Aşağıdaki metin, Madrid’in yeni Belediye Başkanı Manuela Carmena’nın 13 Haziran 2015’te yaptığı konuşmadır. Manuela Carmena, Franco diktatörlüğü koşullarında işçi haklarını savunmuş sol görüşlü bir avukat olarak İspanya’da bu sene yapılan yerel seçimlerin sonucunda Sosyalist Parti ile bir anlaşma sonucunda Madrid’in belediye başkanı oldu. Carmena, seçim çalışmalarına solun büyük kısmının destek verdiği Ahora Madrid (Şimdi Madrid) […]
Aşağıdaki metin, Madrid’in yeni Belediye Başkanı Manuela Carmena’nın 13 Haziran 2015’te yaptığı konuşmadır.
Manuela Carmena, Franco diktatörlüğü koşullarında işçi haklarını savunmuş sol görüşlü bir avukat olarak İspanya’da bu sene yapılan yerel seçimlerin sonucunda Sosyalist Parti ile bir anlaşma sonucunda Madrid’in belediye başkanı oldu. Carmena, seçim çalışmalarına solun büyük kısmının destek verdiği Ahora Madrid (Şimdi Madrid) koalisyonunun adayı olarak başlamadan önce mahkûmların diktiği çocuk giysilerini satarak hapistekilere yardım sağlayan bir dükkan işletiyordu. Seçimlerin öncesinde sağcı Halk Partisi adayı Kontes Esperanza Aguirre’nin karşısında Carmena’ya fazla şans verilmezken, seçim sonucunda başkentteki sağ siyasal egemenlik kırıldı ve Ada Colau’yu seçen Barcelona ile birlikte İspanya’nın iki büyük şehrinde inisiyatif sola geçmiş oldu.
Ahora Madrid’in başarısı aynı zamanda kemer sıkma politikalarına karşı duruşu ve toplumsal hareketleri bir siyasi irade etrafında bir araya getirme çabası ile son dönem akıl almaz bir hızla büyüyen Podemos’un (Yapabiliriz) yükselişi ve Avrupa çapında farklı renkleriyle sol hareketlerin kazandığı ivme ile yakından alakalı. Stratejik-teorik anlamda öncülük, demokratik merkeziyetçilik gibi Leninist kavramlara mesafeli duran, onun karşısına özgün bir mevzi savaşı okuması ile sivili toplumu harekete geçirme amaçlarını koyan bu hareketlerin zamanın ürünü olarak gitgide sağ doğru yalpalayıp yalpalamayacağını ilerideki gelişmeler gösterecek. Ancak bugün gelinen noktanın yeni bir Avrupa ve alternatif toplum arayışlarının bir kez daha gündemde olduğu bu dönemeçte solun önünde muazzam bir hareket ve müdahale alanı açtığı söylenebilir.
Onur Acaroğlu
Değerli meclis üyeleri,
Önümüzdeki dört sene birlikte çalışacağız ve sizlere saygılarımı iletmek isterim, çünkü bizi bir araya getiren görevin aynı zamanda kişisel bağlarımızı da güçlendireceğini umuyorum. Bu şekilde Madrid için elimizden gelenin en iyisi yapabiliriz.
Öncelikle, yapacağım konuşmanın bütçe konuşmaları olarak alışılagelen programatik bir konuşma olmayacağını söylemek isterim. Daha sonra sebebini açıklayacağım. Ancak hepsinden önce tüm Madridli yurttaşlara teşekkür ediyorum. İçtenlikle inanıyorum ki bunu fazlasıyla hak ediyorlar. Seçime katılanların beni umut ve heyecanla dolduran sözlerinde belirttikleri gibi, Madridli yurttaşların hizmetkârı olduğumuzu unutmamalıyız. Burada olmamızın sebebi onların kendilerini temsil etmemiz için bizde karar kılmaları. Bu noktada bir konunun altını çiziyorum: dinleyerek hükmeden bir yönetim olmak istiyoruz. Halkın bizi ön adımızla anabilmesini, bize rehberlik yapmasını, kendileri için burada olduğumuzu, kendileri için olduğumuzu bilmesini istiyoruz. Madrid’i geliştirmek için, elbette, ama her zaman bizden istenen yönde olması şartıyla, çünkü ısrarla söylediğim gibi, biz onların hizmetindeyiz.
