Hiç aklından çıkarma İthaka’yı. Oraya varmak senin başlıca yazgın. Ama yolculuğu tez bitirmeye kalkma sakın. Varsın yıllarca sürsün, daha iyi; sonunda kocamış biri olarak demir at adana, yol boyunca kazandığın bunca şeylerle zengin Konstantin Kavafis (İthaka) Beklenen oldu! Agorafobisi tutmuş iktidar, Taksim Meydanı’nı 2015’in 1 Mayıs’ında da işçiye, emekçiye kapattı; ancak bu kez İç Güvenlik […]
Hiç aklından çıkarma İthaka’yı.
Oraya varmak senin başlıca yazgın.
Ama yolculuğu tez bitirmeye kalkma sakın.
Varsın yıllarca sürsün, daha iyi;
sonunda kocamış biri olarak demir at adana,
yol boyunca kazandığın bunca şeylerle zengin
Konstantin Kavafis (İthaka)
Beklenen oldu! Agorafobisi tutmuş iktidar, Taksim Meydanı’nı 2015’in 1 Mayıs’ında da işçiye, emekçiye kapattı; ancak bu kez İç Güvenlik Yasası’nı da ardına aldığından, sokağa çıkan kitlelere karşı biber gazı, plastik mermi, polis şiddeti, TOMA saldırısı ile yetinmedi, en az 356 olarak ifade edilen gözaltı sayısının (2014’te sayı 171) yanı sıra hukuksuz bir şekilde avukatları emniyete almayarak, gözaltına alınanlara şiddet uygulayarak fobisinin de feriştahına erişti! Meydana çıkışları engellemek uğruna seyahat özgürlüğü yine ihlal edildi. Kentin en merkezi sokak ve caddelerinin boydan boya bariyerlenmeleri ve kentin büyük bölümündeki toplu ulaşım seferlerinin iptal edilmeleriyle 18 milyon kentliye ‘’otur oturduğun yerde’’ buyruldu! Yasak gerekçelerinden biri Taksim bölgesinin ‘’…turizm potansiyelinin yüksek olması ve turistik otellerin 24 saat faaliyet göstermesi’’ idi ama turistler otellerde hapis oldular; yeni gelenler ise valizlerini yollar boyu sürüklemek zorunda kaldılar. Hastalar hastaneye, doktora erişemez edildi. Böylece mega kentte kuş uçurtulmayarak ‘’huzur’’ da ‘’emniyet’’ de tesis edilmiş oldu! Niyet okumalarından şikâyetçi AKP, iktidarını garantiye aldığında en ala niyet okuyucu olabileceğini meydanlar, paranoyalar ve ‘’marjinaller’’ üzerinden gösterdi. Dünyanın dört bir yanında meydanlar kalabalıkların 1 Mayıs coşkusu ile yankılanırken, Taksim Meydanı’nın payına ıssızlık düştü.
Verilere göre %11,3’e çıkarak son 5 yılın zirvesine ulaşmış bir işsizlik, %21’e dayanan genç işsizliği, 949 TL asgari ücrete karşın açlık sınırının 1334TL, yoksulluk sınırının ise 4344TL olması, hemen her gün değer yitiren TL, artan hayat pahalılığı, dikişleri daha şimdiden atmaya başlayan bir bütçe, katlanarak artan iş cinayetleri ve kadın cinayetleri, konut, eğitim, sağlık gibi temel sosyal haklarda geriye gidiş… Bu tablonun karşı tarafında ise ahbap-çavuş sermayesinin talan ve yağmasına açılmış memleket, inşaat rantına dayalı ekonomi, ayyuka çıkmış yolsuzluklar ile israf ve elbette masası, su bardağı, klozeti, güvenlikçisi, elektrik masrafı vesaire savurganlıkları ile ‘’1150 küsur’’ odalı AKSaray bulunmakta. Seçimlere çeyrek kala kentin ve ülkenin en önemli meydanından-eğer çıkılabilseydi- nelerin dile getirileceğini tekrara gerek yok. Öte yandan, adım adım iktidarını inşa eden AKP’nin ‘’demokratçılık’’ oynamaya ihtiyacı kalmadı; muhalif seslere, itirazlara tahammülsüzlüğünü ve antidemokratik damarını artık alenen belli etmekte. Demokrasinin meydanına kışla görünümlü tüketim mabedini dikecek, Taksim Meydanı’nı yeniden düzenleyerek kitlesel çıkışları engelleyecek, böylece, kitleleri dolaylı bir şekilde meydandan ihraç ederken AVM’leştirdiği meydanı da ehlileştirecekti. Tutmadı! Gezi, bu oyunu yerle yeksan ediverdi.
