James in Turkey diye bir internet sitesinde Türkiye’nin 1980 ve sonrasına dair hangi partilerin hangi partiler içinden çıktığını gösteren alımlı bir harita yayımlandı. Sosyal medyada hızla yayılan bu haritanın 1980 öncesini kapsamıyor olmasının Türkiye’deki siyasi parti geleneklerine dair yanlış bir algı yarattığını düşünüyorum. Öncelikle haritadaki bu hatlar herhangi bir Türkiye siyaset tarihi ders kitabında zaten […]
James in Turkey diye bir internet sitesinde Türkiye’nin 1980 ve sonrasına dair hangi partilerin hangi partiler içinden çıktığını gösteren alımlı bir harita yayımlandı. Sosyal medyada hızla yayılan bu haritanın 1980 öncesini kapsamıyor olmasının Türkiye’deki siyasi parti geleneklerine dair yanlış bir algı yarattığını düşünüyorum.
Öncelikle haritadaki bu hatlar herhangi bir Türkiye siyaset tarihi ders kitabında zaten daha detaylı olarak anlatılan şeyler. Tabii bizim sosyal medya entelleri kalın tarih kitaplarını okumak yerine resimlere bakmayı tercih ettikleri için hemen balıklama atladılar bu resme de (biraz İlber Ortaylı modunda oldu ama). Resmin arka planındaki dinamikler için Sina Akşin’in editörlüğünü yaptığı 5 ciltlik Türkiye Tarihi serisinin 4. ve 5. ciltlerine bakılmasını öneririm. Korkut Boratav, Cemil Koçak ve Bülent Tanör’ün yazdığı bölümler özellikle iyidir.
Yukarıdaki linkte ve aşağıdaki haritada gördüğümüz üzere James’in haritası 1977’den itibaren olduğu için, CHP, AP, MSP ve MHP olmak üzere 4 parti ile başlıyoruz patikaya. Bu tablo parantez içinde merkez sol, merkez sağ, dindar muhafazakar ve milliyetçiler olmak üzere 4 farklı ekol varmış gibi gösteriyor. En azından pek çok kişi bu çıkarımı yapıyor, ister istemez. Oysa biliyoruz ki AP ve MSP (MNP) aynı gelenekten, DP geleneğinden, gelmiştir. Nitekim yıllar sonra AKP üzerinde tekrar birleşmişlerdir, yani özünde farklı ekoller değillerdir, haritanın yansıttığının aksine.
Eski köye yeni âdet mi?
Türkiye’de İKİ temel gelenek vardır: CHP ve DP. Bu iki partinin içinden ayrılan küskünler, fraksiyonlar vs. olmayıp da tamamen bu partilerin dışından, bağımsız olarak kurulan VE başarılı olan yalnızca İKİ parti daha vardır (başarılı olmak belirleyici bir kriter, yoksa yüzlerce başarısız parti var).
Bunlardan ilki hem anti-kapitalist, hem anti-komünist ve dokuz ışık doktrinini benimseyen Alparslan Türkeş’in milliyetçi partisi CKMP’dir. Daha sonra MHP adını alan bu ekol, CHP ve DP ekolünden ayrı bir ekoldür ve kurulduğu dönem Türkiye siyasetinde, objektif kriterlerle, ortalamada başarılı olmuştur. Bugün hala aynı siyasi başarısını, en azından mecliste varlığını, sürdürebilmektedir. Tabii buradaki ‘başarı’ tanımı, kendi içinde bir başarı tanımıdır.
Diğer parti ise dönemin sendikacılarının kurduğu TİP’tir. Kimilerinin düşünebileceğinin aksine TİP, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir uzantısı ya da CHP’nin radikal kanadının kurduğu bir parti değildir. Tıpkı CKMP’nin DP’nin bir uzantısı olmadığı gibi. CHP’nin dışından kurulmuş “marjinal” bir işçi partisi olarak meclise 15 vekil ile girmesi itibariyle başarılı olmuş ve Türkiye siyasetini derinden etkilemiştir. Hatta bu başarı düzen partileri için o kadar tehditkâr olmuştur ki TİP daha fazla vekil çıkaramasın, komünistler tekrar meclise giremesin diye seçim kanunu değiştirilmiştir. En nihayetinde 12 Eylül darbesiyle marjinal sol partiler, marjinal sağ partilerden daha fazla bastırıldığı için o dönemlerde kuvvetli bir şekilde var olmuş bu gelenek günümüzde %10 barajı yüzünden meclis siyasetinin dışında kalmıştır.
