Türkiye’de 7 Haziran seçimleri sonrası yeni hükümet kurma tartışmaları bütün gündemi doldurmuş durumda. Yeni hükümet tartışmalarının ana eksenini Kürt sorunu ve çözüm süreci oluşturuyor. Yeni hükümetin nasıl olması ve ne yapması gerektiğini Özgürlük Hareketi de tartışıyor. Özgürlük Hareketi seçim sonrası yaptığı KCK Yürütme Konseyi toplantısında seçim sonuçlarını kapsamlı olarak değerlendirdi; 12 Haziran deklarasyonuyla sürece yaklaşımını, […]
Türkiye’de 7 Haziran seçimleri sonrası yeni hükümet kurma tartışmaları bütün gündemi doldurmuş durumda. Yeni hükümet tartışmalarının ana eksenini Kürt sorunu ve çözüm süreci oluşturuyor. Yeni hükümetin nasıl olması ve ne yapması gerektiğini Özgürlük Hareketi de tartışıyor. Özgürlük Hareketi seçim sonrası yaptığı KCK Yürütme Konseyi toplantısında seçim sonuçlarını kapsamlı olarak değerlendirdi; 12 Haziran deklarasyonuyla sürece yaklaşımını, çözüme dair tutumunu açık bir şekilde kamuoyuna deklare etti. KCK toplantısında mutabık kalınan temel nokta; yeni hükümet hangi partilerden oluşursa oluşsun ve kimler iktidara gelirse gelsin Önder Apo’nun ‘Barış ve Demokratik Müzakere Süreci Taslağı’ adıyla kasım ayında hazırladığı çözüm metninin, KCK’nin her koşulda esas alacağı çözüm projesi olacağıdır. Önder Apo’nun Kasım 2014 tarihinde devlete ve harekete sunduğu bu çözüm taslağının biraz daha geniş bir çerçevesini bilmenin ve önemli bir kısmının tartışıldığı bölümleri tekrar hatırlatmanın yararlı olacağını düşünüyorum. Önder Apo, ‘Barış ve Demokratik Müzakere Süreci Taslağı’nı dört temel başlık altında özetledi. İlk başlık çözüm sürecinde izlenecek yönteme dairdi.
Önder Apo bunu: “Sürecin yasal temelinin netlik kazanması. Sürecin belirleyici yanı demokratik siyasettir. Diğer tüm hususlar demokratik siyasetle bağlantılı ele alınır. Sürecin yazılı ve sesli belgelenmesinin gereği ve önemi. Tarafların ve üçüncü gözün izleme kurulunun meşruiyeti. Süreçte eylemsizlik halinin doğru tanımlanması. Sürecin sonunda varılan mutabakatın yazılı hale getirilmesi ve imzayla onanması” biçiminde ortaya koydu. Önder Apo bu özet çerçeve içerisinde çözüm sürecinde esas alınması gereken yöntemi çok net bir şekilde ifade etti. Yaklaşık yüzyıllık cumhuriyet tarihi ve AKP’nin 13 yıllık iktidar süreci, demokratik siyaset yöntemi esas alınmadan gerçek bir çözüm iradesinin ortaya konulamayacağını bize gösterdi. Bu açıdan artık İmralı’da tartışılan her şeyin mutlaka yazılı ve sesli olarak belgelenmesi, üzerinde uzlaşma sağlanan maddelerin karşılıklı imzalanması bir zorunluluktur. Önder Apo’nun Önderi olduğu hareket ile doğrudan görüşmesi de aynı biçimde kesin bir ihtiyaç ve gerekliliktir. Yine yaşanacak eylemsizlik halinin karşılıklı olması, ateşkes kurallarına her iki tarafın uyması, karakol-kalekol, savaş amaçlı baraj ve yol yapımlarına hiçbir biçimde girişilmemesi ateşkesin en temel şartlarından biridir.
