2008 yılında Lehman Kardeşler denen simsarlık şirketinin iflasıyla başlayan ve tüm dünyaya yayılan krize ne isim koyacağını şaşıran ana-akım iktisat çevreleri önceleri ‘2008 Finansal Krizi’, ‘Küresel Finansal Erime’ ve benzeri isimler etrafında dönmüşlerdi. Ancak krizin sıradan bir kriz olmadığı anlaşılınca ‘Büyük Resesyon’ gibi birazcık daha sert bir başlıkta uzlaşıldı. Bu başlığı seçerken Büyük Buhran’dan bu […]
2008 yılında Lehman Kardeşler denen simsarlık şirketinin iflasıyla başlayan ve tüm dünyaya yayılan krize ne isim koyacağını şaşıran ana-akım iktisat çevreleri önceleri ‘2008 Finansal Krizi’, ‘Küresel Finansal Erime’ ve benzeri isimler etrafında dönmüşlerdi. Ancak krizin sıradan bir kriz olmadığı anlaşılınca ‘Büyük Resesyon’ gibi birazcık daha sert bir başlıkta uzlaşıldı. Bu başlığı seçerken Büyük Buhran’dan bu yana en büyük kriz olmasına istinaden ‘Büyük’ sıfatı, o kadar uzun süreli bir buhran olmadığı düşünülerek de buhran yerine daha yumuşak bir ifadeyle ‘Resesyon’ kelimesi seçildi. Biraz aceleci davranılmış gibi çünkü Avrupa ekonomilerindeki tablo hiç de iç açıcı değil.
Aşağıdaki grafik 2008 yılında başlayan Büyük Resesyon’u 1929 yılında başlayan Büyük Buhran’la Avrupa Bölgesi ekonomileri için kıyaslıyor. İki krizin de başlangıç zamanındaki (t zamanı) ekonomik büyüklüğünü 100’e endeksleyerek, ondan sonraki yıllarda ilk durumuna göre nasıl ilerlediğini görüyoruz.
Büyük Buhran’da (mor çizgi) Avrupa ekonomileri 1929’dan sonraki 3 sene (yani 12 çeyrek) boyunca üst üste küçülerek %10’luk bir erime yaşamış. Potansiyel olarak her sene %3 büyüyecek olsaydı, yaklaşık 110’dan 90’a aslında %19-20 civarı bir gerileme bu. Fakat 1933 yılı ile beraber, biraz da baz etkisiyle, toparlanıp hızla eski patikasına doğru yaklaşmış. Buna tek dipli V şeklinde toparlanma diyoruz; yani hızlı bir çöküş, dip noktası, ve hızlı bir çıkış.
Büyük Resesyon’da (yeşil çizgi) ise 2008 yılında başlayan kriz, yani küçülme dönemi, 1 sene sürdü ve ardından büyüme devam etti. Bu gerileme Büyük Buhran’dakinden kısa sürdüğü için gelen kanı çöküşün daha küçük olduğu yönündeydi. Fakat dikkat ederseniz, son krizdeki küçülme ilk etapta daha az ve kısa olsa da, t+1’den sonraki yıllarda büyümeler çok yavaş, hatta durgunluk seviyesinde gerçekleşti.
Krizlerin başlangıcından 5 sene sonrasına (t+5) geldiğimizde görüyoruz ki Büyük Buhran’daki V şeklindeki hızlı toparlanma ile birlikte başlangıçtaki ekonomik büyüklük tekrar yakalanmışken, Büyük Resesyon’daki durgunluk nedeniyle hala 2008’deki büyüklük halen yakalanabilmiş değil. Yani ilk 5-6 senelik kıyasa baktığımızda Büyük Resesyon’daki ekonomik performans ortalamada Büyük Buhran’dakinin altında seyrediyor. Üstelik 5. seneden sonra Büyük Buhran’da hızlı bir büyüme trendi yaşanmışken Avrupa ekonomilerinin kısa vadede böyle bir trend yakalayabileceğine dair hiçbir ışık yok. Tam tersine, bütün uzman görüşleri bu durgunluğun daha uzun yıllar süreceği yönünde.
Görünüşe göre Büyük Resesyon, Büyük Buhran’dan büyük bir ekonomik çöküş olarak devam ediyor. Zaten Amerikan ekonomisi bile bazı göstergelerde halen 2007-2008 seviyesine gelebilmiş değil. İşler böyle giderse önümüzdeki bir kaç sene içinde bu krizin ismine yeni bir güncelleme gelebilir.
Resmi tanımlara bakarsanız zaten ortada kriz filan yok. Ama tablo ortada, Avrupa’da gençlerin işi yok. İşsizlik artık eskisine göre de daha uzun sürüyor. Rotasyonla işsizlerin 3 ay işsiz kaldığı %15’lik işsizlik ile, insanların 3 sene boyunca işsiz kaldığı %15’lik işsizlik arasında fark var. Kayıp on yıl demeye zaten çok az kaldı, gidişata göre bu kayıp 10 yıldan fazla da sürebilir. Doksanlı yılları kaybeden Japonya tek bir ülke, ama toplamda daha büyük olan Avrupa ülkeleri birbirlerine ve dünyaya çok daha fazla entegre oldukları için bu uzun buhranın yayılma etkisi de daha büyük olacak ve Avrupa’yla ekonomik ilişkisi olan tüm dünya ülkelerini etkilemeye devam edecektir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.