Bu alanda görmek istemediğim türden partizan bir ayrılığa yol açmaksızın, olağanüstü bir çaba ile Rita Maestre’nin önceden söz ettiği ve birlikte tanıklık ettiğimiz dönüşümü harekete geçiren, Madrid halkına teşekkürlerimi iletiyorum. İtiraf etmeliyim ki Ahora Madrid kampanyası için harekete geçerek adeta geceden gündüze muazzam bir çaba örgütleyen grafik tasarımcılar, blog yazarları, taksi şoförleri, afişe çıkanlar ve tüm diğerleri karşısında halen şaşkınlık içerisindeyim. Bu sonuca baştan sona gönüllü bir çabayla ulaşıldı. Örgütlenme kendiliğinden gelişti. Peki bu durum neyi gösteriyor? Bir istenci, büyük bir katılım, değişim iradesini. Bu süreç içerisinde birçok insanla tanıştım, fakat beni en çok etkileyenler, “Bugüne dek oy kullanmak istemedim, ama ilk defa bu sefer oy kullandım” diyen gençler oldu. Öte yandan yaşı ilerlemiş seçmenler de “Bu döneme kadar siyasetin farklı olabileceği konusunda umutsuz olduğumuz için oy kullanmayı bırakmıştık. Şimdi bu konuda umutluyuz” diyorlardı. Bu sebeple, bu farklı siyaset tarzını uygulamak istediğimiz için, sade, dürüst ve yüzü halka dönük kamu hizmetçileri olmamız gerektiği konusunda ısrarcıyım.
Ayrıca, özel olarak, bize oy vermemiş olan tüm diğer Madridlilere de teşekkür etmek istiyorum. Doğal olarak bu mecliste bizi desteklememiş olanların bulunması beni memnun ediyor. Sosyalist Parti’nin desteğini de bu bağlamda takdir ediyorum, çünkü kendimizi bu kimlik altında uyumlu bulmuyorduk. Diğer grupların yardımı da beni sevindirirdi, Ciudadanos ile benzer program ve tutumları paylaştığımızı biliyorum. Aynı zamanda Halk Partisi’nin temsilcileri arasında bizimle siyasal bir yakınlık kurma çabası olduğunu da biliyorum. Ülkemizde kurulması özellikle benim neslim için büyük bedellerle gerçekleşen ve fevkalade gurur duyduğum demokrasimizin gelişmesi ve istediğimiz her şey –derinlikli, gerçek ve tüm yurttaşların ihtiyaçlarını karşılayan bir demokrasi– olmasının tek yolu budur. Bu nedenle sevinçliyim. Bir görüş ayrılığı olduğunun farkındayım. Seçim sonuçlarının açıklanması üzerine söylemiş olduğum gibi, bu durumdan kıvanç duyuyorum. Kişisel olarak benim ve grubumuzun sorumluluğu bize oy vermemiş olan tüm kesimlerin beğenisi kazanmak olacak. Çünkü sizi ikna etmek istiyoruz. Son günlerde duyduğum gibi birtakım kaygıları olan tüm Madrid sakinlerini ikna etmek istiyoruz. Çünkü kamusal hizmetlerin kullanımında insanlarla tanışarak bu fırsata sahip olmanın benim için ne kadar tatmin edici olduğunu tahmin edemezsiniz. Bana şöyle söyleyenler oldu: “Sana oy vermedik, ama bize ne yapacağını söyleyebilir misin? Neden ortada bir tedirginlik var?” Ben onlara sakin olmalarını söyleyerek, burada tekrarladığım sorumluluklarımızı hatırlattım. Madrid’e adalet ve eşitlik getirme amacıyla yola çıkarak hazırladığımız, kamuda şeffaflık, giderlerde verimlilik, gerçek katılımı sağlayacak bir yapı, değişim ve yeni bütçenin yaratılması gibi politikalar ile tüm seçmenlerin gönlünü almaya çalışacağız. Sorumluluklarımızı yerine getirmek bilinciyle hareket edersek bunların hepsini sağlayacağız.
Son olarak, neden program bazlı bir konuşma yapmadığım bilmecesine açıklık getirmeden önce, şu sıralarda Madrid’de ıstırap çeken tüm insanlardan söz edeceğim. Güvencesizlik, işsizlik, geçinememekten dolayı acı çekenler yaşantılarını kuramama ve bir gün kira ve sağlık masraflarını karşılayamayarak sahip olduklarını da kaybetmenin korkusu içindeler. Endişe içinde olanlara söylemek isterim ki kendimizi özel olarak onların durumunu iyileştirmeye adayacağız. Bunu yapmalıyız ve yapacağız. Güvenceye sahip olacaklar. Bu durumu düzelteceğiz.