MHP ve TİP’ten başka Türkiye siyasetinde iktidar olarak veya meclise girerek başarılı olan BÜTÜN siyasi partiler ya CHP’nin ya da DP’nin birer uzantılarıdırlar. AP, MSP, ANAP, DYP, RP, FP, SP ve AKP hep Demokrat parti geleneğinden gelmişlerdir. CHP’nin başarılı uzantıları SODEP, SHP ve DSP’dir. Bugün başarılı olduğu tartışılmayan HDP bile aslında SODEP/SHP içinden çıkmıştır. Leyna Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık, Hatip Dicle vs. vaktiyle SHP listelerinden meclise girmiş, Kürtçe yemin kriziyle istifa edip bugünkü HDP’nin temeli olan HEP’i kurmuşlardır. SODEP ve SHP de CHP darbede kapatıldığı için CHP geleneğinden gelenlerin kurduğu partiler olduklarından HDP özünde CHP’nin içinden çıkmış bir uzantı sayılabilir. Bugün yeşil olan Güneydoğu Anadolu bölgesi eskiden silme kırmızı idi.
Yeni parti mi lazım?
Kişisel gelişim zırvalarının ezberlerinden biri şudur: Yeni şeyler söylemek lazım. O kadar “kullanışlı” bir şablondur ki canın sıkıldığı her şeyin içinden yeni bir şeyler lazım diyerek çıkabilirsin. Futbola yeni bir vizyon getirmek lazım, yeni yatırım stratejileri bulmak lazım, yeni yönetişim teknikleri geliştirmek lazım vs. Kulağa çok kuvvetli gelen ama haliyle içi boş bir ezberdir. Sonuçta kişisel gelişim. Bu sığ şablonu alıp siyasete de uygulayınca bu sefer yeni sloganlar lazım, gençlere hitap etmek lazım, hep aynı siyasetçilerle olmaz yeni yüzler lazım, bayrakla flamayla olmaz yeni iletişim yöntemleri lazım, yeni söylemler lazım, çağın değişen koşullarına ayak uydurmak lazım (en güzeli bu), yeni cart lazım, yeni curt lazım…
Hatırlayın, Gezi sürecinde sosyal medya entellerinin ezberi neydi? CHP muhalefet yapamıyor, yeni parti lazım. Ne vereyim abime?
İş adamı Cem Boyner YENİ parti kurdu, liberal ideoloji, burjuvazi partisi. Sıfır çekti.
Milyarder Cem Uzan YENİ parti kurdu, sıfır ideoloji, tam popülizm. %7 aldı bir kere, sonra sıfır çekti. Üstelik onca medya gücü ve milyarlarca liralık harcama yapmasına rağmen.
Türkiye Özürlüsüyle Mutludur Partisi, Yeni Yüzler Partisi (siyasette yeni yüzler lazım diyen kişisel gelişimcilere), Medeniyet ve Hayvansever Ekonomi ve Tarım Partisi, Yüce Görev Partisi… Saymakla bitmez bu YENİ partiler.
Kıssadan hisse, Türkiye siyasetinde CHP ve DP ekolünden gelmeyip de BAŞARILI olmuş ve kendi ekollerini yaratabilmiş iki parti vardır: MHP ve TİP. Nokta. Bunların haricinde Türkiye’de başarılı olmuş YENİ bir parti yoktur. Başarılı partilerin tamamı öncelikli olarak ya CHP ya da DP uzantısıdır. MHP ve TİP’in de uzantıları vardır ancak düzen siyaseti içerisinde başarısızdırlar, misal BBP. Sokak siyaseti, marjinal sol fraksiyonlar ve onların başarıları/başarısızlıkları ayrı bir yazının konusudur.
Bu ülkede tecrübeleriyle, geniş ilişki ağlarıyla, maddi güçleriyle, medya güçleri ile parti kuran Cem Boyner, Cem Uzan, İsmail Cem (bir CHP uzantısı olarak) gibi isimler kurdukları partilerle başarılı olamamışken yeni parti lazım ezberi siyasi tarihimizi ve seçmen davranışını yanlış yorumlamaktan kaynaklanmaktadır. James in Turkey, güzel bir görselle partilerin dönüşümünü özetlemiş olabilir fakat asıl önemli olan verilerin ve resimlerin arkasındaki dinamiklerdir. Belki kasıt yok ama Türkiye’deki siyasi parti geleneklerine dair yanlış ipuçları verdiği için resmin bu halini eksik ve yetersiz buluyorum.
Siyasi yelpazenin başı ve kıçı bellidir. Öyle yeni şeyler söylemek lazım gibi tasavvufa göz kırpan kişisel gelişim ideolojileriyle bu vakte kadar başarılı olan bir parti olmamıştır. Bundan sonra da bunu olduracak ikna edici bir teori mevcut değildir, en azından burjuva siyaseti içinde. Giddens’ın pazarladığı üçüncü yol hikayesi bile artık ciddiye alınmıyor. Düzen siyaseti dışında hakikatten yeni şeyler devrimci mücadeleyle gelir.
Son olarak da Gezi’de “bu eskimiş liderlerle olmuyor, CHP muhalefet yapamıyor, yeni parti kurulması lazım, dit dit dit, düt düt düt” diyenler daha önce duymadılarsa benden duymuş olsunlar, Gezi Partisi diye YENİ bir parti kuruldu zaten, madem öyle gidin verin oyunuzu. Yeni şeyler söylüyorlar; yeni sloganlar, genç yüzler filan var, ne güzel.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.