Seçim sonuçları dipten gelen halkçı-devrimci seçeneğin var olduğunun ispatı. Bu seçeneğin parlamento koridorlarında ve meclisin iç tüzüğünde sıkışmamasının garantisi HDP değil. Güvencemiz, kendisini en iyi ifade edebileceği ve merkezi sokak olan kongre-meclis zeminidir, halk meclisleridir Sesleri duyuyor musunuz? İktidarın içinden geliyor, çatlama seslerini. Kulak verin o halde… Kurulduğu yıl iktidar olan ve kendi örgütsel birliğinin […]
Seçim sonuçları dipten gelen halkçı-devrimci seçeneğin var olduğunun ispatı. Bu seçeneğin parlamento koridorlarında ve meclisin iç tüzüğünde sıkışmamasının garantisi HDP değil. Güvencemiz, kendisini en iyi ifade edebileceği ve merkezi sokak olan kongre-meclis zeminidir, halk meclisleridir
Sesleri duyuyor musunuz? İktidarın içinden geliyor, çatlama seslerini. Kulak verin o halde…
Kurulduğu yıl iktidar olan ve kendi örgütsel birliğinin garantisini “iktidar” gücünden alan AKP için çalan çan sesleri, 7 Haziran’la birlikte bizim de duyacağımız kadar yükseldi. Örgütsel birliğinin tutkalı olan “iktidar gücü” sarsılınca, halkın önünde ellerinde patlamasından korktukları suç balonlarını birbirlerine atmaya çalışan bir suç şebekesine dönüşüverdiler.
Türkiye’nin siyaset sahnesine bir komedi filmi gibi giren ve hızlıca biten Genç Parti sayesinde oy oranını beleşten arttıran AKP, yolun sonuna geldi. E, bedavadan ikbalin elbet bir sonu olacaktı değil mi?
AKP’nin sonu, çıkmazları, gidişatı bir tarafa; biz “Bizler”e dönelim. Zira şimdilerde iç politikanın belirleyicisi, düşmanın rüyasını kabusa döndüren “Biz”iz. Dolayısıyla gözler ve oklar üzerimizde.
7 Haziran seçim sonuçları, Türkiye’deki halklar, ezilenler ve demokrasi mücadelesinde yeni bir dönemin açılacağının habercisi. Mevcut siyasi güç dengelerini, %13.2 oyla 12 Eylül’ün barajını yerle bir ederek değiştirdi HDP.
İlmik ilmik örülen ve Erdoğan’lı başkanlıkla taçlandırılacak sürece son veren HDP’nin önü, bombalarla, tehditlerle ve provokasyonlarla kesilmeye çalışılsa da engellenemedi. Tüm saldırılar bumerang misali tersine dönüp saldıranı vurdu. Sonuç ortada, geçmiş olsun!
İktidar, koruyucu meleği ana akım medya ve her defasında “et sanıp patlıcan börkü çıktı” hesabı her şeye atlayıp hayal kırıklığına uğrayan liberaller tarafından, HDP’nin başarısı “karizmatik lider”, “emanet oy”, “renkli seçim kampanyası”yla geçiştirilmek isteniyor.
Gerçekte, HDP’nin başarısının ardında Gezi İsyanı’nın özgürlük arayışçıları ile kırk yıldır bedeller ödeyerek muazzam bir siyasallaşmayı inşa eden Kürt Özgürlük Hareketi arasında kurulan köprü olduğunu artık cümle alem biliyor.
Zaten iktidarın korkulu rüyası değil miydi bu iki gücün birleşmesi?
Başardık ama nasıl?
Bir süredir basiretsizliğin ve acizliğin filmini çeken CHP, seçimlere AKP’nin kurduğu rejimi sürdürmekte de bir o kadar iddialı olduğunu göstererek girdi. Yıllardır yoksul Alevilerin umutlarını sistem içerisine sürükleyerek körelten ve sömüren CHP, nihayetinde 7 Haziran ile birlikte Alevilerin tarihsel kopuşunu başlattı. Ama henüz bitmedi, küçük bir çoğunluğu HDP’ye oy verirken halen büyük çoğunluğu AKP’nin sınırlarında oynayan uslu çocuk CHP’ye oy verdi.
Bu henüz bitmeyen süreci görmemiz ve o tarihsel kopuşun tamamen gerçekleşmesi için üzerimize düşen görevi yerine getirmemiz gerek.
7 Haziran’da barajı yıkıp parlamenter güç dengelerini lehimize çeviren; AKP’li Kürtlerin HDP’ye kaymasıdır. Roboski, 6-7 Ekim, Ağrı provokasyonu, Amed katliam denemesi… Daha nice, Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye edip diz çöktürmeyi amaçlayan icraat, bu kopuşu belirledi. Bir zamanlar Kürdistan’da tabela partilerinden farkı olan AKP, artık onlar gibi.
Belirleyici olanın yoksul Aleviler ve AKP’li Kürtlerin kopuşu olduğu anlaşılıyor. 7 Haziran seçimleriyle bu kopuşların bir kısmı gerçekleşse de, halen değip dokunulamayan, sesi olunamayan Türk ve Arap Alevileri sistem içerisinde kendilerine bir yer edinmeye çalışıyor. Demokratik mücadelenin önünü açmak, ulaşılamayan kesimlerin ittifak alanı içerisinde olmasını sağlamak ise, ancak onların taleplerine cevap olabilmekten geçiyor.
Kopuşlar HDP ve demokrasi mücadelesi lehine yaşanırken, eli armut toplamayan iktidar ve rejim güçleri, tüm oklarını HDP’ye ve devrimci demokratik halk güçlerine çevirdi.
Sokaklardan meclise, halk demokrasisi
Şimdi HDP’yi daha zorlu ve çetrefilli bir süreç beklemekte. Sistem ve rejim güçleri tarafından her hareketi manipüle edilen HDP savunma pozisyonuna çekilmek isteniyor. Bu oyunu önceden görüp, belirleyen olmak için harekete geçmek lazım!
Rejim bekçileri tarafından “zararsızlaştırılacak” bir HDP’ye karşı, toplumsal muhalefetin tüm kesimleriyle ilişkili, gücünü sokaktan alan bir HDP inşa etmek ya da edememek, önümüzdeki sürecin ne yöne doğru akacağını belirleyecektir.
Seçim sonuçları, dipten gelen halkçı-devrimci seçeneğin var olduğunun ispatı. Bu seçeneğin parlamento koridorlarında ve meclisin iç tüzüğünde sıkışmamasının garantisi HDP değil. Güvencemiz, kendisini en iyi ifade edebileceği ve merkezi sokak olan kongre-meclis zeminidir, halk meclisleridir.
7 Haziran günü rejim güçlerince kurulu tüm dengeleri alt üst etmenin özgüveni ve kurma iradesi ile demokratik halkçı dönemin az aralanan kapısına sokaklardan yüklenmeli, o kapıyı tam olarak açmalıyız.
Var olan pozisyonundan gerileyen ama hala belli mevzileri tutan, kendi içerisinde de ayan beyan saflaşan AKP, esecek rüzgârın daha sert olacağının haberini veriyor. Aldanmamak lazım bu sert rüzgâra, zira bu sefer rüzgar bizden yana esiyor.
Şimdi tam da çubuğu parlamento koridorlarından sokağa ve mahalle meclislerine bükmek için kolları sıvamalı, harekete geçmeliyiz.
* Juliana Gözen
Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi üyesi
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.