Bir şey daha eklemek istiyorum. Dün, metro ile Lavapies’ten Sol’e giderken (Sol diyorum çünkü kimsenin hoşlanmadığı diğer ismi kullanmak istemiyorum, Sol ismi Sol olarak kalmalı), 60 yaşını dolduran bir kadın bana yaklaştı ve onun sesini buradan duyurmak istiyorum [1]. Julia, pembe elbisesiyle yanıma geldi bana hayat hikayesini anlattı. 63 yaşında olduğunu, senelerdir çalışmadığını, aylık kira geliri olan 300 Euro ile 200 Euro’ya kiralık, penceresiz, mutfaksız bir odada kaldığını anlattı. Bu durumla karşı karşıyayız, değerli meclis üyeleri. Her şeyden önce bu insanların yüzlerini, onların bakışlarını; onlar için burada olduğumuzu, onlara ihtiyacımız olduğunu, bu sorunları çözmemizi beklediklerini akılda tutmalıyız. Julia’nın bakışları gözümün önünde, kültürel meseleler, yatırım ihtiyacı, Madrid’in durulanma, daha sağlıklı, daha temiz olma, yolsuzluktan arınma ve daha eşit bir şehir olma ihtiyacı gibi önemli konularda fikir alışverişinde bulunduğumuz diğerlerinin de olduğu gibi. Aynı zamanda, gürültünün üstesinden gelinmesi gibi güncel sorunlar da var. İnsanlar sersemletici ve hayatlarını zora sokan gürültü konusunda çaresiz durumdalar. Çalışma tarzımızın tüm bu insanların mevcudiyetini sağlayarak oluşturulması gerektiğine inanıyorum.
Neden programatik bir konuşmadan kaçındığım konusuna dönmek gerekirse; bakın, bana göre çalışma yöntemimizde değişiklikler yapmaya başlamamız gerekiyor. Bu agoralarda, meclislerde, çok fazla konuşma yapılırken çok söz söylenmiyor, çok tartışma yaşanmıyor. Biz konuşmalarla yetiniyoruz. Birileri bir konuşma yaparken burada telefonlara bakıldığını ve başka cihazlarla oynandığını görmek istemiyorum. Neden mi? Çünkü gerçekleştirmemiz gereken yönetimdir ve yönetim bana birtakım önkoşullarda mutabakat olmadan gerçekleştirilemez gibi geliyor. Öncelikle açıklık getirilmesi gereken amaçların ne olduğu. Siyasal hedeflerimiz neler? Son belediye başkanı Ana Botella’ya burada teşekkürlerimi sunuyorum, çünkü kendisi kişisel olarak programımızı oluşturmamızda yardımcı oldu. Saygıdeğer bir tutum takındı ve ayrıca kendisine de ilettiğim gibi, bu belediyede onun döneminde bizim de yararlanabileceğimiz olumlu adımlar atıldı, bu nedenle bu konuda kendisine teşekkür ediyorum. Ancak gözlemlediğim kadarıyla burada ne tarafa doğru yol alındığının bilinmediğine dair bir kafa karışıklığı da söz konusuydu.
Begoña’nın, hükümlerin savunmalarıyla ilgilenmiş bilge ve zeki bir avukat olarak seçim etkinliklerinde söz ettiği gibi, kötücül ve cezalandırmaktan başka bir işlevi olmayan belediye imajına son vermeliyiz [2]. Beni kaygılandıran da yaptırımlara dair kimseden yeterli bir gerekçe gelmemesi. Gerçekten önemli olan nakit sağlamak değil, davranışları düzeltmek. Çünkü bir belediyede park yerini kapatan birisine veya kornasıyla sağır edici bir gürültü yapana, yaptırım uygulanması söz konusu olduğunda sadece cezalandırmak istemiyoruz. Davranışları değiştirmek istiyoruz. Bu sebeple önkoşullarımızı buradaki politikalarımızla hayata geçirmeye odaklı çalışırsak sevinirim: öncelikle, siyasal hedefler; ikinci olarak, durumun tahlili. Verilere sahip olmamız şart. Dediğim gibi, sayın meclis üyeleri, bu konuşmalardan oluşan yapıyı sonlandırmalıyız.