Tarlabaşı yenileme projesi ile başlayan, İstiklal Caddesi boyunca emektar esnafın yerlerinden zorla tahliyeleri ve mekânlarının otellere, şık kafelere ve zincir markalara dönüştürülmeleri ile devam eden, Tünel’den aşağıya bir kolu Şişhane’ye ve Haliç’e Haliçport projesine, diğeri Galataport projesi ile Tophane-Karaköy ve çevresine uzanan soylulaşmanın sürdürülebilmesi için sermayenin korkutulmaması, ürkütülmemesi gerek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘’Bir de güvenlik sorunu var. Orası Halkımızın turistiyle vesairesiyle bir hareket merkezi’’ sözleri bu çerçevede değerlendirildiğinde, halkımız ile kastedilenin soylulaşmanın mekânlarını kullanan/ kullanacak üst gelir grupları olduğuna şüphe yok; açlık/yoksulluk sınırında yaşayanların giderek soylulaştırılan ve emekçiye erişilmez kılınan Taksim’e senede bir gün de olsa topluca çıkacak olmalarıyla kentteki ayrışmanın lök gibi ortaya çıkacağına da! Güvenlik sorunu ile kastedilen tam da bu. İktidar, kendi yarattığı eşitliksiz, adaletsiz ve de ayrıştırılmış kentten kendisi korkuyor; kendini paranoyalarına hapsederken koca bir kenti de hapishaneye çeviriyor.
Öte yandan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Taksim Meydanı miting yapmaya uygun değil diyerek, Anadolu yakasında Maltepe’yi, Avrupa yakasında ise Yenikapı’yı göstermesine ne diyeceğiz? Erdoğan’ın ifadesiyle, biri 1,5, diğeri 2 milyonluk alanlara denizden, karadan, her yerden rahatlıkla ulaşım varken, neden bu ‘’Taksim inadı’’? Taksim’in kentin ve ülkenin en önemli kentsel kamusal alanı olmasının yanı sıra aynı zamanda bir hafıza mekânı olması, Meydan’ın kent belleğindeki önemi ve ayrıca merkezi konumu nedeniyle buradaki eylemlerin görünürlüğü gibi argümanların her biri meseleyi Taksim üzerinden açarken, Yenikapı ve Maltepe’nin neden 1 Mayıs veya herhangi bir demokratik etkinlik için kentsel kamusal alan sayılamayacaklarının yanıtı Taksim’de değil kendilerinde.
Yenikapı, Tarihi Yarımada’da olması sebebiyle korunması gereken bir sit alanında bulunuyor. Bu bölgenin yoğunluktan uzak tutulması gerekirken tam aksine buraya 1,5 milyon kişiyi yığacak bir alanın inşa edilmesi kültür varlıklarına zarar vererek ileride tarihi dokunun da bozulmasına sebep olabilecektir. Ayrıca, sahil şeridine adeta bir böbrek gibi eklenmiş olan Yenikapı dolgu alanı Tarihi Yarımada’nın topoğrafyasına da büyük zarar vermiştir. Yenikapı’da (715 bin m2 toplam alanın 518 bin m2 dolgu) ve Maltepe’de (1milyon 200 bin m2 toplam alanın 1milyon 10 bin m2 dolgu) sahile döşenen binlerce metrekare dolgu denizi kirleteceği gibi buralardaki canlı yaşamı da olumsuz etkileyecek, biyoçeşitliliği azaltacak ve ekosistemleri bozacaktır. Kent, doğa ve emekten yana olanların, yaşam savunucularının bu ihlaller projelerinin alanlarında miting yapmaları mitinglerinin özüne aykırıdır.
