Çapul TV, iki yıldır olduğu gibi bundan sonra da, er ya da geç yıkacağımız diktatörlüğün karşısında direniş neredeyse orada olmaya devam edecek 6 Haziran 2013 akşam saatlerinde Gezi Parkı’nda direnişin ortasında yayına başlayan Çapul TV bugün ikinci yaşını doldurdu. 15 Haziran 2013 akşamı, emrini malum şahsın verdiği vahşi bir polis saldırısı ile boşaltılan Gezi Parkı’nda […]
Çapul TV, iki yıldır olduğu gibi bundan sonra da, er ya da geç yıkacağımız diktatörlüğün karşısında direniş neredeyse orada olmaya devam edecek
6 Haziran 2013 akşam saatlerinde Gezi Parkı’nda direnişin ortasında yayına başlayan Çapul TV bugün ikinci yaşını doldurdu.
15 Haziran 2013 akşamı, emrini malum şahsın verdiği vahşi bir polis saldırısı ile boşaltılan Gezi Parkı’nda son vermedik yayınımıza. Çünkü direniş ve isyan sürdükçe onun medyası da yoluna devam edecekti.
Parklardan, forumlardan, meydanlardan, mahkeme salonlarından, kuzey ormanlarından, Kıymet Teyze’nin parkından, Soma’dan, Yırca’dan, Validebağ’dan, Hevsel Bahçeleri’nden, Kobanê’den, Özgecan ile simgeleşen kadın isyanının sel olup aktığı yollardan, Kamp Armen’den, Laterna’dan, Beyazıt’tan, metal direnişinin yükseldiği fabrikalardan geçti yolumuz ve hala bitmedi yolculuğumuz.
Doğum günümüzü geçen yıl olduğu gibi Gezi Parkı’nda eğlenceli bir korsan yayınla kutlamak isterdik.
Ancak Diyarbakır’da güpegündüz gerçekleştirilen bir katliamın ertesi günü ve ülke tarihinin en gergin seçiminin arifesinde, en uygunun kısa bir hatırlatma yazısı olduğunu düşünüyoruz.
Emri veren şahıs, 2013’te iktidarı karşısında omuz omuza verenleri gördüğünde Gezi Parkı’ndaki farklı bayrakları diline dolayıp ayrıştırmak istemişti direnişçileri.
TOMA’larını Taksim’e sürdüğünde bayraklarını düşürmeden el ele veren Kürt ile Türk tekzip etti diktatörü ve fikirdaşlarını.
Parktaki 10 günlük yayınımız boyunca yaptığımız röportajlarda Fırat’ın batısındaki direnişçilerle doğusundaki direnişçilerin özeleştiri vererek, birbirini anlamaya çalışarak yaşadığı dönüşüme hep birlikte şahit olduk.
Bunun sözde kalmadığını 28 Haziran 2013 günü Diyarbakır Lice’de jandarma kurşunuyla katledilen Medeni Yıldırım için İstanbul’un iki yakasında #direnLice diyerek sokağa dökülen binlerin yürüyüşünde gördük.
Kimin dost kimin düşman olduğunu; cenazelerimizi gömerken, ister Validebağ olsun ister Hevsel kentimizi ve doğamızı korurken, IŞİD çeteleri karşısında safımızı seçerken gördük.
Şimdi aralarında 16 yaşındaki Ramazan Yıldız’ın da bulunduğu 3 kişinin öldüğü, onlarcası ağır yaralı, yüzlerce kişinin yaralandığı bir katliamın ardından; “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diye yeni bir yola çıkışımızın ikinci yılında, katlimiz için emri vereni de, kimle el ele tutuştuğumuzu, kiminle birlikte gülüp kiminle ağladığımızı da unutmuyoruz.
Gezi’den Diyarbakır’a uzanan bir kardeşlik köprüsü var. Bunu seçimden, hesaptan, kitaptan ayrı omuz omuza direnirken kurduk. İşte Çapul TV o köprünün tam ortasında kuruldu. Yıktırmayacağız.
Sokağın televizyonu, direnişin sesi Çapul TV er ya da geç yıkacağımız diktatörlüğün karşısında direniş neredeyse, halkın sesi nerede kısılmak isteniyorsa orada olacak.
8 Haziran’dan itibaren omuz omuza kuracağımız direniş barikatlarında görüşmek üzere…
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.