Burada gündem maddelerini sıralayan bu ekrana (aslında bunlar gerekli değil çünkü zaten biliyoruz) istatistiki veriler yansısın isterdim. Şu an bildiğiniz gibi ilk olarak harekete geçireceğimiz programlardan biri okuldan ayrılan ve gıdaya ulaşımı olmayan çocukların buna ulaşmasını sağlamak. 0-13 yaş arası çocuklar için gerekli olacak yiyecekleri, elde etmemiz gereken eşyaları ve sahip olduğumuz envanteri sayıları ile buraya getirmek yararlı olurdu. Ancak elimizde veri yok. Böyle çalışamayız. Etkili olmak istiyorsak öncelikle ne istediğimizi bilmeliyiz. Hedef, bu bağlamda nedir? Doğal olarak, çocukların aç kalmasının önüne geçmek. İkinci olarak, bunu nasıl sağlayacağız? Nereden hareket edeceğimizin, verilerle bilincinde olarak. Madrid Genel Kentleşme Planı’nın belgelere dayanarak çalıştığından eminim örneğin. Herhalde! Bizim bu düzeni kurmamız, bu şekilde çalışarak oturtmamız gerekli. Belki de bu süs bahçemize birkaç büyük ekran getirerek, nelerin yapıldığını, nelerin yapılmadığını, nelere devam edilmesi gerektiğini takip edebiliriz. Bunun için uzmanların katılımıyla bazı oturumların düzenlenerek, uygun bilgilerin ışığında tartışarak yönetim görevimizi nasıl yerine getirebileceğimizi tartışabileceğimizi düşünüyorum. Aynen bugün tüm kuruluşların yaptığı gibi. Siyasetin, son tahlilde lafazanlıktan ibaret olması, kendisinden bekleneni üretememesi akıl karı değil. Bu yüzden, sizin de izninizle, birtakım program niteliğinde kurullar düzenleyerek önemli başlıklarda görüşmelerde bulunacağız.
İvedilikle üzerine eğilmemiz gereken konular var. Bunlardan bazıları bildiğiniz gibi istihdam, geçim sorunları, kültürel ve temizlik programları ve yaşam güvencesi. Doğal olarak yolsuzlukla mücadele. Ve bizim için hayati önem taşıyan katılım sorunu. Ve tabii ki, yarınların güvencesi olduğuna inandığım, 0-13 yaş arası çocukların kaliteli şartlarda eğitim görebilmesi için fırsat eşitliğinin altyapısını kurmak. Salt çocukları koyacak yerler aramıyoruz. Herkese eşit, öğrenmeyi öğreneceğimiz çocuk yuvaları arıyoruz. Bana göre en önemli kazanım, eğitimin nereye gittiği konusundan daha önemli olarak öğrenmeyi, yaşamayı öğrenmekten geçiyor. Bunu ise bu belediyeden başlayarak gerçekleştirmek istiyoruz. Bu amacımıza ulaşmak için onayınıza bağlı olarak özel kurullar düzenlemek, hedeflerimizi, nerede olduğumuzu, nereye varmak istediğimizi, süre sonlarımızı ve diğer konuları masaya yatırmak istiyoruz. Bu şekilde çalışmak, yoğun çalışmak istiyoruz.
Bunu nasıl yapacağız? Nasıl bir yol izleyeceğimizi şu şekilde açıklayayım: tabii ki memurlar ile. Buradaki ve Genel Kurul’daki yüksek seviyede eğitim görmüş görevliler ile. Burada fazlasıyla yetenekli bireyler olduğunu biliyorum. Bu yeteneğin inisiyatif almasına, yeniliğe öncü olmak isterim. Kamusal yönetimde de aynı durum geçerli, çünkü bu sektörün özel firmaların, hatta dünyanın ardından gelen hantal bir yapı olduğu kanısından vazgeçmeliyiz. Hayır, tersine, dinamik olmalı ve biz buradaki yeteneklerden yararlanabilmeliyiz. Tüm içtenliğimle memurlara, çalışmaktan tatminkar olabilecekleri, farklı bir döneme girdiğimizi duyurmak istiyorum. Bağımsızlık, özgürlük, yaratıcılık ile, yurttaşların durumunu iyileştirmek adına.
