Bir süredir Rojava’dayım. Ekonomik duruma ilişkin çalışmalar yapıyorum. Detaylarını sonra yazmak kaydıyla, şu an kısa bir bilgilendirme yapayım. Bütün yıl toprağa sürülen emeğin hasadının alındığı dönemdeyiz. Biçer döğerler, ırgatlar, köylüler humalı bir koşuşturma içinde. Ana ürün buğday, ardından arpa, mercimek, nohut ve bazı baharat türleri gelmektedir. Cizîrê Kantonu’nun nerdeyse her tarafı silo ve buğday ambarlarıyla […]
Bir süredir Rojava’dayım. Ekonomik duruma ilişkin çalışmalar yapıyorum. Detaylarını sonra yazmak kaydıyla, şu an kısa bir bilgilendirme yapayım.
Bütün yıl toprağa sürülen emeğin hasadının alındığı dönemdeyiz. Biçer döğerler, ırgatlar, köylüler humalı bir koşuşturma içinde. Ana ürün buğday, ardından arpa, mercimek, nohut ve bazı baharat türleri gelmektedir.
Cizîrê Kantonu’nun nerdeyse her tarafı silo ve buğday ambarlarıyla doldurulmuş. Onun haricinde sanayi adına bir şey sözkonusu değil.
Ürün daha önce Esad rejimi tarafından alınmaktaydı. Şimdi kanton yönetimi benzer bir yöntemi takip etmektedir. Ama sistem çok farklı işliyor. Esad rejimi araziye el koymuş, bir bölümünü bizzat, bir bölümünü başka bölgelerden getirilen Araplara tahsis ederek, bir bölümünü de bizzat bürokratları eliyle işletmekteydi. Kürtlere kendi topraklarında hamal olarak çalışma dışında bir fırsat tanınmamış.
Kanton yönetimi halkı örgütlemekte, kooperatif kurmalarına ve toprağı işlemelerine bizzat karar verip söz sahibi olmaları için teşvik etmektedir. Bu amaçla, örgütleme, düşünsel, fikirsel ve finansal olanaklarının tümünü kullanmaktadır. Bu yıl, geçmişle kıyaslanmayacak düzeyde sevindirici gelişmelerin ve örneklerin olduğu belirtilmektedir. Kürtlerin yanı sıra Arapların ve Süryanilerin de kooperatifleşme sürecine girdiklerini, hakeza kadınların kendi kooperatiflerini kurarak üretimde bizzat söz ve karar sahibi oldukları görülmektedir. Sorumluluğun paylaşımı hem üretimde verimlilik hem de ekonomi yönetiminin işlerinin azalmasını sağlamış.
Kooperatifleşme sadece tarımla sınırlı değil. Örneğin temizlik malzemeleri üretimi konusunda yeni bir kooperatif kuruldu ve kuruluş toplantısına katılarak başından sonuna kadar izledim. Küçük bir katkı payıyla orta ölçekli bir işletmenin sahibi olmak insanlar için enteresan ve heyecan vericiydi. Yönetim ve çalışanlarda aynı zamanda üyelerden oluşmaktaydı. Normalde bir kişinin yapamayacağı işleri 85 üye bir araya gelerek başarmıştı. 30 civarında üyenin kadın olduğunu da ayrıca belirtmek gerekir. Enerji en ciddi sorun olarak görülmektedir. Ancak geçen iki üç yıllık süreç ile karşılaştırılınca devasa bir adım atıldığını belirtmek gerekir. Yardımcı olan bazı mühendisler, deneme yanılmalar ve uzun uğraşlar sonucunda, nihayetinde petrol belli bir seviyede rafine edilmekte, mazot üretimi sağlanmakta ve bunun yardımıyla hem ulaşım araçları yakıt temin etmekte, hem de elektrik ihtiyacı karşılanmaktadır. Merkezi elektrik sisteminin yanı sıra jeneratörler kullanılmaktadır. Güneş ve biyomas enerjisi üretimi için de arayışlar sürdürülüyor. Ayrıca yaşanan özgürlük dalgasıyla esnaflar, imalatçılar da harekete geçmiş. Kablo, akü, temizlik malzemeleri, yiyecek türleri, temiz su üretimi, yem, un, mercimek işletmeleri hızla açılıyor. Bu kesim Qamişlo’da küçük bir salonda ilk fuarını da açarak ürünlerini sergiledi.
Ancak pazarda fiyatlar hala yüksek. Enflasyon hacmi üst seviyede. Suriye lirası dolar karşısında büyük değer kaybetmiş durumda. Daha önce 250 dolara denk gelen sabit ücret şimdi 70-80 dolar seviyelerinde.
Ayrıca ürün alımı maliyetli. Önemli bölümü deniz yoluyla Şam’a oradan Cizîrê’ye, son dönemde kısmen Güney Kürdistan üzerinden İran’dan gelmekte. Bütün geçiş güzergahları istikrarsız, ürün her güç tarafından vergiye tabi olmakta. Hepsinin maliyeti de pazara yansıyor. Ancak tüccarlar bunu bahane de edebiliyor. 40’a alınan bir ürünün yol maliyetiyle 60’a geldiğini ama savaş bahanesiyle 120’ye satıldığını gördük.
Yetkililere göre çözüm Esad Rejimi’nin tek tip üretimi yerine, bölgede ürünün çeşitlendirilmesi ve spekülatörlerin sınırlandırılarak gerçek maliyetler ve satışların halkın katılımıyla belirlenmesi. Bu yaklaşım destek de görüyor. Artık Cizîrê kantonunda bir yılda birkaç ürün üretimi, çeşitlilik şimdiden başlamış durumda.
Her şeyden önce hala devam eden ambargonun etkisiz kılındığını belirtmekte fayda var. Ama pazarın kendi iç dinamiklerini oluşturması zaman alacak gibi. Bu ekonomiden ziyade halkın eğitimi ve katılımıyla ilgili bir durum ve ekonomi yönetimi de en çok bu noktaya odaklanmış durumda.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.