Uzun zaman önce değil, bundan 5-6 ay önce ablamla alışveriş yaptıktan sonra Mersin’den Tarsus’a dönmek üzere şehirler arası toplu taşıma aracına bindik. Araçta bizden başka kadın yoktu. Yolculuk boyunca kendimi huzursuz ve tedirgin hissettim. Nihayet araçtan indiğimizde kendi kendime ”Sen de ne çok abartıyorsun Seher, toplu taşıma aracında başına ne gelebilir ki?” dedim . 13 […]
Uzun zaman önce değil, bundan 5-6 ay önce ablamla alışveriş yaptıktan sonra Mersin’den Tarsus’a dönmek üzere şehirler arası toplu taşıma aracına bindik. Araçta bizden başka kadın yoktu. Yolculuk boyunca kendimi huzursuz ve tedirgin hissettim. Nihayet araçtan indiğimizde kendi kendime ”Sen de ne çok abartıyorsun Seher, toplu taşıma aracında başına ne gelebilir ki?” dedim . 13 Şubat’ta Özgecan’ın vahşice katledildiği haberini duyduğum o an farkettim ki ölüm hemen yanıbaşımızda. Belki de 5-6 ay önce ablamla benim başımıza gelebilirdi bu vahşi olay ama ölüm bizi teğet geçti. Peki ya Özgecan’ın suçu neydi? Alışverişe gitmek mi, tek başına toplu taşıma aracına binmek mi? Hayır, bunların hiçbiri suçu değildi. Özgecan yalnızca şanssız bir kadındı.
Her gün onlarca kadın sokaklarda, parklarda, kafelerde, alışveriş merkezlerinde, toplu taşıma araçlarında, evde şiddete, tacize ve tecavüze maruz kalıyor. Her yıl binlerce kadını teğet geçiyor ölüm ve maalesef binlerce kadın ise o kadar şanslı olamıyor. Yalnız bindiğim toplu taşıma araçlarında, yürüdüğüm karanlık sokaklarda, yürürken arkamda adım sesleri duyduğumda hızla çarpan kalbimin artık rahatlamasını istiyorum.
Uzun süredir ülkemizde yaşanan kadın cinayetlerine, kadına yönelik şiddete, tacize, tecavüze, kadınları korkuyla yaşamaya mecbur bırakan bu erkek egemen zihniyete artık “Dur” demeliyiz ve tüm kadınlar olarak kadın cinayetlerinin politik olduğu gerçeğinin farkına varmalıyız. “Bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem” , “Kadına şiddet abartılıyor”, “Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum”, “Benim bedenim, benim kararım diyenler feminist”, “Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar” , “Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum” , “Kadın ahlaklı olsun, kürtaj yapmak zorunda kalmasın”, “Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün? Anası ölsün”, “Kızlarına sahip çıksalarmış”, “Türk kadını evinin süsüdür” gibi söylemler kadın cinayetlerinin neden politik olduğunu açıkça göstermektedir.
Kadınların yaşam hakkının şansa, kadere, fıtrata bağlı bırakılmadığı, emeğinin ve bedenin sömürülmediği özgür ve eşit bir yaşam hakkı için bu 8 Mart’ta tüm kadınlar sokağa çıkıyoruz ve hep bir ağızdan bağırıyoruz: Yasta değiliz, isyandayız !
*Seher Akkuş – Mersin/Tarsus
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.