Şii Ensurullah Hareketi(Husiler)’nin ilerleyişini durdurmak için Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap ülkeleri Yemen’de askeri müdahale yaptı. Türkiye’ de bu harekatı destelediğini, Dışişleri Bakanlığının;“…Yemen halkının karşı karşıya olduğu vahim insani ve ekonomik sorunları derinleştireceği, terörist örgütlere istismar edebilecekleri bir zemin yarattığı ve uluslar arası barış, istikrar ve güvenliğe ciddi bir tehdit teşkil ettiği açıktır. Seçimle işbaşına gelmiş […]
Şii Ensurullah Hareketi(Husiler)’nin ilerleyişini durdurmak için Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap ülkeleri Yemen’de askeri müdahale yaptı.
Türkiye’ de bu harekatı destelediğini, Dışişleri Bakanlığının;“…Yemen halkının karşı karşıya olduğu vahim insani ve ekonomik sorunları derinleştireceği, terörist örgütlere istismar edebilecekleri bir zemin yarattığı ve uluslar arası barış, istikrar ve güvenliğe ciddi bir tehdit teşkil ettiği açıktır. Seçimle işbaşına gelmiş meşru Cumhurbaşkanı Hadi’ nin talebi üzerine, Körfez İşbirliği Konseyi Ülkeleri başta olmak üzere bölge ülkelerinden oluşan bir koalisyon gücü tarafından Hutilere karşı başlatılan ve ülkemize Suudi Arabistan tarafından önceden bilgisi verilen askeri harekatı destekliyor; bu harekatın ülkede ortaya çıkan iç savaş ve kaos tehlikesinin önlenmesine ve meşru devlet otoritesinin ihya edilmesine katkı sağlayacağına inanıyoruz. Huti hareketini ve dış destekçilerini Yemen’ de ve bölgede barış ve güvenliği tehdit eden davranışlarından vazgeçmeye çağırıyoruz” sözleri ile yaptığı açıklama ile duyurdu.
Bu operasyonla bölgede hakimiyet kurmanın ön çalışması mı idi acaba diye düşündüğüm; Ocak 2015 tarihinde Suudi Arabistan, Irak sınırında IŞİD ile Suudiler arasında silahlı çatışma çıkınca, Irak sınırında IŞİD’ e karşı bin kilometrelik duvar örme hazırladıklarını hızlandırdığı söylenmişti. Gözetleme kulelerinde Spexer radar, termal kameraları ile donatılmış helikopter ve müdahale araçları gibi ileri teknoloji kullanarak yapacaklarını, hatta bu duvardan bir de Yemen sınırına da yapmağı düşündüklerini bildirmişlerdi.
Mısır-Türkiye…
Türkiye ekonomisi; Mersin, Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa, Osmaniye, Kayseri, Konya ve Mardin gibi büyük üretim yapan illerimiz için çok önemli olan 22 Nisan 2012’ de 3 yıllığına Mısır ile Ro-Ro ve karayolu anlaşması yapılmıştı. Bu anlaşma ile Mersin Limanından kalkan gemiler önce Mısır’ ın İskenderiye ve Port Said Limanına ulaştıktan sonra, karayolu ile Mısır’ ın Kızıldeniz kıyısında yer alan Safaga ya da Süveyş Kanalı kıyısındaki Al Abadiya limanından, Suudi Arabistan’a Körfez ülkelerine ve devamında Orta Afrika’ ya taşıma yapıyorlar. Bu hattın fiziki olarak başka alternatifi olsa da, ulaşımı en ucuz yol olduğundan başka alternatifi olmayan bir yol.
Ve bu yolun anlaşması 22 Nisan’ da doluyor. Anlaşma imzalandığında, Mısır Ulaştırma Bakanı Galal Mostafa Said: “ Bu gibi projelerle iki ülkenin Ortadoğu’da ağırlığı daha da artacak” dese de, şimdi Mısır Türkiye’ ye kapılarını kapatacağını açıkladı.
Bu açıklama üzerine Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Şerafettin Aşut; “Anlaşmanın bir daha uzatılmayacak olmasının hem ihracatçıları hem de tüm lojistik sektörünü zora sokacağını. Avrupa pazarı hala toparlanmadı, Rusya ciddi sıkıntıda, Kuzey Afrika’da istikrar başlamadı. Ortadoğu zaten malum. Şu an işleyen ve para kazandığımız Arap yarımadası ve Körfez pazarı da elden kaçırılmamalıdır. Lojistik sektörünün durma noktasına gelmesi ekonomimizin motivasyonunu bozar” diye durumun aciliyetini ifade etti.