Peki, bu alanların dolguları nereden temin edilmektedir? İstanbul’un devasa arazi rantı karşısında sermaye ile kol kola iktidar, afet (deprem) dönüşümü ya da yenileme bahanesiyle mahalleleri ardı ardına dönüşüm alanı ilan ederek yıkmakta, buralardan çıkartılan moloz ve hafriyat ise Marmaray, Avrasya Tüneli vb mega projelerden çıkartılan hafriyatla dolgu alanlarda kullanılmakta. Dolgu miting alanları kara kaşımız gözümüz, ferah feza miting yapabilmemiz için değil, dönüşüm alanlarının moloz ve hafriyatlarından kurtulmak içindir. Ağaoğlu yöneticisi Rahvalı’nın 2013 tarihli bir mülakatına göre, Ataşehir finans merkezi inşaatından çıkan hafriyatın 1,7 milyon m3’ü Maltepe dolgu alana dökülmüştür. Buyurunuz Ağaoğlu markalı dolgu alan! Ataşehir’i finans merkezi yapma uğruna mütevazı konutları yıkılarak dünyaları dar edilen Küçükbakkalköy’ün Romanları, mahalleleri dümdüz edilen 70’lerden yerleşik Emekevler sakinleri, ‘’bizi denize döksünler de kurtulsunlar’’ isyanıyla Kayışdağı ve belki Fikirtepe ya da Üsküdar… Milletin anasına alenen küfür eden 3.Havalimanı Konsorsiyum üyesi Cengiz İnşaat’ın Maltepe dolgu alanına gömülen anılar, kahkahalar, sevinçler, hüzünler, yaslar… Ağlayarak mahalleyi terk eden Ayvansaray Tokludede’nin yaşlıları, gençleri, belki Sulukule’nin son molozları, belki Tarlabaşı ya da Ayazma kim bilir hangi mahallenin kıymık kıymık dozerlenmiş belleği Yenikapı’yı doldurdu? Dönüşüm alanları çocuklarının tedirgin yüzleri, kadınlarının çaresizliği, yaşlılarının dayanamayan yürekleri, Hürü Abla’nın Tokludede’ye son bakışı, Niyazi Amca’nın Sulukule’de susuveren darbukası ve kalbi… her bir hafriyat kamyonunun taşıdıkları. Üzerinde, konserler boyu tepinilmesi ya da mitinglerde ‘’büyük insanlık’’ nutukları atılması istenen ve sonra da alkış beklenen alanlar işte buralar!
Yenikapı ya da Maltepe, bunların hiç biri olmayaydı Taksim’in yerini tutar mıydı sorusuna yanıt ise bellidir. Tahrir, Syntagma, Puerto del Sol, Zuccotti Park ne ise Taksim de aynısıdır. Devran döndüğünde, Taksim’e çıkacak emekçiler, Meydanı kimlere borçlu olduklarının bilinciyle çıkacaklardır.
İlgili haberler için
http://onedio.com/haber/takviye-polisler-istanbul-a-ozel-ucakla-getirildi-499776
http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1764709-issizlik-ocakta-yuzde-113e-cikti
http://haber.sol.org.tr/video/erdogan-olayi-yine-yanlis-anladi-8-degil-18-alan-yapin-115295
http://emlakkulisi.com/avrupanin-en-buyuk-etkinlik-alani-maltepeye-insa-ediliyor/185618
http://bianet.org/bianet/toplum/146459-yenikapi-daki-miting-alani-ekosistemi-bozar
http://www.evrensel.net/yazi/69603/asrin-projesi-yikim
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.