Elbette, bu işe kiminle kalkışacağımız sorusunun cevabı ortada: yurttaşlarımızla. Söylediğim gibi, kolektif olarak akıl yürütme süreçleri ile siyasal katılım eksik. Yurttaşlık bilinciyle hareket eden yığınların başarabildikleri çok etkileyici ve bu nedenle toplumun bizim düzenlediğimiz yapılar aracılığıyla yönetmeleri sağlanmalı.
Bunun yanı sıra her türlü işletme ile de birlikte çalışmak istiyoruz. Bu merkezi bir önem taşıyor. İşletmelere güvenmememiz söz konusu değil, onlara ihtiyacımız var. Ayrıca söyleyecek önemli bir sözümüz de var. İnanıyoruz ki işletmelerin yeşerebildiği yerler yolsuzlukların ve kayırmacılığın olmadığı, risk almanın ve çekişmenin gerçekleştiği ortamlardır ve bunun için gerekeni yapacağız. Fakat aynı zamanda bir yapı çerçevesinde çalışmak ve bunun köklerinin şirketlerden ziyade kar amacı gütmeyen kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri gibi kolektif aktörlerden oluşmasını istiyoruz. Yapılacak çok iş var ve yükümüz çok ağır, bize katılın çünkü size ihtiyacımız var.
Son olarak, ilgilenmekten gurur duyduğum bir alanda, şehircilik konusunda çalışacağız. Bunun tam olarak ne anlama geldiğini merak ediyor olabilirsiniz. Günümüzde şehir politikaları kadın kültürü ile birlikte düşünülüyor. Kadınlar olarak bugünden itibaren kendi kültürümüzü oluşturarak çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Eşitlik olabilir, ancak şüphesiz bu belediye yönetimi bir kadın ağırlığına sahip ve buna mukabil bir kültürü içeriyor.
Bana kalırsa şehrin kültürü merkezinde üzerinde çok sıkı çalışması gereken bir öğe içeriyor ve iş dünyasında bilindiği gibi, bu sosyal değerin ta kendisi. Sosyal değer kaynaklar, süreçler ve siyasetlerin bir arada harmanlanarak yurttaşların hayatını olumlu yönde değiştirebildikçe oluşturulabilir. Size bir örnek vereceğim, çünkü beni tanımaktasınız ve önümüzdeki dönemde zaten daha iyi tanıyacaksınız ve sayın Esperanza Aguirre’nin bahsettiği gibi tuhaflıklar da fark edersiniz. Umarım söylediklerimi hoş görürsünüz, kimseyi incitmek istemiyorum. Hepiniz fazlasıyla saygın insanlarsınız. Ancak ilişkimizde sade olmamız gerektiğini düşünüyorum, nitekim halkın beklentisi de bu yönde. Buna ilişkin vereceğim örnek, burada öğretmenlik yapan bir arkadaşıma dair. Kendisinin anlattığına göre asgari bir elbirliği ile okulun temizliği bazı öğrencilerin anneleri tarafından sağlanıyor. Orada bu düzenleme çok başarılı bir şekilde çalışıyor. Peki bunun sebebi ne? Sosyal bir değerin olması. Onlar için bu çok önemli. Ama bunun ötesinde pedagojik bir çıkarsama da yapılabilir, burada kendi çocuklarının yanı sıra mahallenin çocukları ile birlikteydiler ve bu düzenleme herkes için ideal bir ortam sağlamıştı. Ancak daha sonra içinde büyük firmaların adları geçen kontratlar ortaya çıktı ve antipatik bir nesnellik tüm süreçleri kapsamaya başladı. Sonuç olarak sırf sayılarla anlaşılamayacak bir hasar meydana geldi. Sosyal değerler, yurttaşların çıkarları, bunlar gelecekte kadınlar için bir güvencedir ve bunların burada da bahsettiğim tüm konularda çalışmalarımıza yansımasını isterim, bu değişimden yola çıkarak olağanüstü kazanımlara ulaşacağımıza inanıyorum ve herkesin katkısını içeren bir sinerji oluşmasını diliyorum.
Hepinize teşekkür ederim, sağolun.
Notlar
[1] Madrid’deki tren istasyonunun adı Sol (Güneş) iken, reklam anlaşması ile “Vodafone – Sol” olarak değiştirilmişti.
[2] Begoña Villacís, Ciudadanos (Yurttaşlar) adlı partied siyasetçi, avukat.
[İspanyolca orijinalinden Onur Acaroğlu tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.