Yılda 10 bin TIR’ ın bu yolu kullandığını söyleyen Uluslar arası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanı çetin Nuhoğlu ise yaptığı bir açıklamada, bu hattın açık kalması nerede ise olmaz ise olmaz önemde olduğunu ve kapanırsa da 500 milyon dolarlık ihracatımızın gerçekleşmemesi anlamına geldiğini söylüyor.
Mısır’ın bir yerde Türkiye’ye yaptırım olarak kullandığı bu ekonomik baskıyı, daha önce de İsrail Mısır’ a koymuştu. Nasıl mı?
Mısır-İsrail- Suudi Arabistan…
2007 yılında söz konusu Kara-Deniz köprüsü projesi vardı. ( Blog umda var-Sina aklında kaldı..-) Köprü, Suudi Arabistan’ da Ras Shaykh Hamid ile Mısır’ın turistik şehri Sharm el Sheik ve Kızıldeniz’ de bulunan Tiran Adası üzerinden geçecekti.
İsrail Akaba Körfezi’ndeki tüm faaliyetlerinin kısıtlanacağı, Eliat Limanına giriş/çıkış yapacak gemileri zorlayacağı ve Mısır ve Suudi Arabistan arasındaki askeri faaliyetlerin de, sağlayacağı avantajlarla kendileri için tehlike olacağını savundu ve bu projeye karşı çıkmıştı. Ve bu köprü hala yapılmadı.
Son durum olarak da; çalışmaları hızla devam eden II. Süveyş Kanalı ile de bu köprü projesi tamamen iptal edilmiş olabilir.
Böylece, Kara-Deniz köprüsüne karşı çıkan İsrail TIR başına 4000 dolar alınan Süveyş kanalına herkesi mahkum etmiş oldu mu?
Samsun-Ceyhan enerji hattı Akdeniz-Kızıldenizden Hindistan’ a bağlanması planlanı ne durumda olur?
Şimdi İsrail kendi yoluna bakıyor. Çünkü 2007yılında, İsrail Altyapı Bakanı Benyamin Eliezer: “Bakü-Tiflis-Ceyhan’dan (BTC) Aşkelon’a uzanan hattın önemi büyük. Buradaki fikir altyapı koridoru inşa etmek. Bakü-Tiflis-Ceyhan’dan Aşkelon’a oradan Japonya, Çin ve Hindistan’a uzanan hattan ham petrol taşınması. Azerbaycan’dan da bir hattın uzanması söz konusu” demişti. Bundan dolayı da İsrail için Kızıldeniz çıkışı elzem.
Yemen …
Kızıldeniz’ in çıkışında çok stratejik bir coğrafya da bulunan Yemen’ in durumu da ekonomik nedenlere bağlanıyor, bence. Suudi Arabistan’ ın kara – deniz çıkışı olan Yemen, böylece Suudiler için de daha da önemli oluyor.
Körfez Ülkelerinin petrol hattı olarak da ayrı bir öneme sahip olan Yemen şimdi paylaşılamıyor!
İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Suudi Arabistan’ın Yemen’ e yaptığı bu operasyon için “Yapılan eylemi Yemen’in egemenliğinin çiğnediği olarak görüyoruz. Operasyonu derhal durdurun” dedi.
Bu açıklamadan sonra da Yeni Şafak web sayfasında yayınlanan haberde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İran ve terörist gruplar Yemen’den çekilmeli” dediğini ABD ile Suudi Arabistan’ın “Ortak Plan Hücresi” oluşturduğunu yazdı. Yemen ABD’nin Körfez ile Djibuti arasındaki kontrol hattının üzerinde olması ile de ABD için de ayrı bir önemi var.
Küresel 6 petrol noktasından biri olan Bab El-Mandeb’ de güç sahibi olmak Dünya ticaretinde ve enerjisinde de söz sahibi olmak anlamına geliyor diye düşünüyorum. Eğer burada söz sahibi kim olursa, sıra hemen yanı başında körfezde en önemli nokta olan Hürmüz var..!
Dünya gücü olarak gelen Çin’in hazırlandığı İpek Yolu’ nun deniz bağlantısında da bulunduğunu gözden kaçırmamak lazım.
Şimdi 100 uçak, 150 bin askerle ve ölümlerle ısınan Ortadoğu “Hürmüz” ile kaynar mı?
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.