Taslak metinde ikinci başlık altında Önder Apo, Kürt sorununun çıkış nedenlerini derinlikli bir tarih tartışmasıyla beraber kapsamlı bir çözüm projesine kavuşturmayı hedefliyor. Sorunun demokratik çözümü durumunda yaratacağı gelişmelerin doğru tespit edilmesinin önemine dikkat çekiyor ve şu özet çerçeveyi sunuyor: “Tarih boyunca Ortadoğu’da Kürt -Türk ilişkilerinin mahiyeti günümüzdeki durumu. Kürt-Türk ilişkilerinin giderek ağırlaşan sorunsallaşmasının iç ve dış nedenleri. Kapitalist Moderniteyle ilişkisi. Kürt -Türk ilişkisindeki sorunsallık esas olarak devletin dönüşümüyle ilişkilidir. Güncel iktidarlar sorunu körce ve iktidarlaşma aracı olarak hep düşünmüşler ve kör şiddetin kurbanı haline getirmekten çekinmemişler. Çözümün sistemsel özelliği ve Ortadoğu’daki kaçınılmaz etkisi. Çözümün barış ve evrensel demokrasiyle bağı. Demokratik barışın devlet ve toplum yapısında yol açacağı kaçınılmaz reformlar.” Bu temelde her bir cümlede somutlaşan ve çözüm projesine dönüşmesi gereken bu tartışma konuları üçüncü gündem başlıklarının alt yapısını oluşturmayı amaçlıyor. Üçüncü gündem başlığı altında ise Önder Apo Dolmabahçe deklarasyonunda da kısaca özetlenen şu temel çerçeveyi geliştiriyor:
“Demokratik siyasetin doğru tanımlanması ve içeriği. Kimlik kavramı, tanımı ve tanınması. Çoğul, demokratik eşit ve yasal güvenceli çözüm. Demokratik çözümün ulusal ve bölgesel (yerel) boyutlarının doğru tanımlanması ve tanınması. (…)Vatandaşlık tanımı. (…)Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi nasıl tanımlanacak ve kurumsallaşacaktır? (…)Anayasal ve yasal düzenlemeler. Cumhuriyet, vatan ve milletin yeniden tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem. Sosyo-ekonomik düzenin sistemsel tanımı. Birey ve kimliklerin ifade ve örgütsel özgürlüklerinin tam ve eşitçe sağlanması. Ulusal ve yerel (kimliksel ve bireysel) güvenlik kurumlarının yeniden tanımı ve teşkili. Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal ifadesi. Çözüm sürecinin sosyo-ekonomik sistemle ilişkisi ve yeniden tanımlanması. Demokratik sosyalizme açık olma. Kadının sisteme eşit katılımı. Sistemin ekolojik tanımı. Çözüm sürecinin yol açacağı yeni güvenlik yapısı. Devletin, vatanın ve milletin yeni güvenlik tanımı. Birey ve kimliklerin güvenliği. Barış ve demokratik çözüm süreci kültürel çoğulculuğu ve özgürlüğü sağlamalıdır. Kültür esas olarak dil, din, tarih ve eğitim konularında ifade ve örgütlenme özgürlüğü olarak anlaşılmalı, anayasal ve yasal güvenceye, kurumlaşmaya kavuşmalı. Misak-ı Milli’nin doğru tanımlanmasına dayalı bir Ortadoğu ve dış politika tanımı geliştirilmelidir.”
Kürt sorununun ve Türkiye’nin tüm tarihsel ve toplumsal sorunlarının çözümünü içeren bu çerçevenin somut bir sonuca gitmesi durumunda Önder Apo, ‘Barış ve Demokratik Çözüm Sürecinin Eylem Planı’ adıyla dördüncü ve son başlığı şu ana başlıklar altında somutlaştırıyor:
“Eylem planı senkronik (eş zamanlı) bir anlayışa sahip. Taraflar açısından eş zamanlı hareket etmeyi gerektirir. Eylem planı izleme kurulunun güvencesi altındadır. Kurul varılan mutabakatın ruhuna ve şekil şartlarının gereğine uygun olarak tarafların gereklerini yerine getirmede söz ve karar sahibidir. Süreç yakın tarihle (esas olarak Cumhuriyet tarihiyle) hakikatler temelinde yüzleşmeyi gerektirir. Yakın tarihle yüzleşme TBMM ve dışından ehil bir komisyonun önünde gerçekleşmelidir. Komisyon önünde ilk savunmayı süreci (eylem planı kapsamında) başlatması nedeniyle ABDULLAH ÖCALAN tarafından yapılmalıdır. Sürece katkı açısından komisyonca gerekli ve yeterli sayıda birçok ilgili kişi ve kuruma söz hakkı tanınmalıdır.”
Önder Apo’nun hazırladığı çözüm taslağından alarak kısaca özetlemeye çalıştığım bu çerçeve KCK açısından da her koşulda esas alınacak çözüm çerçevesidir. Bu taslağın uygulanmasında ilk şartın da Önder Apo’nun Özgürlüğü olduğu tartışmasızdır. Önder Apo’nun özgürlüğü sağlanmadan Kürt sorununun demokratik çözümü imkansızdır. Sorunun demokratik çözümüne dair en mükemmel projeyi ve en güçlü iradeyi ortaya koyan bir halk ve hareket Önderi tutsaklık koşullarında tutuldukça demokratik çözümün gelişmesi söz konusu dahi edilemez. Türkiye’ye karşı silahlı mücadelenin durdurulması tüm bu şartların harfiyen yerine getirilmesiyle mümkün hale gelecektir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.