Siyasetteki yüzde 10 barajı 7 Haziran itibarıyla son buldu. Sadece baraj değil, oyları yükseldi denilen Türk Milliyetçiliği de iflas etti. Nereden çıkardın diyenler Iğdır’a baksınlar. MHP için Türkiye’de Osmaniye neyse Kürdistan’da Iğdır da odur. Osmaniye’de polis ve asker yetiştirildi, Iğdır’da ise TİT’e (Türk İntikam Tugayı) eleman devşirildi. Bu konuyu doktora tezi hazırlayacak azimli bilim insanlarına […]
Siyasetteki yüzde 10 barajı 7 Haziran itibarıyla son buldu. Sadece baraj değil, oyları yükseldi denilen Türk Milliyetçiliği de iflas etti. Nereden çıkardın diyenler Iğdır’a baksınlar. MHP için Türkiye’de Osmaniye neyse Kürdistan’da Iğdır da odur. Osmaniye’de polis ve asker yetiştirildi, Iğdır’da ise TİT’e (Türk İntikam Tugayı) eleman devşirildi. Bu konuyu doktora tezi hazırlayacak azimli bilim insanlarına havale edelim şimdilik. Gelelim işçi sınıfının önüne konulan yüzde 10 barajı ve milliyetçi Türk sendikaların son haline.
Haftalardır Bursa’dan dalga dalga yayılan ancak zaman zaman ateşi düşürülen metal işçisinin direnişi bu konuya en iyi örnektir. Birkaç gün Bursa’da işçilerle zaman geçirme fırsatım da oldu. İşin aslı gayrimüslim mallarına el konularak var edilen Türk burjuvazisinin, antikomünizm propagandası ile emek sömürüsü üzerine palazlandığını bilmem hatırlatmaya gerek var mı? Sistemin bunu sınıf adına örgütlendiği ileri sürülen bir “sendikal” örgütlenme üzerinde yapması çok profesyonelce idi. Öteden beri işçilerin her türlü hak talebi “komünizm, sol kışkırtma, provokasyon” denilerek bastırıldı. “Vatan, millet, bayrak” sevgisiyle donatılmış işçiler de, farkında olmadıkları “bu sendikal örgütlenme” yoluyla emeklerinin karşılığını patronlara bıraktı.
Sınıf karşıtı bu örgütlenmeyi, Mayıs 1968’de Türkiye Kömür İşletmeleri’nde (TKİ) yaşanan büyük madenci grevi sonrası TKİ Genel Müdürü Behsat Firuz’un dönemin başbakanı Süleyman Demirel’e gönderdiği mektupta bulmak mümkün: “Maden işçisi her türlü telkine açık durumdadır (…) Zonguldak’ta Zonguldak Maden İşçileri Sendikası 20 seneden beri Zonguldak işçisinin tabii sendikası olmuş ve nitekim Türkiye’de ilk toplu sözleşme bu sendika ile işletme tarafından imzalanmıştır. Hal böyle normal giderken bir valinin basiretsizliği yüzünden eski başkanı ve ekibi bu sendikadan ihraç etmiş mücadele hızlanmış ve tansiyon azami seviyeyi bulmuştur…” Ne kadar ilginç! Firuz sanki Zonguldak’tan değil de son zamanların Bursa’sından söz ediyor!
Firuz bununla da yetinmiyor, hükümete sıkıyönetim öneriyor!
Firuz’un Demirel’e gönderdiği ve Türkiye İşçi Partisi’ni (TİP) şikayet ettiği gizli ibareli mektubun devamında alınması gereken önlemler ise çok daha dikkat çekici: “Havzada bir toplum polisinin bulundurulması şarttır, havzaya atanacak vali, emniyet müdürü, jandarma komutanı ve MİT başkanı önce hükümetin politikasına ayak uydurmalı, saniyen işletme ile işbirliği yapmalı, yollar acilen yapılmalı, yakın bir yere askeri birlik bulundurulmalı, sendikalar kanunu patronlar lehine değiştirilmeli… Bir taraftan bu tedbirler alınırken diğer taraftan havzada işçileri birleştirici bir unsur olan milliyetçi hareketin salahiyetli kimselere konferanslar da verdirilmek suretiyle havzada bozulmuş olan disiplinin ihyası çalışmalarının da muvafık olacağı kanaatinde bulunduğumu arz ederim.”
Firuz Bey’in tarif ettiği tam da Türk Metal-İş Sendikasıydı ve aynen hayata geçirildi: (Ayrıntılı bakabilirsiniz. http://www.ozgur-gundem.com/haber/134285/turk-metal-sendika-degil-kab-s) 12 Eylül’den 90’lı yıllara doğru geldiğimizde ise artık “komünizm” korkusu yerine “Vatanın bölünmez bütünlüğü” adına Kürtler tehlike olarak sunulmaya başlandı.
Bu süreçte Türkiye sanayisi savaş ekonomisi ile iç içe girmiş oldu. Ne kadar tank ihalesi o kadar vatan sevgisi! Türk Metal de “ülkemizde savaş var” diyerek TİS masasında sürekli düşük zam ile savaş ekonomisinde palazlanan sermayedarların değirmenine su taşıdı.
Adam Smith, “Ulusların Zenginliği” kitabında şöyle diyordu: “Bütün yaşamını birkaç basit faaliyeti yerine getirmek için harcayan insanlar (…) genellikle o kadar ahmak ve cahil hale gelir ki insan denilen varlık olmaktan çıkarlar.”
İşte tam da 50 yıldır yapılan şeyin özeti buydu.
Ama şimdi işler değişiyor artık. Bursa’da metal işçisine de her 10 dakikada bir attırılan tekbir ve okunan milli marş uykusunun bozulacağı zaman gelmiştir. Şimdi Türkiye işçi sınıfının önüne kurulmuş bu barajı yıkmanın zamanı…
*Özgür Gündem Gazetesi Emek Sayfası Haber Editörü
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.