerleşebilecek ve dolayısıyla bedenden zihne geri çekilip ayak izlerini silebileceği kavramlar.
Bakış açılarından bağımsız, herkesin üzerinde tartışmasız mutabık kalacağı kavramlar. Bir anlayışın üzerine kurulduğu düşünülen temel kavramlar. İnsanların ortak yönlerine eğilen farklılıkları geçersiz kılabilecek anlayışlar. Kitle içerisinde örgütlenmenin olanaksızlığı belirdiğinde ortak bir karşıtlık üzerinden zoraki bir araya getirilme.
Türkiye’de bir bölümü eşit haklardan yararlanamayan, diğer bir bölümü ise artık bir arada yaşamayı mümkün kılacak bir çoksesliliğe kulak kabartmak isteyen biraz da hoşnutsuz vatandaşların bir siyasi parti altında seçimleri başarı ile tamamlamasından ya da barajı aşmasından “anti-darbeci” “demokratlar” rahatsız oldular.
Seçim ile gelmekten memnun kişiler artık gitmek için seçimin iyi bir yöntem olmadığını düşünüyorlar anlaşılan. İktidarda kalabilmek için demokrasinin kavram kutusu dışındaki araçlarla siyasetlerini donatmaya başladılar. Bunların en başında gelen, barajı aşan partinin önüne onu gölgeye itip karartacak daha büyük bir blok döşemek oldu.
Bu blok ise yukarıda söz edilen ideolojinin fizyoloji yani beden aracılığı ile aralarındaki ilişkiyi ayırmak pahasına ete kemiğe bürünmesidir. Her ocağa ateş düşürerek insanları ortak bir nefret üzerinden yeniden bir araya getirmek ulusalcı, milliyetçi oyları yeniden hizaya sokmak; tarafsız parçaları seçenek bırakmayacak bir biçimde taraf olmaya iterek ve dolayısıyla kitleyi kutuplaştırarak yakıtı çelişki olan ikili karşıtlığın çalışmasını yeniden sağladılar.
Dolayısı ile ve ne yazık ki çelişkilerle beslenen, seçeneksizliğin koşulladığı bu ikili karşıtlığın önüne geçebilecek bir istenç de henüz ortalarda gözükmüyor. Daha kötüye gidilmesinin yolları döşenmiş ama olumlu ortak bir gelecek birçok patikaya bölünmüş durumda.
Kaygısız yolcularla yüklü tren, kömürcünün ve makinistin kavgası yüzünden bilindik bir yönde son süratle ilerliyor.
Demokrasicilik oynandığı hatırlatıldı çözüm süreci ile ilgili olarak. Eğer bu demokrasiciliği benim istediğim gibi oynamazsanız, demokrasimi alır giderim ve size hiç tahmin edemeyeceğiniz oyunlar ederim. İdeolojime fizyolojileri kurban ederim ama bunu öyle bir kılığa sokarım ki her türlü yakayı biraraya getirerek bu işi gizlerim. “Çünkü bizde oyun tükenmez” dediler; “her ne kadar gerçek ve gelecek sizin olsa da.”
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.